"oturduğum yerden kreton örtülü kanepenin ucunu ve üzerinde bir kase içinde bembeyaz çiçeklerin durduğu masayı görebiliyordum. Arkasındaki duvar tavandan yere kadar kitap raflarıyla kaplıydı. Bir kurabiye daha aşırdım. Güneş dağların üzerine doğru alçalmaya başlamış, denizse onların o kül rengi donuk gölgelerinde tembel tembel parıldamaktaydı. Derken hiç beklenmedik bir anda gelen antik bir sesle , hızlı bir arpejle irkildim, radyodan ya da plaktan gelemeyecek kadar canlı bir sesti bu. Yemeyi bıraktım, içimden acaba bu defa beni nasıl bir sürpriz bekliyor diye geçirdim.
Bir an sessizlik oldu, tahmin yürütmem için zaman verilmişti herhalde. Sonra bir klavsenin o sakin ve hüzünlü sesi duyuldu. Duraksadım ama sonra bu kendi kendime kalma oyununun iki kişiyle de oynanabileceğine karar verdim..."
BUYUCU - John Fowles
Bir an sessizlik oldu, tahmin yürütmem için zaman verilmişti herhalde. Sonra bir klavsenin o sakin ve hüzünlü sesi duyuldu. Duraksadım ama sonra bu kendi kendime kalma oyununun iki kişiyle de oynanabileceğine karar verdim..."
BUYUCU - John Fowles