gökyüzünün altında gevşemiş onun bunun üzerine kafa yorup duruyor. Emeğin doğasını düşünüyor. Avareliğin doğasını ve göğün kendisini. Kocaman dalga dalga bulutlar yere o kadar yakın duruyorlar ki, insanın kement atıp birini tutası geliyor.- ister başının altına yastık yap ister midene indir. Bir tabak bol sulu fasülyeyi kocaman bir parça bulut etiyle götür, sonra da biraz kestirmek üzere uzan. Ne hayat ama! (hayalperestler- Patti Smith)
21 Mayıs 2019 Salı
Sonra bir de Uğur GALLENKUŞ diye bir adam var böyle kolajlar yapıyor !
projenin adı Paralel Evren; Google'layınca daha bisürüsü çıkıyor. instagram sayfası da varmış.
"Beden yargılar kendini, dolaysız bir savunma biçimi gibi. Ve mutlaka izlerini taşır tarihin ten. Tarih kurulmuştur çünkü.. Kımıltısız bir eylem biçimine benzer. Bir şeytan kovmadır. Baştan belirlenmiş göstergeleri yoktur. Uyku-ölüm ve hayat arasında gidip gelen bir alışveriş gibidir. Ölüm yaşanmış ve sevilmiştir. Ve bilinir artık. Ölüm ne cennettir ne de cehennem. Dokunaklı ama yine de görkemli bir çatlaktır. Çürüyen bedenler yaşamı anlatır belki de. Tarih kanla beslenir.
Ten saydamdır Gizler taşır Karanfil solar kaplumbağa ölür sonra."
Metnin tamamı şu linkte Türkçeye çevrilmiş https://etilen.net/je-vous-salue-sarajevo-jean-luc-godard/
Çok önemli şeyler söylüyor tabi , anlamak lazım.
Kültür, özellikle Avrupa kültürü uymayanın/ genelgeçer olmayanın / mainstream dışında kalanın yani istisnanın ölümünü örgütlüyor. kural dediğimiz bu. Oysa sanat istisnai bir şekilde her ölümde yeniden ayaklarımızın dibinden yeşeriyor.
Bu arada "rule" kural olarak çevrilevbileceği gibi " hüküm süren" olarak da çevrilebilir. Her durumda oradayız anlam olarak hepimiz.
Tam da Mabelard'ın, yorumnun altına yazdığı şiirin olduğu yerde.
Ben de çok seviyorum videoyu. Zaten Godard için Avrupa'nın vicdanı diyebilirim. Notre Musique'te Bosna Savaşı'nda yaşananlara ve İsrail-Filistin meselesine dikkat çekmesi, Film socialisme'in satır arası eleştirileri (Patti Smith konuk oyuncuydu), La chinoise'da Vietnam Savaşı'nı ve 68 kuşağını irdelemesi, Le week-end'in karşı konulmaz tüketim toplumu saldırısı dikkate değer şeyler. Çoğunluğun sevmediği ama bence şans verilmesi gereken Adieu au langage'da vermek istediği mesajlar da önemliydi. Yeni filmi Le livre d'image'ı bekliyorum :) Sinemanın bir diyalogdan, bir görsellikten fazlası olduğunu bizlere öğretiyor.
Aslında rule şeklinde İngilizce'ye çevirerek biraz kelimenin gücünü azaltılmışlar. Regle'in kural olan ilk karşılığı var fakat aynı zamanda alışkanlık ve dediğiniz gibi hükmeden manasına da geliyor. Kısa fakat çok derin bir metin seçilmiş :)
Eklemeyi unuttum. Proust'un kitaplarında alışkanlıklara duyduğu tatlı öfke ve sanatın alışkanlıkları kırması bakımından övülmesi de bence bir hayli önemli. Sanat olmasa halimiz duman valla :)) İyi ki var.
8 yorum:
Ne kadar anlamlı, ne kadar güzel. dünyamızı
ne de güzel özetlemiş, başka söze gerek yok..
Çok önemli birşey yapıyor; sayfalarca yazsan, saatlerce konuşsan bu kadar net anlatamazsın bu çürümüş düzen gerçeğini.
İnstagramdan takip ediyorum. Çok başarılı. Ve gerçekten bir saniyede tak diye veriyor mesajını...
Üçüncü kareyi görünce Godard reis çağrışımı oldum. Onun bir kısa filminde de kullanılmıştı bu kare. Umarım hiç ölmez. Canım Godard.
https://www.youtube.com/watch?v=WKbfu8rRrho
.O
2 ve 4.ncü kare.
"Beden yargılar kendini, dolaysız bir savunma biçimi gibi. Ve mutlaka izlerini taşır tarihin ten.
Tarih kurulmuştur çünkü..
Kımıltısız bir eylem biçimine benzer. Bir şeytan kovmadır. Baştan belirlenmiş göstergeleri yoktur. Uyku-ölüm ve hayat arasında gidip gelen bir alışveriş gibidir.
Ölüm yaşanmış ve sevilmiştir.
Ve bilinir artık.
Ölüm ne cennettir ne de cehennem.
Dokunaklı ama yine de görkemli bir çatlaktır.
Çürüyen bedenler yaşamı anlatır belki de.
Tarih kanla beslenir.
Ten saydamdır
Gizler taşır
Karanfil solar kaplumbağa ölür sonra."
Teşekkürler Zihin harika hatırlatma.
Metnin tamamı şu linkte Türkçeye çevrilmiş https://etilen.net/je-vous-salue-sarajevo-jean-luc-godard/
Çok önemli şeyler söylüyor tabi , anlamak lazım.
Kültür, özellikle Avrupa kültürü uymayanın/ genelgeçer olmayanın / mainstream dışında kalanın yani istisnanın ölümünü örgütlüyor. kural dediğimiz bu. Oysa sanat istisnai bir şekilde her ölümde yeniden ayaklarımızın dibinden yeşeriyor.
Bu arada "rule" kural olarak çevrilevbileceği gibi " hüküm süren" olarak da çevrilebilir.
Her durumda oradayız anlam olarak hepimiz.
Tam da Mabelard'ın, yorumnun altına yazdığı şiirin olduğu yerde.
Ben de çok seviyorum videoyu. Zaten Godard için Avrupa'nın vicdanı diyebilirim. Notre Musique'te Bosna Savaşı'nda yaşananlara ve İsrail-Filistin meselesine dikkat çekmesi, Film socialisme'in satır arası eleştirileri (Patti Smith konuk oyuncuydu), La chinoise'da Vietnam Savaşı'nı ve 68 kuşağını irdelemesi, Le week-end'in karşı konulmaz tüketim toplumu saldırısı dikkate değer şeyler. Çoğunluğun sevmediği ama bence şans verilmesi gereken Adieu au langage'da vermek istediği mesajlar da önemliydi. Yeni filmi Le livre d'image'ı bekliyorum :) Sinemanın bir diyalogdan, bir görsellikten fazlası olduğunu bizlere öğretiyor.
Aslında rule şeklinde İngilizce'ye çevirerek biraz kelimenin gücünü azaltılmışlar. Regle'in kural olan ilk karşılığı var fakat aynı zamanda alışkanlık ve dediğiniz gibi hükmeden manasına da geliyor. Kısa fakat çok derin bir metin seçilmiş :)
Eklemeyi unuttum. Proust'un kitaplarında alışkanlıklara duyduğu tatlı öfke ve sanatın alışkanlıkları kırması bakımından övülmesi de bence bir hayli önemli. Sanat olmasa halimiz duman valla :)) İyi ki var.
Yorum Gönder