19 Ocak 2025 Pazar

Beşiktaş’ın yeni hocasından pırlanta veciz’e ‘lost in translation’ muamelesi


Gölgeciliğe devam edeceğim de; epeydir yapmıyorum; bi junkfood ve futbol haftasonu ahkamı keseyim dedim, kabaklı pizzamı ısırırken. 


Dün Beşiktaş Samsunspor maçını seyrediyorum; hani Türk olmasam, ligi bilmesem, mevzuları filan… diyeceğim ki vay be çakı gibi takım. Rashica çizgiye iniyor defalarca şahane ortalar, jetson, ciro, rafa silva filan. Hele o immobilenin bi top çekip geriye dönüşü var. 

Velhasıl top cambazları, messi semih, şık çalımlar, ortalar, şutlar…dersin ki; herkes ne güzel top oynuyor. Bi Al nustati dağlara taşlara gerisi 10 numara 5 yıldız.


Ama güzel kardeşim mevzu yeteneklerimizi sergilemek değil ki; gol atıp puan almak. Özellikle kırmızı kart görüp 10 kişi kalmış ligin vasat kadrolu bir Anadolu klübüne karşı. 


Kamera ikidebir müstakbel hocayı gösteriyor. 

Janti hoca alla için notlar alıyo filan cool yani. 


Az önce de basın toplantısı yaptı. 



Tercüman ne kadar gergin; kafasında kuyruğunun birbirine değmemesi için azami çaba gösterilmesi gereken kırk tilki. Kakası gelmiş gibi. Adamın söylediklerini nasıl evirip çevirsem de şu toplantıyı hayırlısıyla atlatsam diye notlar alıyor sanki birbiriyle kavgalı misafirleri olabildiğince uzak masalara oturtmaya çalışan masa düzenleyicisi gibi. 

Hoca diyor ki benim için “talent is hardworking” anlayana veciz. Yani top cambazlarına para saçmayın; kendini işine adayacak çalışacak futbolcularla oluşturun kadroyu; takım öyle takım olur. 

Ama ozaman transfer soygunundan kim nemalanacak? Başkan yanıbaşında otururken bu vecizi nasıl çevirirsin? 

Şöyle: “yetenek kadar sıkı çalışma da önemli”

Ya bayılıyorum….

Anla ki yine top cambazlarını dolduracaklar şampiyon olcaz diye. 

Dakka 1 gol 1

17 Ocak 2025 Cuma

gölgecilik #5

Gölgelerin gücü adına!

 He-Man! 


https://youtu.be/cZA09IBNls8?feature=shared&t=80

“Shadow work invites us to dance with our demons, transforming fear into freedom, and pain into power.” 

Carl Jung.




16 Ocak 2025 Perşembe

Gölgecilik #4

Serimizin bu bölümünde Fan Ho'dan bahsedelim diyorum. 
Işık ve gölgeyle oynamayı seven en en en en sevdiğim fotografçılardan kendisi. 
öyle güzel fotoğrafları var ki; insan bakmalara doyamıyor. 
google'da hepsi ziyadesiyle izlenebilir. 

ben bu gece size en ilginç işlerinden birinden bahsedeceğim, 'tam yerine denk geldi manzara koyduk!' diyerekten... (Levent Kırca rahmet istedi.) 
 
APROACHING SHADOW 1954


bu fotografa bakınca ne hissediyorsunuz? 
hissediyor musunuz?
fani olduğunuzu?

ben bu fotografı ilk gördüğümde fani olduğumu filan düşümedim itiraf ediyorum; tek hissettiğim şey bir adımla yan duvara geçebilme opsiyonu olduğuydu kadının.
Nasıl bir kedi canlıysam artık:p
oysa sanatçının vurgulamak istediği şey 'hepimizin fani olduğu ve aynı sonu beklediği’ymiş.
fotografın açıklaması öyle yani. her yerde yazıyor. 
bence bir sanat eseri bu kadar kati değerlendirilmemeli ya; neyse.

Şimdi bu fotoğrafla ilgili bir sürpriz husus, gölgenin gerçek olmadığı...
yani fotoğrafta gördüğümüz gölge, karanlık odada eklenmiş.
nasıl ince iş ama?

fotoğrafın editlenmemiş hali bu…


sanatçının gerçeğe müdahale etmesinden hoşlanmayanlar var biliyoruz photoshop kullananlara filan demediğini bırakmayanlar vs.
ama sanatçının gerçekliği yaratma gücü bu mudahale cesaretinden ve cüretinden ileri gelir. 
kimi zaman gerçeği gölgelemek gibi görünsede bu.

Şu iki alıntısı var Fan Ho'nun:
demiş ki:

 "A good photograph is one that communicates a fact, touches the heart, and leaves the viewer a changed person for having seen it."

     "A camera is just a tool; the photographer's mind and heart are what create the image."