bugün önümüzdeki 10 saat boyunca yapacak daha iyi bir şeyi olan var mı acaba?
güneşli bir gün için ölebilirim...
- filmimi çekmişler, charlize theoron'u oynatmışlar bozuldum. Natalie'yi tercih ederdim.
- derbiye 3 gün kaldı.
- Tutturdular, Woody Allen'ın, Van gogh tablosunda yürüyen Owen Wilson'lu, paris filmini seyret diye...
- yani on tane film olsa 9. sıraya filan koyarım woody allen'ı. Yani woody allen sevmem de diyemiyorum ne haddime, ayrıca seyrettiğim her filmini de gayet... neyse yine de bir şey var woody allen diyince yüzümü buruşturan...
sonra da bir "aaaa cık cık cık.. nasıl sevmezsin woody allen'ı? neden??" tepkisi geliyor.
"ne bileyim, yani bilemiyorum gerçekten , henüz kendim de bilemiyorum yani, üzerine de çok kafa yormadım hani..."
boş boş bir insanım, ne sevdiğini bilen, ne sevmediğini bilen, hiç bir şeyin önünü arkasını düşünmeyen (bu da emrenin lafı) hep bir "ayıkla pirincin taşını" durumu var benim hayatımda...
ama bu istanbul'da herkes sorgu sualci...ne çok konuşkan bir milletiz..duramıyoruz.. herkes herkesin herşeyle ilgili ne düşündüğünü, ve niye öyle düşündüğünü bilmek istiyor...böylesi diyaloglarda ben se hep kendimi suçlu hissediyorum sonunda..
hastayım ben valla!
tür: kasvetli komedi.