Herkese iyi pazarlar blogger halkı.
Lawrence Ferlinghetti 22 şubatta vefat etmiş diye duyunca Bloga dönmemin vakti geldi diye düşündüm.
Tam 101 yaşında olduğunu biliyor muydunuz? Bu adam bir asır yaşadı arkadaşlar, neler gördü geçirdi.
Yayıncılıkta bir devrime öncülük etti. Hayatı boyunca düşündü, konuştu, yorumladı, yazdı, çizdi, yayınladı. 80 yaşında “şiir nedir” sorunsalına son moktayı koydu.
Şöyle diyordu;
şiir mi nedir?
bana bir daha bu soruyla gelmeyin; alın bu son cevabımdır bu soruya;
Şiir bilincin sınır boyundan gelen taze haberdir.
Şiir hayat yolculuğumuzun tam ortasında karanlık bir ormanda uyandığımızda haykırdığımızdır.
Şiir meleklerle şeytanların argolaşması/sokakağzıdır.
Şiir bi anlam ifade eden hislerin anarşisidir.
Şiir şarkı söyleyebilen tüm kanatlı doğanlardır...
Böyle gidiyor definitionlar ardı ardına...
Ben en çok The world is a beautiful place şiirini severim.
The world is a beautiful place
To be born into
If you don’t mind happiness not always being
So very much fun
If you dont mind a touch of hell
Now and then just when everything is fine
Because even in heaven they dont sing all the time
Büyük adamdı, ne güzel, ne çok yaşadı.
Beat kuşağının ne yaptığını en iyi o tanımladı. Çünkü o kuşağa çatıydı city lights yayın evi. O barındırdı beat şairlerini yazarlarını.
Bana biri sormuştu Beat nedir diye. Neden “beat” demişler,neden edebiyatta ayrı bir yere sahiptir?
Ferlinghetti’den cevabı yapıştırıyoruz;
The Beats, sokağın ritmini, kuşların kanat çırpışını ve jazın nabzını getirdiler edebiyata ondan!
Nur içinde yat!