günlerdir fırtınayla uğraşıyoruz. Kiera kasırgası çok acayip. Bisiklet kullananlar için alarm geldi. Haberlerde duydum. çocuklara yaşlılara ve 45 kilonun altındaki insanlara bisiklet yasak, fırtına geçinceye kadar. sosyal medyada şöyle ilanlar görüyorsunuz:
- bahçemden çocukların trambolini uçtu; bulan mesaj atsın;
- 38x65 cm ebadında köpek klubem kayıp!!! (allahtan köpek icinde değilmiş.)
- yarın 7 buçukta is başı yapmam gerekiyor beni walwijk merkeze arabasıyla atabilecek olan var mı?
yollarda ağaç dalları hatta gövdeleri.
gibi gibi...
şenlikli yani.
bu fırtına aklıma Van Gogh’un Yıldızlı Gece tablosunu getirdi. O resme her baktığımda yıldızdan çok fırtına görüyorum ben nedense.
biliyorsunuz sonunda bir kulağını kesmeye varan çıldırış surecinde Van Gogh’cugumuz Saint-Paul-de-Mausole delirmişler sanatoryumu’nda kalıyor. Dediklerine göre bu manzara odasının penceresinden gördüğü manzara. Bu manzarayı resmettiği; özellikle de resmin soluna doğru yakın plan çizdiği göğe uzayan çalılığı resmettiği 20 kadar resim varmış. Kardeşi theo’ya şöyle yazmış bir mektubunda, oradan çıkarıyoruz : "I can see an enclosed square of wheat . . . above which, in the morning, I watch the sun rise in all its glory.”
Bir keresinde de (1-15 haziran 1889) şöyle yazıyor. "This morning I saw the countryside from my window a long time before sunrise with nothing but the morning star, which looked very big”
Bi araştırılıyor ki; 1889 baharında venus gercekten görülebileceği en yakın ve de parlak haliyle o bölgede görülmüş.
Aslında buraya kadar fazla enteresan birşey yok. Ne var yani? ressam adam oturmuş camın önüne venusu çizmiş diyeceksiniz.
yok öyle degil.
içlerinde tek noktrun olan bu manzarayı resmettiği 20 resimden hiç birini o odada çizmemiş. Sanatoryumdan çıktıktan birkaç ay sonra pek bi manzarası olmayan giriş katındaki atölyesinde çizmiş. Görünen o ki fiziken dışarıda olsa da zihnen hala sanatoryumdaki odasında.