3 Kasım 2023 Cuma

Müstakbel Suçlar

David Cronenberg’e karşı hiç boş değilim. Adamı çok etkileyici buluyorum. Can’t help it.  

Neyse ‘Crimes of the Future’ filminden bahsedeceğim. Film yazmayalı çok olmuş, aslında birşey yazmayalı çok olmuş da neyse…

 

Saçma sapan bir thriller mış, kanlı revanlı sahneler varmış, bukadar abuk sci-fi olur muymuş; başka mevzu mu bulamamış filan gibi yorumlar duydum bu film hakkında. 

Dedim hemen bir müdahale edeyim. 

Filmin horhor thriller filan bi durumu yok arkadaşlar aldanmayın bu laflara. 

Body Horror diye yaftalamışlar adamı bir kere, seviyor biraz kan akıtmayı yalan değil ama bu seferki mevzu başka. 


Bir anlam peşindeyiz!

Bu kez body art performance hasebiyle kesmeli biçmeli. İlginç birşe söylüyor. Katılır mısınız bilmem.


Sizce de insanlığın hem fiziksel hem ruhsal acı eşiği yükselmedi mi? 

Şu Gazze’de olanlara bakıyoruz öyle, öööyle bakıyoruz.

depremler, seller, terör, tecavüz, kadına şiddet, çocuğa şiddet …

İnsan acıya tepki veremeyen, acı çekemeyen bir yaratığa doğru evriliyor mu? 

O zaman sanat acıyla relete edebildiği, hissetmese de fantasize   ettigi bir kavarama mı dönüşecek?


‘Body is your reality!’  diyor Cronenberg. 

Vücudun senin gerçekliğindir. Bu  ne demek? 

Ciddi birşey olsa gerek. Hepimizin dna’si farklı olduğuna göre hepimizin gerçekliği farklı olmalı. 


Katarakt ameliyatı geçirmiş, artık o kadar keskin değil görüşüm ve renklerde bazı kaymalar var, eskisi kadar canlı görmediğimi hissediyorum renkleri diyor. 

Roportaji yapan, “bu sizin için zor/üzücü olmalı sonuçta görsel sanat yapıyorsunuz diye soruyor. 

Cronenberg, iştahla Yo yo aksine, artık başka bir gerçeklikte yaşıyorum ve bu beni çok heyecanlandırıyor diyor. 


Şöyle düşünün koltukta oturmuş televizyon izliyorsunuz ve yanınızda da köpeğiniz oturuyor. ikinizde tv’ye bakıyorsunuz. Sizce aynı gerçeklik içinde misiniz? 

Öyleyse aynı zaman ve aynı mekanın içinde farklı gerçeklikler var çünkü farklı vucutlar var.  

Küçücük bir hücre başlı başına bir evren, kendince bir realite.  

Yani beden müdahale edildiğinde gerçekliğiniz değişir. 

Bedeninize ne kadar müdahale ediyorsunuz?

Eski insanlara oranla yeni insanlar bedenlerine ne kadar müdahale ediyor? Düşündünüz mü bunu? 


Synthetic Biology çok seksi konulardan malum. Redesigning organisms. 

-Neden yeniden düzenlemeye ihtiyaç duyalım? 

-Adapte olabilsinler diye. 

-Neye? 

-Yeni dünya düzenine. Kıt kaynaklı filan. 


Soru:

-Gerçekten plastik yiyen yaratıklar mı olacağız? 

-Yiyormuşuz zaten.


Google bile biliyor. 

Sorun bakın Google’a 

Are we eating plastic? diye ; ne cevap alacaksınız.


Evet aynen öyle haftada bir kredi kartı hüpletiyormuşuz, haberiniz var mıydı? 


Şimdi bu microplastik sindirim sistemimizin toksik bulduğu birşey ve hastalıklara davetiye çıkartıyor. Tamamen tepkisel. Oysa insan her tür zehre alıştığı gibi buna da alışır ve tepki vermemeye başlarsa? İyi mi olur? Kötü mü olur? 


Peki birgün insan plastiği besin olarak sindirmeye başlarsa bu climate change’ciler, sürdürülebilir yasamcıların filan tadı kaçar mı? Bu kadar uğraş, çaba… Ekmek yoksa plastik yesinler kafası…

O zaman dünya nasıl bir yer olur? Gerçeklik ? nasıl bir gerçeklikten bahsedeceğiz?


Cronenberg’i çok devilish bir aproach’ta yakaladım yani.  

Not düşeyim dedim. 

Kan tutan izlemesin!