gökyüzünün altında gevşemiş onun bunun üzerine kafa yorup duruyor. Emeğin doğasını düşünüyor. Avareliğin doğasını ve göğün kendisini. Kocaman dalga dalga bulutlar yere o kadar yakın duruyorlar ki, insanın kement atıp birini tutası geliyor.- ister başının altına yastık yap ister midene indir. Bir tabak bol sulu fasülyeyi kocaman bir parça bulut etiyle götür, sonra da biraz kestirmek üzere uzan. Ne hayat ama! (hayalperestler- Patti Smith)
7 Şubat 2016 Pazar
28 Ocak 2016 Perşembe
boş boş bakmayayım ekrana size Rene Char'dan bir şiir yazayım bari
BELKİ BRAQUE' LA SÖYLERDİK...
Kar uyuduğu zaman çağırır köpeklerini gece.
Meyveler , öylesine uzak tutuyorsunuz ki kendinizi ağacınızdan, yansınız gibi göğün yıldızları.
Yolumuzu şaşırıyoruz, önümüzde sabırsızlanan düz çizgi, üzerinde yürüdüğümüz toprak olduğu zaman. Fit oluyoruz değersiz bir mutluluğa.
Tekrar düşmeyen dalgaların tadı.
Geçmişine geri gönderirler denizi.
Okun tüylerinde oturur kan, ucunda değil. Çünkü yay böyle olsun istemiştir.
iki evi var fırtınanın. Biri kısa bir yer kaplar ufukta, bir tam insan yeter ancak ötekini kapsamaya.
Erkenleri acı çeker çiy. Boy ölçüşür gecenin yeraltı gömüsüyle, gündüzün sertliğiyle , sürekli gürültüsüyle çeşmelerin sabah erkenden.
İmgeleminin ısırıklarıyla kaplıydı bu adam. Ancak eski yaralarda kanar düşsel olan.
Patikada atlama tahtasında sona eren bir yoldur sanat, ama bizim olan bir tarlada.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)