Robert Rauschenberg’in ‘1958-60 Dante Çizimleri' ortalığa saçılmış, nispeten yüksek çözünürlüklü. Ancak idrak edebilmek icin Dante okumuş olmak yetmiyor maalesef; Altmışlı yılların; -Bin dokuz yüz altmış- mevzularına da hakim olmak gerek çünkü diyip parantez açıyorum: - büyücek bir parantez olacak ocakta yemeği olan varsa...
hatta zaten olay parantez onun için kapatmayabilirim de....
Rauschenberg kim?
Andy Warhol’dan bir adım geri at; Rauschenberg orada. Pop-Art’a önayak olmaktan sorumlu....
daha çok 'de Kooning tablosunu silen adam' olarak ün yapmış bir sanatçı, grafiker falan filan... Oysa Canyon (1959) çok muhteşemdir; yakından görmüşlüğüm yok ama görsem bayılırdım. Google’dan sorun derim. Sonra bir 'Yatak' tablo’su varki sanat tarihi kitaplarımdan birinde görmüştüm çok etkileyici bulmuştum.
Silme mevzuna gelirsek; o doğru.
Hakkaten bir Willem de Kooning tablosu satın almış ve silmiş.
Niye yapmış böyle bişeyi?
Yaa iste bunlara Neo-Dadaist diyorlar. Bi garip adamlar bunlar... Jasper Johns falan...
Neyse,
Fotoğrafın üstüne resim çizersen veya resmin üstüne ciklet kağıdı yapıştırırsan; bir ambalajın üstüne başka bir nesne kondurursan; artık o, senin eserin mi olmuş oluyor tartışmasını bir garip noktaya çekiyoruz:
Başkasının yaptığı bir tabloyu silersen artık o senin yaptığın bir tablo olur mu?
Bal gibi olmuş bak! Altında kimin adı yazıyo?
soru o değil akıllım :b
Bir sanat eseri bir başka sanat eserini silmek suretiyle yaratılabilir mi?
önemli olan bunu yaparak ne statement ortaya koyduğun. Dönem o dönem statementsız sanat sanat değildir donemi! mesela demiş ki: The artists job is to be a witness to his time in history! Inferno’ya buradan bağlanıyoruz.
Bi rivayete göre de feci kötü bi tabloymuş de Konning’in yaptığı! Kendisi vermiş silsin diye...
Dante diyorduk;
bak şimdi aklıma geldi anlatıyım.
bu Dante’yle ilgili hiç unutamayacağım bir lise anım var benim.
Edebiyat dersindeydik; Cahit Sıtkı’nın şiirindeki o dizeyi şöyle okudu bizim arkadaş:
Dantel gibi ortasındayız ömrün.
Hoca 'Dante' oğlum deyince;
'ben de yazım hatası yapmışlar düzelteyim dedim' diye üste çıktı bizimki.
Haberi yok garibin Dante’den falan. Sınıfın bir kısmınınsa allahtan duymuşluğumuz var- gülüyoruz karnımızı tuta tuta.
Birden arka sıralardan sinsi bir soru geldi:
Herşey 'Hocam şair burada neden Dante gibi ortasındayız ömrün diyor?' sorusuyla başladı ve acayip bir tartışma alevlendi aslında arkadaşın değil, hocanın cehaleti sebebiyle.
Soruya dikkat!
Hoca da herkes gibi Ilahi Komedya'yı tabiki okumadığı ve de Dante hakkında son derece yüzeysel bilgi sahibi olduğu için, danteli de düzelttiğine bin pişman- lafı geveleyerek; Dante’nin Ilahi Komedya’yı 35 yaşında yazdığını ve orada 35 yaşın ömrün yarısı olduğunu söylediğini filan zırvaladı. Bir sınıf otoritenin bir anlık boşbulunmasını yakaladığında ne olursa o oldu. Gırgıra başladı sınıf. Kimisi dedesinin 80 yaşında babaannesinin 50 yaşında öldüğünü söyleyerek aklınca böyle bir genelleme yapılamaza getirdi. Kimisi kafiye bulamamış Dante demiş ; Dantel dese daha mantıklı olurmuş; dantel sonuçta masanın ortasına koyulabilir birşey diye mantığı sulandırdı... yani bi dolu rezillik.
Sonradan öğrendik Tarancı’nın neden dantel değil de Dante dediğini o mısrada.
Dante 1265 doğumlu: Ilahi Komedya'yı 1307’de yazıyor yani 35 yaşında değil. Ama ilahi Komedya şöyle başlıyor:
Nel Mezzo del cammin di nostra vita mi ritrovai per una selva oscura;
yani
Hayat yolumuzun yarısında kendimi karanlık bir ormanda buldum.
35 yaşında olduğunu söylemiyor ama; Cahit Sıtkı bunu nerden çıkartıyor?
yaa Cahit Sıtkı okumuş demekki Ilahi Komedya’yı önsözüyle birlikte; Ana Britanica’dan bakıp öğrenecek değil ya.
Olay şu : Dante 1300 yılında yani tam 35 yaşındayken Papa’nın düzenlediği jübile yılına katılmak icin Roma'ya gider. Jübile yılı da 00; 25 ve 75le biten yıllar. Bu yıllarda papa günahları bağışlıyormuş.
ilahi komedi!
İşte aslında Dante’nin Ilahi Komedya’da anlattığı cehenneme seyahati, bu Roma seyahatinin alegorisi. Dante orada bu seyahatle olgunlaştığı ve ortamları, mevzuları sorgulamaya başladığını anlatıyor. Insan ömrünün yarısında bi cehenneme gidip gelirse diyor... gerisini tamamlayın artık.
Rauschenberg’den bahsedecektim nerelere geldik? Ama baştan uyarmıştım.
Bahsettigimiz Dante Drawings adı altında 34 çizimlik bir seri. 34 çizim Ilahi Komedya'nın en meşhur bölümü olan Inferno’nun 34 kantosu’nu yorumluyor. Çizimlerine koyduğu isimler Ilahi Komedya’nın John Ciardi 1954 ingilizce çevirisindeki başlıklarla örtüşse de resmedilen Rauschenberg’in kendi cehennemi! Illüstrasyonlarda John F Kennedy, Richard Nixon filan gibi figürler göze çarpıyor. Daha pek çok figür var ama bilemiyoruz anlayamıyoruz; bu komedyayı anlamak icin klavuz lazım.
Düşünelim nedir ortam? Savaş sonrası delilik; insan haklari hareketi; cinsiyet ve cinsellikle ilgili kaynamalar; anti komunist paranoya vs. Tabi çok muhafazakar bir donem olduğu düşünülürse meramını biraz üstü kapalı anlatmak akıllıca olmuş.
son bir Rauschenberg alıntısıyla bitireyim bu yazıyı istiyorum ilginç bulan gerisini internetlerden araştırsın öğrensin.
demiş ki;
Screwing things up is a virtue. Being correct is never the point. I have an almost fanatically correct assistant, and by the time she respells my words and corrects my punctuation I can not read what I wrote. Being right can stop all the momentum of a very interesting idea!
yani
işleri sıçıp batırmak iyidir; mesele hiç bir zaman doğru olmak olmadı. Bir asistanım var mesela; fanatiklik derecesinde düzeltme hastası; ne zaman imla hatalarımı cümle düşüklüklerimi filan düzeltse yazdığımı okuyamıyorum. Bazen doğru yapmaya çalışmak çok iyi bir fikrin momentumunu bozabilir.
Bırak dağınık kalsın.
34 ilustrasyon da bu linkte incelenebilir. Afiyetle !
https://www.rauschenbergfoundation.org/art/series/dante-drawing
“From there we came outside and saw the stars”
― Dante Alighieri, Inferno
hatta zaten olay parantez onun için kapatmayabilirim de....
Rauschenberg kim?
Andy Warhol’dan bir adım geri at; Rauschenberg orada. Pop-Art’a önayak olmaktan sorumlu....
daha çok 'de Kooning tablosunu silen adam' olarak ün yapmış bir sanatçı, grafiker falan filan... Oysa Canyon (1959) çok muhteşemdir; yakından görmüşlüğüm yok ama görsem bayılırdım. Google’dan sorun derim. Sonra bir 'Yatak' tablo’su varki sanat tarihi kitaplarımdan birinde görmüştüm çok etkileyici bulmuştum.
Silme mevzuna gelirsek; o doğru.
Hakkaten bir Willem de Kooning tablosu satın almış ve silmiş.
Niye yapmış böyle bişeyi?
Yaa iste bunlara Neo-Dadaist diyorlar. Bi garip adamlar bunlar... Jasper Johns falan...
Neyse,
Fotoğrafın üstüne resim çizersen veya resmin üstüne ciklet kağıdı yapıştırırsan; bir ambalajın üstüne başka bir nesne kondurursan; artık o, senin eserin mi olmuş oluyor tartışmasını bir garip noktaya çekiyoruz:
Başkasının yaptığı bir tabloyu silersen artık o senin yaptığın bir tablo olur mu?
Bal gibi olmuş bak! Altında kimin adı yazıyo?
soru o değil akıllım :b
Bir sanat eseri bir başka sanat eserini silmek suretiyle yaratılabilir mi?
önemli olan bunu yaparak ne statement ortaya koyduğun. Dönem o dönem statementsız sanat sanat değildir donemi! mesela demiş ki: The artists job is to be a witness to his time in history! Inferno’ya buradan bağlanıyoruz.
Bi rivayete göre de feci kötü bi tabloymuş de Konning’in yaptığı! Kendisi vermiş silsin diye...
Dante diyorduk;
bak şimdi aklıma geldi anlatıyım.
bu Dante’yle ilgili hiç unutamayacağım bir lise anım var benim.
Edebiyat dersindeydik; Cahit Sıtkı’nın şiirindeki o dizeyi şöyle okudu bizim arkadaş:
Dantel gibi ortasındayız ömrün.
Hoca 'Dante' oğlum deyince;
'ben de yazım hatası yapmışlar düzelteyim dedim' diye üste çıktı bizimki.
Haberi yok garibin Dante’den falan. Sınıfın bir kısmınınsa allahtan duymuşluğumuz var- gülüyoruz karnımızı tuta tuta.
Birden arka sıralardan sinsi bir soru geldi:
Herşey 'Hocam şair burada neden Dante gibi ortasındayız ömrün diyor?' sorusuyla başladı ve acayip bir tartışma alevlendi aslında arkadaşın değil, hocanın cehaleti sebebiyle.
Soruya dikkat!
Hoca da herkes gibi Ilahi Komedya'yı tabiki okumadığı ve de Dante hakkında son derece yüzeysel bilgi sahibi olduğu için, danteli de düzelttiğine bin pişman- lafı geveleyerek; Dante’nin Ilahi Komedya’yı 35 yaşında yazdığını ve orada 35 yaşın ömrün yarısı olduğunu söylediğini filan zırvaladı. Bir sınıf otoritenin bir anlık boşbulunmasını yakaladığında ne olursa o oldu. Gırgıra başladı sınıf. Kimisi dedesinin 80 yaşında babaannesinin 50 yaşında öldüğünü söyleyerek aklınca böyle bir genelleme yapılamaza getirdi. Kimisi kafiye bulamamış Dante demiş ; Dantel dese daha mantıklı olurmuş; dantel sonuçta masanın ortasına koyulabilir birşey diye mantığı sulandırdı... yani bi dolu rezillik.
Sonradan öğrendik Tarancı’nın neden dantel değil de Dante dediğini o mısrada.
Dante 1265 doğumlu: Ilahi Komedya'yı 1307’de yazıyor yani 35 yaşında değil. Ama ilahi Komedya şöyle başlıyor:
Nel Mezzo del cammin di nostra vita mi ritrovai per una selva oscura;
yani
Hayat yolumuzun yarısında kendimi karanlık bir ormanda buldum.
35 yaşında olduğunu söylemiyor ama; Cahit Sıtkı bunu nerden çıkartıyor?
yaa Cahit Sıtkı okumuş demekki Ilahi Komedya’yı önsözüyle birlikte; Ana Britanica’dan bakıp öğrenecek değil ya.
Olay şu : Dante 1300 yılında yani tam 35 yaşındayken Papa’nın düzenlediği jübile yılına katılmak icin Roma'ya gider. Jübile yılı da 00; 25 ve 75le biten yıllar. Bu yıllarda papa günahları bağışlıyormuş.
ilahi komedi!
İşte aslında Dante’nin Ilahi Komedya’da anlattığı cehenneme seyahati, bu Roma seyahatinin alegorisi. Dante orada bu seyahatle olgunlaştığı ve ortamları, mevzuları sorgulamaya başladığını anlatıyor. Insan ömrünün yarısında bi cehenneme gidip gelirse diyor... gerisini tamamlayın artık.
Rauschenberg’den bahsedecektim nerelere geldik? Ama baştan uyarmıştım.
Bahsettigimiz Dante Drawings adı altında 34 çizimlik bir seri. 34 çizim Ilahi Komedya'nın en meşhur bölümü olan Inferno’nun 34 kantosu’nu yorumluyor. Çizimlerine koyduğu isimler Ilahi Komedya’nın John Ciardi 1954 ingilizce çevirisindeki başlıklarla örtüşse de resmedilen Rauschenberg’in kendi cehennemi! Illüstrasyonlarda John F Kennedy, Richard Nixon filan gibi figürler göze çarpıyor. Daha pek çok figür var ama bilemiyoruz anlayamıyoruz; bu komedyayı anlamak icin klavuz lazım.
Düşünelim nedir ortam? Savaş sonrası delilik; insan haklari hareketi; cinsiyet ve cinsellikle ilgili kaynamalar; anti komunist paranoya vs. Tabi çok muhafazakar bir donem olduğu düşünülürse meramını biraz üstü kapalı anlatmak akıllıca olmuş.
son bir Rauschenberg alıntısıyla bitireyim bu yazıyı istiyorum ilginç bulan gerisini internetlerden araştırsın öğrensin.
demiş ki;
Screwing things up is a virtue. Being correct is never the point. I have an almost fanatically correct assistant, and by the time she respells my words and corrects my punctuation I can not read what I wrote. Being right can stop all the momentum of a very interesting idea!
yani
işleri sıçıp batırmak iyidir; mesele hiç bir zaman doğru olmak olmadı. Bir asistanım var mesela; fanatiklik derecesinde düzeltme hastası; ne zaman imla hatalarımı cümle düşüklüklerimi filan düzeltse yazdığımı okuyamıyorum. Bazen doğru yapmaya çalışmak çok iyi bir fikrin momentumunu bozabilir.
Bırak dağınık kalsın.
34 ilustrasyon da bu linkte incelenebilir. Afiyetle !
https://www.rauschenbergfoundation.org/art/series/dante-drawing
“From there we came outside and saw the stars”
― Dante Alighieri, Inferno
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder