9 Aralık 2012 Pazar

dağılmış vaziyetteyim!
günlerdir Lautreamont okuyorum...
okumak değil de ne desem bilemedim şimdi...


şöyle şeyler:

...sanki bütün giz açmalara kapalı ve sonsuz bir gizin ezici ağırlığıyla yüklü bir yüreğin vuruşlarını önlemek istermiş gibi. Yaşamdan yorgun düşmüş, kendisine benzemeyen varlıklar arasında yürümekten utanmış, ruhunu bir umutsuzluk sarmış, bir dilenci gibi yapayalnız ilerliyor vadilere. 
Yaşam için gereken şeyleri nasıl sağlıyor acaba? 
O bu gözetimden kuşkulanmadan , onun yanı başında geceliyor merhametli ruhlar, ve hiç yüz çevirmiyorlar ona:
öylesine iyi! Öylesine yazgısına boyun eğmiş! Bazen duyarlı kişilerle, kendilerine eliyle dokunmadan kolayca konuşuyor ve uzak duruyor düşsel bir tehlike korkusuyla. Kendisine yalnızlığı neden eş seçtiği sorulacak olsa, gözlerini gökyüzüne doğru kaldırır ve Esirgeyici'ye olan siteminin gözyaşlarını güçlükle tutar; ama yanıtlamaz  göz kapaklarının karına sabah gülünün kızıllığını yayan bu düşüncesiz soruyu. Konuşma uzarsa, kaygılanır, yaklaşan bir görünmez bir düşmanın varlığından kaçmaya çalışıyormuş gibi gözleriyle ufkun dört bir yanını tarar, eliyle çabucak vedalaşıp uyanan utancının kanatları üzerinden uzaklaşır ve ormanda yitip gider.
Onu genellikle deli sayarlar... 

ya da şöyle şeyler:

...ama bir süre karşılaştırma yaptıktan sonra, gülüşümün insanların gülüşüne benzemediğini gördüm, yani gülmüyordum ben, gülüşüm yoktu benim...

...gülmeyi öğrenmek çok zor, ya da, daha doğrusu, bu yaratılış aykırılığına karşı içimde taşıdığım tiksinti duygusunun kişiliğimin en önemli niteliğini oluşturduğunu sanıyorum. Pekiala, daha çarpıcı bir şeye tanık oldum: Bir eşek yiyen incir gördüm! Ve, gene de gülmedim; içtenlikle söylüyorum, ağzımın hiç bir yanı kımıldamadı bile. Öylesine bir ağlama gereksinimi duydum ki, bir damla yaş aktı gözümden . "Doğa! Doğa!" diye haykırdım hıçkırarak, " Atmaca serçeyi parçalıyor, incir eşeği yiyorve insanı gövdeye indiriyor şerit!" Daha ileri gitmek kararı almaksızın, sinek öldürme yöntemini açıklar gibi mi konuştumacaba diye soruyorum kendime. Evet değil mi? Gergedan yok etme yönteminden söz etmedim, doğru! Bunun tersini ileri sürecek olsaydı bazı dostalrım, dinlemezdim onları, ve övgü ve dalkavukluğun iki kocaman engel olduklarını anımsardım...

birazdan da dışarı çıkıcam sırf söz verdim diye ama hiç bir sosyal fonksiyonumu yerine getiremeyeceğim diye de kaygılıyım çok!

2 Aralık 2012 Pazar

1 Aralık 2012 Cumartesi

30 Kasım 2012 Cuma

happening!



millet ne ortamlarda nelere şahit oluyor..
vay bee!
atkımı takayım da boynuma, Antep Maçına gideyim bari!

29 Kasım 2012 Perşembe

MARLEY; WHAT IS TO BE MUST BE





2012 yapımı MARLEY filmi, yani Bob Marley belgeseli...
nefis görüntüler var.
Marley'in ilk fotoğrafı, rastasız saçları, kendisini kabul etmeyen beyaz babasının fotoğrafı, futbol oynarken ki görüntüleri (her ne kadar gencecik ölümüne sebep olsa da ölene kadar futbol oynamış Bob Marley) vuruluşunun arkasındaki sebepler, kadınlar, çocuklar, Kingston, No Woman No Cry'da geçen  Trench Town'ın o yıllara ait siyah beyaz görüntüleri...turne görüntüleri, şarkı hikayeleri, politik durumlar, Rasta Fari durumları vs. vs....
çok izlenesi bir belgesel olmuş;

full movie linki
http://www.solarmovie.eu/watch-marley-2012.html


bu da trailer:

28 Kasım 2012 Çarşamba

godard vs woody


bu da kreatif konferans tanıtım videosu; artık nasıl uçulmuşsa...


pek bi sürreal arkadaşlar ama hepsi pırlanta...

http://offf.ws/lille/

27 Kasım 2012 Salı

"Atlas'ın özgür olduğunu düşünmesine izin verildi. Dilediği an Dünyayı omuzlarından atabilir ve çekip gidebilirdi; ama ona verilen tek izin bunu düşünmesiydi."  (F. Kafka)