sanatçının gerçeğe müdahale etmesinden hoşlanmayanlar var biliyoruz photoshop kullananlara filan demediğini bırakmayanlar vs.
"A camera is just a tool; the photographer's mind and heart are what create the image."
gökyüzünün altında gevşemiş onun bunun üzerine kafa yorup duruyor. Emeğin doğasını düşünüyor. Avareliğin doğasını ve göğün kendisini. Kocaman dalga dalga bulutlar yere o kadar yakın duruyorlar ki, insanın kement atıp birini tutası geliyor.- ister başının altına yastık yap ister midene indir. Bir tabak bol sulu fasülyeyi kocaman bir parça bulut etiyle götür, sonra da biraz kestirmek üzere uzan. Ne hayat ama! (hayalperestler- Patti Smith)
"A camera is just a tool; the photographer's mind and heart are what create the image."
Off hay hak!
Temâşâ-i hayâl erbabına özge temâşâdır
Meâli ehline mâlum olur ise de sırrı muammadır
Ne anlar cahil-i nâdân olan sırrı muammadan
Bakar zâhir gözüyle sanki mîr-atı mücellâdır
Verâsın fehm-ü idrâk eyleyen yârâna aşk olsun
Değildir ehl-i irfâna hafî zâhir hüveydadır
Misâl etmiş onu Şeyh Küşterî gülzâr-ı dünyâya
Anınçün sâbıka zıll-i hâyâl ile müsemmâdır
Ul-ül ebsâr olan çeşm-i faziletle nigâh eyler
Cihâna ibret gözüyle bakmayan zahirde âmâdır.
Karagöz Hacivat perde gazeli
Yani diyor ki:
Hayal görmek, erbabı için başka türlü bi görüştür
Düşün anlamı işin ehline malum olur ama bu anlam gizli anlaşılmaz bir sırdır
Gönül gözü kapalı olanlar sırrı muamma’dan ne anlasın?
Yüzeydekine bakanlar aynaya bakar gibi sadece dış yüzeyi görür
Görünenin gölgesinde anlam arayan sevgiliye aşk olsun
Anlam kalp gözüyle görmesini bilenler için ortadadır
Şeyh Küşterî onu dünyanın gül bahçesine benzetir
Oun için önce gelen hayalin gölgesidir.
Gözleri derin bakanlar dünyayı erdemli bir bakışla değerlendirir
Evrene bir anlam çıkartmak için bakmayanlar aslında bildiğin kördür.
Giorgio de Chirico
Bugün chiaroscuro’dan bahsedelim.
Işık ve karanlığın keskin ayrıksılığından doğan dramatik görsel efekt.
Yani Caravaggio’nun tablolarındaki insanın canını acıtan dramatik gerçeklik, golgenin aydınlatıcı kudreti.
Oysa biz gölgenin cismi aydınlatıcı değil, kafasını uzatarak cismi amplifiye edici kudretinin pesindeyiz. fiziksel varlığın uzamı olan, onu önceleyen ve ona eklenen ve sonsuza kadar izdüşen kudretinin peşindeyiz. Onun gölgesinin gölgesinin gölgesinin gölgesinin gölgesinin…
Ürpertici ve rahatsız da edici biraz.
O zaman yaşasın sürreal
Biraz Chirico inceleyelim.
aşağıdaki tablonun ismi 'Mystery and Melancholy of a Street'
bir italyan kasaba meydanı. yazın en sıcak ayı; mesela ağustos, öğleden sonra üç dört gibi düşünelim. meydana çıkan dar sokaklarda hemen hemen kimseyi bulamazsınız, eğer bir sebeple sokaktaysanız sararmış yüz yüzelli yıllık binaların gölgelerine sığınır yürürsünüz gideceğiniz yere. Biraz sepya, biraz yalnız hissedebilirsiniz ve bu son derece normaldir. Ama şu aşağıdaki tabloya bakınca insan, “ben neyi kaçırdım acaba?”diyor, demiyor mu?
işte bunlar hep gölgecilik.
Şöyle izah etmiş:
Every object has two appearances: one, the current one, which we nearly always see and that is seen by people in general; the other a spectral or metaphysical appearance beheld only by some rare individuals in moments of clairvoyance and metaphysical abstraction, as in the case of certain bodies concealed by substances impenetrable by sunlight yet discernible, for instance, by X-ray or other powerful artificial means.
hadi buna ok.
peki ya disquieting of muses tablosuna ne demeli?
They stand their vigil in gowns of stone,
Faces blank as the day I was born.
Their shadows long in the setting sun
That never brightens or goes down.
And this is the kingdom you bore me to,
Mother, mother. But no frown of mine
Will betray the company I keep.
en kısa zamanda gölgeciliğe devam...