Yalnızlık ve özgürlük kopmuş olamaz.
Yalnızlıkla özgürlüğün göbek bağı var.
Özdemir Asaf la Zygmunt Bauman’ın buluşması gibi.
‘Yalnızlık paylaşılmaz paylaşılsa yalnızlık olmaz’ dizelerinin geçtiği şiiri okuduğumda anında aklım Bauman’ın quotation’ını çağrıştırıyor.
‘insanın özgür kalabilmesi için en az iki kişi gerekir.’ O kapı açık olacak. şu veya bu sebeple üstüne kilitlenmiş değil…
İstediğinde çıkıp gidebileceğin kapı…
Belki de hiç çıkmayacaksın ama açık olacak.
Yalnızlığı niye sevdiğimi düşünüyorum. özüme, özgürlüğüme düşkün olduğum için, aslında zararsız görünen bir vahşi olduğum için, kafese kapatılmak yırtıcılığımı kışkırttığı, yıkıcılığımı bin kat arttırdığı için. özgür olmadığım zaman eksiğim ve adeta başka birisiyim.
Yalnızlığı kovalarım sırf özgür kalabilmek uğruna, kendim olabilmek, vahşi kalabilmek ve biraz olsun self-destructive’liğimi azaltabilmek adına.
Oysa tam anlamıyla yalnız kaldığımda yokum.
Olabilmem için eko lazım. kendimi duyabilmem için sesimin bir duvardan, şeklimin bir aynadan bana yansıması lazım. Ancak o zaman var olabilirim. Ve var olamazsam özgür de degilim çünkü.
Özdemir Asaf’a dönelim :
Yalnızlık, yaşamda bir an,
Hep yeniden başlayan.
Dışından anlaşılmaz.
Ya da kocaman bir yalan,
Kovdukça kovalayan.
Paylaşılmaz.
Bir düşün'de beni sana ayıran
Yalnızlık paylaşılmaz
Paylaşılsa yalnızlık olmaz.
Yalnızlık özgürlükten ayrı düştüğünde acı verici, yaralayıcı oluyor, insanın özgür kalabilmesi için de iki kişi olmak lazım. O zaman bak bakalım paylaşılıyor mu paylaşılmıyor mu?