vay arkadaş!
3,5 milyon yıl diyor rehber. aklıma mukayyet olayım. ok-kadar çok dokunmak istiyorum ki; ama her bir dokunuş 15 yıl çalıyor sarkıtlardan...keşke çocuk olsam, o zaman varoluşta 15 yıllık zamanın ehemmiyetine varamayabilir ve çaktırmadan dokunurdum illaki.
Ballıca Mağarası'ındayım. ya da eski adıyla "in deresi"
büyülenmemek elde değil. en ihtişamlı sanat eserinden bile daha etkileyici inanın. girer girmez diyorum ki;
daha önce böylesini görmemiştim.
nutkum tutuluyor.
ama
nefes alıyorum deriin deriiin.
çünkü atmosferdeki oranın yaklaşık dört katı saf oksijen içeriyormuş içerideki hava...
haftada bir astım ve koah hastalarını getiriyorlar buraya.
rehber ve ekipten biraz geride kalıyorum herşey çok halüsinatif herşey çok saykodelik; sarkıt ve dikitlerin baktıkça değişen şekillerini izlemeye doyamıyor insan herşey bir an birşeye benziyor; ama sadece bir an ve sonra değişiyor ışıkla.. hareketle...
sarkıt duvarların üzerindeki siyahlıklar mağara sakinlerinin eseri yani cüce yarasa kolonisinin; rehber burada temizlik şirketi gibi çalışıyorlar diyor. içerideki sinek ve böcekleri barındırmıyorlar her akşam hava karardıktan sonra sekiz gibi mesela dışarıya çıkıyorlar ve içeri girerken yarattıkları hava sirkülasyonuyla mağara ziyaretçilerinin gün boyu yarattığı hava kirliliğini dışarı atıp temiz havayı içeride tutuyorlar.
belki biliyorsunzdur mağaralar oluşumları bakımından iki tiptir; volkanik mağaralar ve erime mağaraları...
ballıca bir erime mağarası; kireç taşı erimesiyle oluşmuş; yani bütün bu muhteşem yapının müsebbibi su.
mağarada nem oranı %55'in üzerinde her daim.
ve bunlar da mağaraya ismini veren bal taşlar
permo triyas mermerleri (yapısında %80'den fazla kalsiyum karbonat içeriyormuş.)
mağarada bir kaç farklı renkte taş oluşumu görmek mümkün
kırmızılar; demir minerallerinin eseri
mavi ve yeşil taşlar bakır azurit
bu arada söylemeyi unuttum burası dünyanın en büyük mağaralarından biri 5 kattan ve sekiz salondan oluşuyor ama heniz açılmamış salonları var onlar yarasa odaları. Tamı tamına ne kadar bilmiyoruz ama 685 metresi ziyarete açık ve tavanın en yüksek olduğu yer 15 m yüksekliğinde.çok acayip değil mi?
yürü yürü bitmiyor.
yarasalardan korkmasam bütün gece burada kalasım var.
girişteki havuzlu salonda insanların yaşamış olduğuna dair bulgular varmış; rehber anlattı ama fotoğraf makinesinin iyi netice vermesi için ayar yapmakla meşguldüm kaçırdım.
1992'de keşfedilmiş çok geç değil mi?
neyse işte geç meç bulunmuş ya! çok muhteşem bir yer
tokat ilimizin pazar ilçesinde!!!
gidin görün.
valla bak dua edersiniz bana....
3,5 milyon yıl diyor rehber. aklıma mukayyet olayım. ok-kadar çok dokunmak istiyorum ki; ama her bir dokunuş 15 yıl çalıyor sarkıtlardan...keşke çocuk olsam, o zaman varoluşta 15 yıllık zamanın ehemmiyetine varamayabilir ve çaktırmadan dokunurdum illaki.
Ballıca Mağarası'ındayım. ya da eski adıyla "in deresi"
büyülenmemek elde değil. en ihtişamlı sanat eserinden bile daha etkileyici inanın. girer girmez diyorum ki;
daha önce böylesini görmemiştim.
nutkum tutuluyor.
ama
nefes alıyorum deriin deriiin.
çünkü atmosferdeki oranın yaklaşık dört katı saf oksijen içeriyormuş içerideki hava...
haftada bir astım ve koah hastalarını getiriyorlar buraya.
rehber ve ekipten biraz geride kalıyorum herşey çok halüsinatif herşey çok saykodelik; sarkıt ve dikitlerin baktıkça değişen şekillerini izlemeye doyamıyor insan herşey bir an birşeye benziyor; ama sadece bir an ve sonra değişiyor ışıkla.. hareketle...
sarkıt duvarların üzerindeki siyahlıklar mağara sakinlerinin eseri yani cüce yarasa kolonisinin; rehber burada temizlik şirketi gibi çalışıyorlar diyor. içerideki sinek ve böcekleri barındırmıyorlar her akşam hava karardıktan sonra sekiz gibi mesela dışarıya çıkıyorlar ve içeri girerken yarattıkları hava sirkülasyonuyla mağara ziyaretçilerinin gün boyu yarattığı hava kirliliğini dışarı atıp temiz havayı içeride tutuyorlar.
belki biliyorsunzdur mağaralar oluşumları bakımından iki tiptir; volkanik mağaralar ve erime mağaraları...
ballıca bir erime mağarası; kireç taşı erimesiyle oluşmuş; yani bütün bu muhteşem yapının müsebbibi su.
mağarada nem oranı %55'in üzerinde her daim.
ve bunlar da mağaraya ismini veren bal taşlar
permo triyas mermerleri (yapısında %80'den fazla kalsiyum karbonat içeriyormuş.)
mağarada bir kaç farklı renkte taş oluşumu görmek mümkün
kırmızılar; demir minerallerinin eseri
mavi ve yeşil taşlar bakır azurit
bu arada söylemeyi unuttum burası dünyanın en büyük mağaralarından biri 5 kattan ve sekiz salondan oluşuyor ama heniz açılmamış salonları var onlar yarasa odaları. Tamı tamına ne kadar bilmiyoruz ama 685 metresi ziyarete açık ve tavanın en yüksek olduğu yer 15 m yüksekliğinde.çok acayip değil mi?
yürü yürü bitmiyor.
yarasalardan korkmasam bütün gece burada kalasım var.
girişteki havuzlu salonda insanların yaşamış olduğuna dair bulgular varmış; rehber anlattı ama fotoğraf makinesinin iyi netice vermesi için ayar yapmakla meşguldüm kaçırdım.
1992'de keşfedilmiş çok geç değil mi?
neyse işte geç meç bulunmuş ya! çok muhteşem bir yer
tokat ilimizin pazar ilçesinde!!!
gidin görün.
valla bak dua edersiniz bana....
5 yorum:
velev ki ballıca mağarasında küçük bir reminder varmış.
Fotoğraflar size mi ait?Harika resimler..Sanmıyorsam Ballıca mağarası Tokatta olması gerekiyor..Bi ara gitmek ve gezmek lazım böyle yerleri..Elinize sağlık..
velev ne ki; hiç aklımdan çıkmıyo;
bak şimdi;
bir akşam üstü binmişim vapura geçmişim kadıköy'e; yaz da gelmedi daha püfür püfür; simit susamlarıyla uçuşan martılar filan.
yürümüşüm boğadan yukarı; kırk yılda bir geçmişim karşıya uzatayım yolu demişim; süreyya'nın önünden geçerken hüzünlenmişim...sonrası moda sahili, bi bakıyorum sen. silahşörler gibi çekiyorum çantadan bi şişe karduyu...
ama ramazan geldi işte keserler bizi valla diyip koyuyorum çantanın içine tekrar.
Yazar Yıldırım
fotoğraflar bana ait; ama google görseller linkinde çok daha güzel fotoğraflar var.
yeni makina aldım üstünüze afiyet; henüz tam alışamadım.
ilerleyen zamanda daha çok çalışıp ve alışıp çok daha iyi fotoğraflar çekebileceğimi düşünüyorum.
tokat ve çevresi gerçekten çok görülesi yerler.
mağaraya gelince bu etkileyicilikte dünyada ilk beşe girermiş
inşallah diğer dördü de görürüz dünya gözüyle
ama damlataş filan yanına yaklaşamaz söyliyeyim.
sonu olmamış. moda sahilinde ramazan keyfi cardularla yaşanır. yeterki kardu olsun. yeterki karduyu içecek insanlar olsun.
Yorum Gönder