21 Ocak 2025 Salı

gölgecilik #6







Baştaki (Gölgecilik #1) diyaloğa geri dönecek olursak…


“Does the shadow help the person in some way?” You asked.

“I don’t know” I said. 

“Then why doesn’t everyone get rid of them?”

“They don’t know how to. But even if they did, I doubt anyone would discard their shadow.”

“How come?”

“Because people are used to them. Whether they serve any purpose or not.”

Naturally you couldn’t comprehend what that meant.


Rene Char diyor ki:


Le désir, désir qui sait, nous ne tirons aucun avantage de nos ombres sinon de quelques souverainetés véritables accompagnées de flammes invisibles, de chaînes invisibles, qui venant au jour, pas à pas, nous font briller.


“Desire, desire which knows, we draw no advantage from our shadows except from some veritable sovereignties accompanied by invisible flames, invisible chains, which, coming to light, step after step, cause us to shine.”

― René Char,


Arzular;

İçin için yanan ateşler ve görünmeyen zincirlerle birlikte hüküm süren esas krallığımızı yavaş yavaş gün ışığına çıkarmaktan öteye, gölgemizden bi sikim fayda gelmeyeceğini arzularımız gayet iyi bilir.


Böyle Rene Char çevirisini de başka yerde zor bulursunuz. :p

Hahah.


Neyse Murakami dayanamadı romanın orta yerinde Tanizaki’nin ismini zikretmek zorunda kaldı. ‘gölgecilik üstüne roman yazıyorum maazallah difter’ın okuyacağı tutar bi Tanizaki’den bahsetmemişsin puuu sana der’ diye araya sıkıştırdı hemen 371. sayfada.

 oysa canım Murakami, sen olmasan ben nerden didikleyeceğim de bulacağım o kitabı. Benimkisi tamamen reaction.  


Neyse gölgecilik’de Praise of shadows’ a sık sık döneceğiz bu belli oldu. 


Gerçekten harika şeylerden bahsediyor. Gölgenin bütünleyiciliği ve derinliğe katkısından mesela. Batılı kültürün korkuya kaygıya ve karanlığa meze yaptığı gölgenin, yaşamın estetiğini nasıl desteklediğini hayal gücünü ve yaratıcılığı  nasıl motive ettiğini, velhasıl gölgelerin farkına varmaya nasıl ihtiyacımız olduğundan filan bahsediyor. 


O zaman  umbrapenumbra antumbra  diyerek bir sonraki gölgecilik post’umuzun  mevzusunu açık etmiş olayım. 


19 Ocak 2025 Pazar

Beşiktaş’ın yeni hocasından pırlanta veciz’e ‘lost in translation’ muamelesi


Gölgeciliğe devam edeceğim de; epeydir yapmıyorum; bi junkfood ve futbol haftasonu ahkamı keseyim dedim, kabaklı pizzamı ısırırken. 


Dün Beşiktaş Samsunspor maçını seyrediyorum; hani Türk olmasam, ligi bilmesem, mevzuları filan… diyeceğim ki vay be çakı gibi takım. Rashica çizgiye iniyor defalarca şahane ortalar, jetson, ciro, rafa silva filan. Hele o immobilenin bi top çekip geriye dönüşü var. 

Velhasıl top cambazları, messi semih, şık çalımlar, ortalar, şutlar…dersin ki; herkes ne güzel top oynuyor. Bi Al nustati dağlara taşlara gerisi 10 numara 5 yıldız.


Ama güzel kardeşim mevzu yeteneklerimizi sergilemek değil ki; gol atıp puan almak. Özellikle kırmızı kart görüp 10 kişi kalmış ligin vasat kadrolu bir Anadolu klübüne karşı. 


Kamera ikidebir müstakbel hocayı gösteriyor. 

Janti hoca alla için notlar alıyo filan cool yani. 


Az önce de basın toplantısı yaptı. 



Tercüman ne kadar gergin; kafasında kuyruğunun birbirine değmemesi için azami çaba gösterilmesi gereken kırk tilki. Kakası gelmiş gibi. Adamın söylediklerini nasıl evirip çevirsem de şu toplantıyı hayırlısıyla atlatsam diye notlar alıyor sanki birbiriyle kavgalı misafirleri olabildiğince uzak masalara oturtmaya çalışan masa düzenleyicisi gibi. 

Hoca diyor ki benim için “talent is hardworking” anlayana veciz. Yani top cambazlarına para saçmayın; kendini işine adayacak çalışacak futbolcularla oluşturun kadroyu; takım öyle takım olur. 

Ama ozaman transfer soygunundan kim nemalanacak? Başkan yanıbaşında otururken bu vecizi nasıl çevirirsin? 

Şöyle: “yetenek kadar sıkı çalışma da önemli”

Ya bayılıyorum….

Anla ki yine top cambazlarını dolduracaklar şampiyon olcaz diye. 

Dakka 1 gol 1

17 Ocak 2025 Cuma

gölgecilik #5

Gölgelerin gücü adına!

 He-Man! 


https://youtu.be/cZA09IBNls8?feature=shared&t=80

“Shadow work invites us to dance with our demons, transforming fear into freedom, and pain into power.” 

Carl Jung.