gökyüzünün altında gevşemiş onun bunun üzerine kafa yorup duruyor. Emeğin doğasını düşünüyor. Avareliğin doğasını ve göğün kendisini. Kocaman dalga dalga bulutlar yere o kadar yakın duruyorlar ki, insanın kement atıp birini tutası geliyor.- ister başının altına yastık yap ister midene indir. Bir tabak bol sulu fasülyeyi kocaman bir parça bulut etiyle götür, sonra da biraz kestirmek üzere uzan. Ne hayat ama! (hayalperestler- Patti Smith)
9 Haziran 2012 Cumartesi
6 Haziran 2012 Çarşamba
Aydın Çubukçu, 68’lilerden hemen hepsini tanır. Bazı adları
soruyordum ona. Biri için şunları söylemişti: “O işkencede direnişi sanat
haline getirmiş adamdı.”
Ne zamandır , insanın kişiliğiyle değişik felsefi, politik,
estetik tercihleri arasındaki ilişkiye kafa yoruyordum. İşkencede direnişi
sanat haline getirmiş adamın kişiliği
yeni çağrışımlar uyandırdı. Ayrıca karşı koymanın estetik yönü ne mene bir şey
olabilirdi? Estetik denen kavram nasıl bir kavramdı ki, kişiden kişiye o denli
değişebiliyordu? Kişiliğin buradaki rolü neydi? Düşündüm , bilgilerimle
deneyimlerimle karşılaştırdım. Kişilikle estetiğin birbirini çok yakından
etkilediğini hatta kişiliğin insanın sanatla ilgili yargılarını belirlediği
sonucuna vardım.
-Yanılmanın Gerçekliği, Kaan Arslanoğlu-
5 Haziran 2012 Salı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)