drifter's pick etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
drifter's pick etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Temmuz 2019 Pazar

drifter's pick! Yazın yazarı veyahut yazın kitabı


Tezer Özlü isviçre'de yaşarken Leyla Erbil'e  gönderdiği mektuplardan birinde methede methede bitiremiyor onu. Sonra başkalarına da okumalarını tavsiye etmiş.  Düşünsenize müthiş bir yazarın müthiş bir başka yazara müthiş diye tavsiye ettiği bir yazarı nasıl olur da okumadan durabiliriz?

Robert Walser; isviçreli yazar , daha çok acayip denemeci
Ekşi sözlükte biri şöyle bişey demiş hakkında; 'onu okuyunca insana yazmak çok kolaymış; insan hemen şimdi yazabilirmiş yazacakmış gibi geliyor ama değil tabi... ' Kesinlikle katılıyorum.


Can yayınlarının öykülerini topladığı 'Gezinti' adlı kitaptan;
 size önokuma kabilinden pazar hedayesi olsun afiyetle :)


HEPSİ BU

Şu veya bu tarihte dünyaya geldim, şurda veya burda yetiştirildim, düzenli olarak okula gittim, şu veya buyum ve adım da falanca veya filanca ve fazla düşünmem. Cinsiyet bakımından erkeğim, devlet bakımından iyi bir vatandaşım ve toplumdaki yerim bakımından da iyi bir ailenin çocuğuyum. Beşeri cemiyetin titiz, sessiz , nazik bir üyesiyim, deyim yerindeyse iyi bir vatandaşım, bir bardak biramı akıllı uslu içmeyi severim ve fazla düşünmem. iyi yemeklere düşkün olduğum bilinir ve aynı şekilde fikirlerden uzak durduğum da bellidir. Keslkin düşüncelerden büsbütün uzak dururum. ; fikirler bana hepten uzaktır ve bu nedenle de iyi bir vatandaşım, çünkü iyi bir vatandaş fazla düşünmez. İyi bir vatandaş yemeğini yer, hepsi bu!

Kafamı pek fazla yormam, bu işi başka insanlara bırakırım. Kafa yoran kişiden nefret edilir. çok düşünen insan huzursuz bir insan olarak görülür. Julius Cesar bile o kalın parmağıyla , gözleri çukura kaçmış cılız Cassius'u göstermişti; ondan korkuyordu, çünkü fikirleri olduğunu tahmin ediyordu. İyi bir vatandaş korku ve kuşku yaymamalıdır; çok düşünmek onun işi değildir. Çok düşünen kişi sevilmez ve sevilmeyen insan olmak tamamen gereksizdir. Horlamak ve uyumak, şiir yazmak ve düşünmekten daha iyidir. Şu veya bu zamanda dünyaya geldim, şurda veya burda okula gittim, arada sırada şu veya bu gazeteyi okurum, şu veya bu mesleği sürdürürüm, şu veya bu yaştayım, iyi bir vatandaş olduğum bilinir ve iyi yemek yemeyi sevdiğim bellidir. Kafamı pek fazla yormam, çünkü bu işi başka insanlara bırakırım. Çok kafa patlatmak benim işim değildir. Çünkü çok düşünen kişinin başı ağrır ve baş ağrısı tamamen gereksizdir. Uyumak ve horlamak, kafa patlatmaktan daha iyidir ve akıllı uslu içilen bir bira , şiir yazmak ve düşünmekten kat be kat daha iyidir. Fikirlere tamamen uzak dururum, ve kafamı hiç bir koşul altında patlatmam, bu işi  baştaki devlet adamlarına bırakırım. Huzurumu bozmadığım için kafamı yormaya gerek duymadığım için  fikirler benden tamamen uzak olduğu için ve gereğinden fazla düşünerek ödümü patlatmadığım için de iyi bir vatandaşım zaten. Keskin düşünmekten korkarım. Keskin düşünürsem gözlerim kararır, dehşete düşerim. Onun yerine güzel bir bardak bira içerim ev her türlü keskin düşünceyi baştaki devlet idarecilerine bırakırım. Devlet adamları istedikleri kadar düşünsünler ve isterlerse kafaları patlayıncaya kadar düşünsünler , benim açımdan bir sakıncası olmaz. Kafamı yorarsam gözlerim kararır, dehşete düşerim ve bu iyi değildir ve bu nedenle de kafamı mümkün olabildiğince az yorarım ve kafasız ve düşüncesiz kalırım güzelce. Eğer baştaki devlet adamları , gözleri kararıncaya ve kafaları patlayıncaya kadar düşünüyorlarsa o zaman herşey yolunda demektir. ve bizim gibiler  huzur içinde akıllı uslu bir bardak biralarını içebilirler, düşkün oldukları güzel yemekleri yiyebilirler ve geceleri , horlamanın ve uyumanın kafa patlatmaktan ve şiir yazmaktan ve düşünmekten daha iyi olduğunu düşünerek mışıl mışıl uyuyabilir ve horlayabilirler.Kafa yoran kişiden , ancak nefret edilir ve niyet ve görüş bildiren insan huzursuz bir insan olarak görülür, ama iyi bir vatandaş huzursuz değil, tersine huzurlu bir insan olmalıdır. Keskine ve kafa kurcalayan düşünceyi , gönül rahatlığı içinde baştaki devlet adamlarına bırakırım , çünkü bizim gibiler sonuçta sadece beşeri cemiyetin sağlam ve önemsiz birer üyesidirler ve bizim gibilere, bir bardak birasını akıllı uslu içmekten ve olabildiğince güzel , yağlı iyi yemekler yemekten hoşlanan iyi vatandaş veya sıradan vatandaş denir hepsi bu!

Devlet adamları gözlerinin karardığını ve başlarının ağrıdığını itiraf edinceye kadar düşünsünler isterlerse. İyi vatandaşın başı asla ağrımamalıdır, tersine o , güzel bir bardak birasını tadına akıllı uslu varmalıdır ve geceleri usul usul horlamaı ve uyumalıdır. Benim adım şu veya bu, şu veya bu tarihte dünyaya geldim, şurda veya burda, düzenli olarak ve kurallar gereği okula gönderildim, zaman zamn şu veya bu gazeteyi okurum, mesleğim şu veya budur, şu veya bu yaşımdayım ve fzala ve çetrefil düşünmekten uzak dururum, çünkü kafa yormayı ve kafa patlatmayı , kendilerini sorumlu hisseden baştaki idareci kafalara seve seve bırakırım. Bizim gibiler, kendilerini uzaktan yakından sorumlu hissetmezler, çünkü bizim gibiler bir bardak biralarını akıllı uslu içerler ve fazla düşünmezler, çünkü bu çok tuhaf zavki , sorumluluk taşıyan insanlara bırakırlar. Bne şurda veya burda  gittiğim okulda , yormaya zorlandığım kafamı o gün bugündür bir daha asla az daolsa yormadım ve kullanmadım. Şu veya bu tarihte doğdum, adım şu veya budur, hiç bir sorumluluk taşımam ve kesinlikle kendi türümün biricik örneği de değilim. Ne mutlu ki benim gibi bir bardak birasının tadını akıllı uslu çıkaran, tıpkı benim gibi az düşünen ve kafa patlatmayı benim kadar az seven , bu işi başka insanlara , sözgelimi devlet adamlarına sevinerek bırakan epeyce insan var. Keskin düşünceler, beşeri cemiyetin benim gibi sessiz bir üyesine tamamıyla uzaktır ve ne mutlu ki , sadece bana değil , tıpkı benim gibi iyi yemeklere düşkün ve fazla düşünmeyen , şu veya bu yaşta olan , şurda veya burda yetiştirilmiş , beşeri cemiyetin , benim gibi temiz üyelerine ve benim gibi iyi vatandaşlara ve keskin düşüncelerden , tıpkı benim gibi uzak duranlara da uzaktır, hepsi bu!    

21 Mayıs 2019 Salı

Sonra bir de Uğur GALLENKUŞ diye bir adam var böyle kolajlar yapıyor !












projenin adı Paralel Evren; Google'layınca daha bisürüsü çıkıyor. instagram sayfası da varmış.

3 Mayıs 2019 Cuma

Drifter iftiharla sunar; Tarifsiz kederler sözlüğü!!!

Grafik tasarımcı John koenig'in "Dictionary of obscure sorrows" projesine bir demet papatya... Çünkü tarif edemediğimiz duygularımıza tercüman oluyor. Çağımız insanının çeşitli tripleri üzerine kafa yormuş sağolsun; henüz bir kelime ile ifade etmediğimiz ama bu kafa için bi kelime olsa, cümle içinde kullanırdım diyeceğiniz triplere üşenmemiş şairane bir tonla müthiş görsel tanımlar yaratmış.

İlk sözcük şey için...;  Hani herşey çoktan olmuş bitmiş, yapılmış, okunmuş, yazılmış, çizilmiş, gezilmiş, gelinmiş, aranmış bulunmuş, beğenilmiş; size de yapacak pek bişey kalmamış gibi geldiğinde yaşadığımız sendrom için.


ETYMOLOGY: From Swedish vemod, "tender sadness, pensive melancholy" + Vemdalen, the name of a Swedish town. Swedish place names are the source of IKEA's product names—the original metaphor for this idea was that these clichéd photos are a kind of prefabricated furniture that you happen to have built yourself. As a side note, the umlaut isn't proper Swedish, but I liked the idea of a little astonished face (ö) sitting in the middle of the word.


İkinci kelimemiz ise; 
İnsanın tüm yaşamı boyunca aslında hazine arar gibi anlam aradığı ve bi'an bulur gibi olduğu o an yaşadığı kafa için yaratılmış;


ETYMOLOGY From Latin, it's a play on the word "albedo," which is a measure of light reflectivity. "Ambedo" is the opposite, a measure of how much you absorb the world.


3 Şubat 2019 Pazar

günün kelimesi ve ipad'ime övgü yazısı

gecenin olmuş üçü civarı ; Saul Bellow'un Herzog'unu bulmuşum (e-pub) bir kaç sayfa okuyaraktan sızarım düşüncesiyle sayfaları çeviriyorum. Gözlerim kapandı kapanacak ama Saul bırakmıyor.

Herzog diyor; 
'kafayı sıyırmış olsa bile ona göre hava hoştu.' 

bazı insanlar onun keçileri kaçırdığını düşünüyordu ve bir süre kendisi de orada/keçilerin kaçırıldığı yerde olduğundan şüphe duymadı değil; ama şimdi... hala devam eden saçma davranışlarına rağmen kendine güvenli, neşeli, güçlü hatta kimsenin görmediğini görebildiğini düşünen bir moddaydı. Güneşin alnında oturmuş, aklına kim gelirse, ona buna mektup yazıyordu.    

gel de devam etme.

Herşeye pek bi hevesli bakıyor ama yarı kör gibi hissediyordu. Dostu- eski dostu,Valentine ve karısı - eski karısı Madeline, onun akıl sağlığının çöktüğü dedikodusunu yaymışlar etrafa. Bu doğru muydu?
...
Baharın sonlarına doğru Herzog bir izahat, kendini aklama, başka bir bakış açısı ortaya koyma , bazı düzeltmeler yapma filan gibi ihtiyaçlarının üstesinden gelmişti aslında. O zamanlar New York gece Okununda , lisans üstü öğrencilerin derslerine giriyordu. Nisanda oldukça netti de mayısta abuk sabuk konuşmaya başlamıştı. Öğrencilerin Romantizmin Kökleri namına bişey öğrenemeyecekleri ve fakat epey tuhaf şey duyacakları aşikardı. Akademik formaliteler bir biri ardına yıkılıyordu. Profesör Herzog zihni epey meşgul birinin bilinçsiz açıkyürekliliği kafasındaydı. Ve dönemin sonuna doğru dersler uzuuun duraklamalara sahne oluyordu. "Afedersiniz" diye mırıldanarak birden duruyor, ceketinin cebindeki kaleme ulaşmaya çalışıyordu. Eline geçen herhangi bir kağıda müthiş bir hırs ve ellerine yansıyan hevesle yazmaya başlıyor; masa ortadan ikiye ayrılacakmış gibi sarsıntıyla sallanıyordu.  Sanki yazdıkları tarafından yutuluyor gibiydi, gözlerinin altında koyu halkalar, bembeyaz suratı herşeyi, herşeyi gösteriyordu. Saki birşeyleri sorguluyor, tartışıyor, acı çekiyor;birden zekice bir alternatif üretmiş gibi gözleri faltaşı gibi açılıyor; sonra yeniden büzüşüyor, gözleri, ağzı herşeyi sessizce bağnazca acı bir öfkeye yöneltiyordu. İnsan tüm bunları görebiliyordu. Sınıf üç dakka, beş dakka  çıt çıkartmadan bekliyordu. 

Başlarda yazdıklarında bir izlek yok gibi görünüyordu;
misal şöyle şeyler:

ölüm-öl-yeniden yaşa- yine öl- yaşa.
insan yok-ölüm yok.
ve
ruhunun dizlerinin üstüne çökmüş? kullanışlı da olabilir. yerleri sil ozaman.


Neyse roman böyle yağ gibi kayıyordu; sonra birden 'mithridate' diye bi laf etti Saulcuğum. gecenin üçü! hey allam ! dedim önce.

kitaptan okuyor olsam, kalk bilgisayarı aç, google translate'e yaz, bu tarz kelimeler söz konusu olduğunda çeviri tam aklına yatmazsa ki genelde öyle oluyor aç başka sözlük bak filan...adamın siniri bozulurdu...
oysa ipadimin ibookundan okurken hemen tıklıyorsun kelimenin üstüne 'tanımla' diyorsun. Pıt diye tanımlıyor canım ibook. Teknolojinin böylesine bir demet papatya.

Gelelim kelimenin anlamına:
kontekste göre 'efsunlu olmak' manasında da kullanılabilinen aslında  fiilken 'zehre panzehir olmak' değilken panzehir manasında çok şık bir kelime.

kelime Pontus Kralı IV. Mithridate'den geliyormuş. Hikayesi pek güzel.  YYANİİ! 

Şöyle ki; rivayete göre ; Bu Kral Mithridate çocukluğundan beri, annesi dahil bilimum çevresindekiler tarafından zehirlenmek suretiyle tahttan indirilme teşebbüslerine karşı kendini koruma maksatlı bir hobi geliştirmiş enteresan bir karakter. Bilinen bilinmeyen bütün zehirlere panzehir bulup, kendi üzerinde denermiş. Bünye bağışıklık kazanmış bütün teşebbüsler başarısız olmuş. Epey de bi zaferi var. Sonunda, artık yaşlanıp rakibine yenileceğini anlayınca öldürülmektense intihar ederim diyor ; ama kendini zehirleyemiyor. Yani zehirliyor da bişey olmuyor ölemiyor. Vücüt bağışık ya. Böylece en güvendiği askerinden kendisini öldürmesini istiyor. Sonu bu yani.

bu da louvre'daki heykeli


 yaa
ipadimin ibookunun tanımla özelliği olmasaydı ben hayatta bu kelimeye gecenin üçünde gözümden uyku akarken kalkıp bakıp öğrenmeye çalışmazdım. Ne değişirdi hayatımda orası da konu dışı .

Bu arada Saul Bellow 'un Herzog'u çok enteresan karakter. İlerleyen günlerde vakit buldukça biraz daha çeviririm belki parça parça.


o zaman tom waits'den bi green grass dinleyelim bari. Beğenmeyen Cybelle yorumunu dinlesin. 


Herzog okurken hep Tom Waits arka fonda gibi...


31 Aralık 2018 Pazartesi

DRIFTER AWARDS 2018 MABELARD YILIN ŞİİRİ ÖDÜLÜ


Benim için yılın şairi kesinlikle John Berryman yeni tanıştığım için kendisiyle buldumcuk oldum tabi. Ayrıca okuduğum hiç bir şiirini tam çözümleyemiyorum. Referansların içinden çıkamıyorum; başım dönüyor, bazen gözüm kararıyor. Bazen de gün içinde bi mısra aklıma geliyor olmadık bi yerde başıma Newton elması düşmüş gibi 'haaadi be tabii yaa oraya gönderme yapıyoooo vay arkadaş' filan gibi kendi kendime söyleniyorum.  

yılın şiiri olarak hangi birini seçsem bilemediğim için hiç birini seçmiyorum ama size Berryman's Sonnets den birini yazacağım. 

# 27 

In a poem made by Cummings, long since, his
Girl was the rain, but darling you are sunlight
Volleying down blue air, waking a flight
of sighs to follow like the mourning iris
your shining-out-of-shadow hair I miss
A fortnight and to-noon.
What you excite 
You are, you are me as light's parasite
For vision on...us.
O if my syncrisis 
Teases you, briefer than Propertius'in this paraphrase by Pound - to whom I owe three letters-
why run through me like a comb:
I lie down flat! Under your discipline I die.
No doubt of visored others, though..
the broad sky dumb with stars shadows me home.


Neyse sonra 
NewYorker bu yıl A.E. Stallings adlı şairi seçmiş, Berryman çeviremiyorum (sıkar tabi biraz) bari Stalling çevirmiş olayım
buyrun:

After a Greek Proverb

Ουδέν μονιμότερον του προσωρινού
We’re here for the time being, I answer to the query—
Just for a couple of years, we said, a dozen years back.
Nothing is more permanent than the temporary.

Şimdilik buradayız diyorum cevaben
bi kaç yıl için dedik bi düzine yıl önce
hiçbişey geçiciden daha kalıcı değil.

We dine sitting on folding chairs—they were cheap but cheery.
We’ve taped the broken window pane. tv’s still out of whack.
We’re here for the time being, I answer to the query.

katlanır sandalyelerde yiyorduk yemeğimizi- ucuz ama neşeli diye
kırık camları bantladık, televizyonunsa hala ayarı bozuk
şimdilik buradayız, hiçbirşey gecici kadar kalıcı değil.

When we crossed the water, we only brought what we could carry,
But there are always boxes that you never do unpack.
Nothing is more permanent than the temporary.

suyu geçerken ancak taşıyabileceğimiz kadar almıştık
ama heryer asla açmayacağın kutularla dolu.
hiç bişey geçici olan kadar kalıcı değil. 

Sometimes when I’m feeling weepy, you propose a theory:
Nostalgia and tear gas have the same acrid smack.
We’re here for the time being, I answer to the query—

bazen ağlak olduğumda ortaya bi teori atıyorsun
nostalji ve göz yaşartıcı gaz aynı acıtan şaplak etkisine sahip
şimdilik buradayız diyorum cevaben

We stash bones in the closet when we don’t have time to bury,
Stuff receipts in envelopes, file papers in a stack.
Nothing is more permanent than the temporary.

kemikleri dolapta istifliyoruz gömmeye zamanımız olmayınca
faturalar zarflarda , dosya kağıtları zula.
hiçbişey geçiciden kalıcı değil.

Twelve years now and we’re still eating off the ordinary:
We left our wedding china behind, afraid that it might crack.
We’re here for the time being, we answer to the query,
But nothing is more permanent than the temporary.

12 yıl sonra şimdi ve hala sıradanı yiyoruz
düğün takımlarımızı geride bıraktık çatlayacak diye
şimdilik buradayız diyorum da cevaben sorguda
hiçbişey geçiciden daha kalıcı değil.



Fekat bu da yılın şiiri değildi!

yılın şiiri !
Cevat Çapan'dan. Eski bir şiiri bu yıl karşıma çıktı onun için bu yıl karşıma çıkan dizelerden en hoşu olarak onu seçtim.


Buradan 
Bu külrengi düzenden uzakta
Fenikeli martılar olmalı
Sevişen
Sevişmeyi düşünmeden.

28 Aralık 2018 Cuma

DRIFTER AWARDS 2018 YILIN ANİMASYONU


Budur buyrun ya da Drifter proudly presents!


künyesi;

Réalisateur / Director : Mohamad HOUHOU
Contact : ostrich@gobelins.fr
Facebook:facebook.com/OstrichPolitic
Twitter: twitter.com/OstrichPolitic 
Instagram: instagram.com/ostrichpolitic/
Musique / Soundtrack : Amandine ROBILLARD, Anna CORDONNIER
Année de production / Production year : 2018

DRIFTER AWARDS 2018 YILIN EN BOMBA KARİKATÜRÜ

Mizah'a tolerans sıfır malum; en çok mizah dergileri kan ağlıyor ve can çekişiyor. Penguen'i geçen yıl kaybettik. Elimizde Uykusuz ve Leman kaldı. Yılın dergisi açık ara Uykusuz.
karikatürlere geçiyorum. 


Papaz espirirlerinden bunu seçtim;


soğan espirilerinden en çok buna güldüm;

bu da iyiydi.


bu hakkaten ince'ydi.



                                           ama yılın karikatürü ödülümün sahibi;




26 Aralık 2018 Çarşamba

DRIFTER AWARDS 2018 YILIN FOTOĞRAFÇISI

Amsterdam'da Foam Fotoğraf müzesi var. Orada acayip güzel sergiler oluyor bu yıl kim geldi biliyor musunuz?

    
Masahisa Fukase

Solitude of Ravens diye bir serisi var şurda 
şöyle fotolar var




Ama bu yılın fotoğrafçısı tartışmasız;
Etinosa Yvonne ve 'It's all in my head' fotografik montaj projesi...

Proje Terör saldırısı veya şiddet mağdurlarının hikayelerini anlatıyor. Travma ve hafızanın o kişinin portresinde yansıtıldığı çok özel fotoğraflar. Hayran kaldım. Hikayeler çok dokunaklı.
2016 kasımında Nijerya'da azınlık bir etnik grup olan Egun halkı devleti arkasına alan Yoruba elitleri tarafından varlıklarına topraklarına el koymak için zorla evlerinden çıkartılıyorlar. Yağmalama, yakma, zulüm her türlü insanlık dışı eyleme maruz kalıyorlar. Olaylar esnasında 11 çocuk ölmüş çoğu boğulmuş.

ilk hikaye Jimoh Boton; 35 yaşında Nijerya Logos köyünden;


"Balık'tan dönerken kara bir duman fark ettim, evimin yandığını gördüm. 4 çocuğum içindeydi ve yaralıydılar. Onları hastaneye götürdüm bir ay hastenede kaldılar. Karımın dükkanı ve içindeki tüm eşyalar da yandı. İyi bir balıkçıydım herşey bir günde yandı kül oldu. Mutsuzum, çoğu gün ölmek için dua ediyorum. Ne çocuklarıma ne kendime bakabiliyorum. Herşeyimi kaybettim."

Janet Apontinme 48, Lagos Nijerya.

"Sürpriz yapar gibi geldiler, kimse nereden çıktıklarını anlamadı, geldiklerinde kaçmak zorunda kaldık. Öncesinde güzel bir hayatımız vardı, toprağım vardı büyük bir dükkanım vardı satışlarım iyiydi. Herşey elimden alındı. Dükkanımı evimizi yaktılar, aliemle evsiz kaldık, bir kaç gün dışarıda kayıkta yattık. Şimdi sıfıra yakınım, düşündükçe ağlıyorum, bunlar hiçbirzaman geri gelmeyecek.


Tina Hungbo 30, Lagos Nijerya

Son çocuğuma hamileydi, saldırdıklarında terzi dükkanımdaydım. Bir sürü adam, geldiler ateş etmeye başladılar. Koşabildiğim kadar hızlı kaçtım. Koşarken suyum geldi, doğum başlamıştı. Bir kaç kadın beni aldı ve doğurmama yardım etti. Yeni doğurduğum için ailemi düşünemiyordum. Sonradan söylediler. Doğum yaptığım gün iki çocuğum boğularak can vermiş.Ölen çocuklarımdan sadece birinin fotoğrafı var, ve bazı günler ona bakarak ağlıyorum. Çocuğunu kaybetmek yangından daha fazla can yakıyor.


diğer fotoğraflar ve hikayeler için web adresi;
http://www.etinosayvonne.me/its-all-in-my-head









24 Aralık 2018 Pazartesi

DRIFTER AWARDS 2018 YILIN MAÇI

 Önce yılın futbol rezaletinden başlayayım;

Galatasaray Fenerbahçe derbisi tabi. Bana bir kez daha; 'Fatih Terim hatıralarımızda yaşasın, artık tribunlerden izlesin; takımın başına filan geri dönmesin!' dedirten maç. Hala da öyle düşünüyorum. Bundan sonra oturuşu, kalkışı Galatasaray'a zarar bence.

'icat çıkarma!' sözündeki anlamıyla Yılın Futbol icadı  VAR Yani vidyo hakem uygulaması.
Ben böyle saçma şey görmedim.
Neymiş Almanya uyguluyormuş. Heryerimiz Almanya ya bizim; geri kalmayalım tabi.
Yılın sonuna kadar bu vidyo hakem uygulaması çok can yakmış olacak. Ne federasyon kalacak ne klübünün başında klüp başkanı kalacak. saçma sapan işler.

klüp başkanı demişken Yılın utancını da unutmayalım. Şu bildiriyi diyorum!!! Hani Fikret Orman ve Ali Koç'un isteğiyle kaleme alınan ve bazı klüp başkanlarının biz okumadık bile içeriğiyle ilgili fikrimiz yoktu dediği bildiri. O bence yılın utancı. Yazıklar olsun dedirten cinsten.

Neyse Yılın En Süper Maçı'na gelelim. Bu yıl biz Cimbomluların pek tadı yok inşallah ikinci yarıda işler değişir diyorum keyifler yerine gelsin diye Lokomotif Moskova'yı 3 -0 yendiğimiz maçı hatırlatıyorum. Gary Rodriguez, Eren Derdiyok ve Selçuk İnan'ın 3 gol attığı maçı yılın maçı seçiyorum.
Gomis'li güzel maçlarımız da vardı ama Gomis de gidenlerden; kalan sağlar'a bakıcaz.

Yılın golü'nü de seçtim.
Fatih Terim'in; Ryan'ı soktum, Donk diye kafayı vurdu! dediği gol :D hoca bazen ince espiri yapar!
şu;






  

22 Aralık 2018 Cumartesi

DRIFTER AWARDS 2018 YILIN EN SÜPER REKLAMI

Ben reklam severim, reklamda kanal değiştirene söylenirim. Valla ciddiyim; zeka pırıltılısını da mide bulandırıcı şekilde kötü çekilmişini de... hiç ayırdetmem seyrederim. Bazı reklamlardan tiksinmeye bayılırım. Sinemada salona reklam seyretmek için erken girerim. Öyle huyum kurusun.

Bu yıl o kadar az televizyon izledim ki sadece google reklamlarına maruz kaldım onları da hiç sevmiyorum google beni profillemede çok yanılıyor, beni çoğu zaman beyaz orta yaşlı tıknaz hali vakti yerinde kumarbaz bekar bir erkek sanıyor.

Neyse Reklam candır onu diyeceğim.
Bu yıl en beğendiğim basılı reklamlar




sugar free chupa chups 


  tabiki Volkswagen her zaman en sevdiğim reklamlar onların.



bir de bu;
sabah şehrin kuzey tarafında biyere giderken tesadüfen gördüm; kötü fotoğraf acelem vardı sonra daha güzelini çekerim dedim ama çabuk kaldırdılar bi daha da görmedim. 
Jumbo xl market açılmış o sokağa o kadar xl ki reklam panodan taşmış çok hoşuma gitti.



                                                        geçelim vidyolara;

bikere barcelona'dayken denk geldiğim ikea reklamı var şu;


IKEA. Relojes. from Al on Vimeo.

airbnb reklamı var şu



çok güzel budweiser reklamı var çok sevdim. Google search reklamı gibi ama süper bence.
şu




volkswagen'in şu reklamı da çok tatlıydı





ve sonunda yılın reklamı
bullying jr.



21 Aralık 2018 Cuma

DRIFTER AWARDS 2018 YILIN EN SUPER DİZİSİ

Dizi yazarı bir arkadaşım var, pek tutan dizilerin yazar ekiplerinin vazgeçilmez elemanlarından adını vermeyeceğim. Son bi kaç yıldır hiç tadı yok, genel olarak depresyonda, acı çekiyor. Geçenlerde özel olarak telefon etti ve dedi ki; bak nezaketen izlediğini biliyorum, izleme, izlettirme! lütfen! rica ediyorum! dedi. (Yok yav nezaketen bile izlenecek gibi değil deyip yarasına basmadım.) 

Biz netflixlere hbo'lara bakalım.
 
Hiç uzatmayacağım yılın dizisini zart diye açıklayacağım tabiki 'La Casa De Papel'


çok güzel senaryoydu.
sanki seyirciye satranç öğretiyordu.
güzel bir açılışla oyunu kurdu, bi sonraki hamlesini gördüğünüz anda değiştirdi başka bir oyuna geçti.
Tamam olanlar, herşey süper saçmaydı, romantikti ama bayaa samimiydi. Karakterlere bağlandık resmen.
Ah o canım Berlin'in kendini intiharlı ölüm sahnesi yok muydu? Kahkaha mı atsam hüngür fişek ağlasam mı tarifsiz duygularla... öyle işte.

Onun dışında daha önce de yazmıştım Olive Kitteridge (şurda https://justdriftingaround.blogspot.com/2018/09/olive-kitteridge-proudly-presents-77.html ) gerçekten güzel yapımdı.

ben bu sene bişey daha izledim bu arada. Geç de olsa zikretmek lazım.
2014- 2015 sezonunun Steven Soderbergh dizisi
The Knick

Clive Owen  başrolde  (müthiş oyun çıkartmış söylemek lazım zaten hastasıyız) yine doktor bu kez;
1900'lerin başları NewYork'ta bir hastane. Hardcore ameliyat sahneleri filan;  acayip güzel çekimler kostüm, mekan...
neyse uzatmayacağım şimdiye kadar seyrettiğim en başarılı dönem dizilerinden biri diyebilirim.


Ne yazık ki zart diye bitti 2 sezonda. Yapım fazla kaliteli beklenen reytinge ulaşamayınca 3 sezon izni çıkmamış. Doğru dürüst bir sezon finali bile çekmemişler öyle diyeyim. Bence Soderbergh sinirlenmiş telefonu filan kapamış, çekmiş gitmiş.  O kısmı hayal kırıklığı. Yine de öyle bile olsa değer.

Neyse canım biz bi bella ciao sahnesi izleyelim o zaman Profesör ve Berlin'den;



 




18 Aralık 2018 Salı

DRIFTER AWARDS 2018 AÇILIŞ TÖRENİ

4 gözle beklediğiniz 4. Geleneksel Drifter Ödülleri Açılış Törenine teşriflerinizden dolayı hepinizi ödüllendiriyorum.
Siboneyle...
neyle neyle? dediğinizi duyar gibi oldum.
radyoda çaldı bugün çok özendim açılış töreni parçası yaparım ben bunu dedim ve akabinde yaptım. Radyo ne güzel bi olgu diye Guglielmo Marconi'yi gani gani rahmetle anıyoruz. Anmışken Tesla'yı  da sıraya koyuyoruz. Koymazsak fena bozuluyor çünkü.

(kulaklı tavsiye edilir)



Çok sevgili Blogger Camiası, 2018'i de 'önceki kayıtlar' sayfalarına gönderiyoruz. Geçen yıl içime doğduğu gibi  en süper bi yıl filan olmadı tabiki; E malum Çinli de olmadığımızdan krizi fırsata çeviremedik zira milletçe kriz psikolojisiyle birbirimize negativite ve agresyon ve bilimum  moral çöküntüsü bulaştırdık. Ama öyle böyle idare ettik işte. 2019 daha iyi olur inşallah.

Lord Tennyson ne demiş?
 
Hope smiles from the threshold of the year to come, whispering, 'It will be happier.'


O zaman fazla da şeytmiyoruz direkt kategorilere geçiyoruz;


Yılın Sözcüğü
yılın Karikatürü
yılın  Dizisi
yılın Animasyonu
yılın Maçı
yılın Filmi
yılın Kitabı
yılın Fotoğrafçısı
yılın Kısası
yılın Sokak Performansı
yılın Şiiri
yılın Dumuru
yılın Keşfi
yılın Reklamı
yılın Şarkıları

8 Aralık 2018 Cumartesi

cumartesi kısası; komikli Daniel Koren vidyosu (yepisyeni!)


bu Daniel iyi dostum olsun isterdim; güldürürken düşün-dürtüyor beni o bakımdan.

mesela herkesin yaşadığı şehirde bir bankı gözüne kestirmesi 
ara ara aklına geldikçe bankı boş mu, oturan var mı orda filan diye yoklaması lazım.
mesela benim var bi bankım burda
bence şehrin en güzel bankı... 
fotosunu çektim geçenlerde...
şu

oturunca şöyle şeyler görüyorsun


27 Mayıs 2018 Pazar

drifter’s pick! pazar akşamı şarkısı : şahane ain’t no sunshine cover’ı...


Yeni Netflix dizisi, Danimarka yapımı 'The Rain’ in soundtrackinden...
iddialı bir soundtrack!  

22 Mayıs 2018 Salı

Haftanın şarkısı; parcels/ tied up right now


so let’s  just wait a while ...

28 Mart 2018 Çarşamba

4 Şubat 2017 Cumartesi

Joanie 4 Jackie / Big Miss Moviola Project 300 filmlik arşiv açıldı.


Bu Miranda July yaman kadındır. Öyle doğmuş, yapacak birşey yok; bazı kadınlar yaman doğarlar yapacak bir şey yoktur!

Neyse kısaca anlatıyorum;
Joanie 4 Jackie Miranda July'nin 1995'de, kendisi 20 yaşında bir üniversite terkken başlattığı bir feminist underground filmcilik projesi. Henüz iphone facebook filan yok, yahoo'lu alta vistalı yıllar düşün artık.


Tek hayali film çekmek olan gencecik bir insanın  finans, teknoloji, lojistik filan gibi yetersizlikler yüzünden bir türlü sektöre girememesi, ve ama yine de;  kadın olması hasebiyle zaten 1-0 yenik başladığı maçtan 'bir puan olsun alır, berabere bağlarım' gayreti ile ortaya çıkmış, yaratıcılığının ürünü bu proje kendisi gibi yüzlerce kadına karanlıkta el yordamıyla da olsa basılacak bir düğme olmuş bu güne kadar...  

'bana film çek gönder; ben de sana bendeki çekilmişleri göndereyim, sonra bir yerde buluşur toplu gösterim yaparız; filmin izleyiciye ulaşır, belki sinemada oynamaz ama bir perde buluruz be cicim gösterecek' şeklinde gayet punk, hoppala yarim yaz geldi tarzı bir poster, flyer'la yüzlerce kadına ulaşmış ve şimdi bütün o kadınların çektiği filmler şu arşiv linkinde...
http://www.joanie4jackie.com/
http://www.joanie4jackie.com/chainletter-tapes/

linkler 1995'den bu yana mektup zinciriyle yıl yıl toplanan filmeleri listeliyor.
bir film çekme isteğiyle yanıp tutuşmak o gün böyle bir şeydi. Bugün ise film çekmek ne kadar herkesin yapabileceği birşey öyle değil mi?
ama o güne kıyasla orjinal işlerin sayısı ne kadar az...





Miranda July bu projeyi onun için ne ifade ettiğini şu videoda anlatıyor.
buyrun;

29 Ocak 2017 Pazar

drifter's pick! pazar sineması! tür: bullshit movie



bana kalırsa sinema Being John Malkovich'le bitti. 
sonrası falan filan...
alla allaaa! benim blogum ; benim fikrim!!!
neyse;
şu sıralar en hoşlandığım tür; 'bullshit movie' türü... (haadi beh!  hikaye buraya nassı bağlandı yav? dedirten filmleri koyduğum kategori) bu tür filmler adının hakını verebilmek için içlerinde anlamlı anlamsız ama en sonunda kesin anlamlı ya da hepten ilgisiz herşeyi barındırabiliyorlar; işte tam da bu yüzden bayılıyorum. 
pek güzel bir örneği Too Late. 
buyrun burdan...


İşte burda linki; cillop gibi 2015 yapımı!!!