16 Ocak 2025 Perşembe

Gölgecilik #4

Serimizin bu bölümünde Fan Ho'dan bahsedelim diyorum. 
Işık ve gölgeyle oynamayı seven en en en en sevdiğim fotografçılardan kendisi. 
öyle güzel fotoğrafları var ki; insan bakmalara doyamıyor. 
google'da hepsi ziyadesiyle izlenebilir. 

ben bu gece size en ilginç işlerinden birinden bahsedeceğim, 'tam yerine denk geldi manzara koyduk!' diyerekten... (Levent Kırca rahmet istedi.) 
 
APROACHING SHADOW 1954


bu fotografa bakınca ne hissediyorsunuz? 
hissediyor musunuz?
fani olduğunuzu?

ben bu fotografı ilk gördüğümde fani olduğumu filan düşümedim itiraf ediyorum; tek hissettiğim şey bir adımla yan duvara geçebilme opsiyonu olduğuydu kadının.
Nasıl bir kedi canlıysam artık:p
oysa sanatçının vurgulamak istediği şey 'hepimizin fani olduğu ve aynı sonu beklediği’ymiş.
fotografın açıklaması öyle yani. her yerde yazıyor. 
bence bir sanat eseri bu kadar kati değerlendirilmemeli ya; neyse.

Şimdi bu fotoğrafla ilgili bir sürpriz husus, gölgenin gerçek olmadığı...
yani fotoğrafta gördüğümüz gölge, karanlık odada eklenmiş.
nasıl ince iş ama?

fotoğrafın editlenmemiş hali bu…


sanatçının gerçeğe müdahale etmesinden hoşlanmayanlar var biliyoruz photoshop kullananlara filan demediğini bırakmayanlar vs.
ama sanatçının gerçekliği yaratma gücü bu mudahale cesaretinden ve cüretinden ileri gelir. 
kimi zaman gerçeği gölgelemek gibi görünsede bu.

Şu iki alıntısı var Fan Ho'nun:
demiş ki:

 "A good photograph is one that communicates a fact, touches the heart, and leaves the viewer a changed person for having seen it."

     "A camera is just a tool; the photographer's mind and heart are what create the image."


                                    

15 Ocak 2025 Çarşamba

Gölgecilik #3

 



Off hay hak!

Temâşâ-i hayâl erbabına özge temâşâdır

Meâli ehline mâlum olur ise de sırrı muammadır

Ne anlar cahil-i nâdân olan sırrı muammadan

Bakar zâhir gözüyle sanki mîr-atı mücellâdır

Verâsın fehm-ü idrâk eyleyen yârâna aşk olsun

Değildir ehl-i irfâna hafî zâhir hüveydadır

Misâl etmiş onu Şeyh Küşterî gülzâr-ı dünyâya

Anınçün sâbıka zıll-i hâyâl ile müsemmâdır

Ul-ül ebsâr olan çeşm-i faziletle nigâh eyler

Cihâna ibret gözüyle bakmayan zahirde âmâdır.


Karagöz Hacivat perde gazeli


Yani diyor ki:

Hayal görmek, erbabı için başka türlü bi görüştür

Düşün anlamı işin ehline malum olur ama bu anlam gizli anlaşılmaz bir sırdır 

Gönül gözü kapalı olanlar sırrı muamma’dan ne anlasın?

Yüzeydekine bakanlar aynaya bakar gibi sadece dış yüzeyi görür

Görünenin gölgesinde anlam arayan sevgiliye aşk olsun

Anlam kalp gözüyle görmesini bilenler için ortadadır

Şeyh Küşterî onu dünyanın gül bahçesine benzetir

Oun için önce gelen hayalin gölgesidir.

Gözleri derin bakanlar dünyayı erdemli bir bakışla değerlendirir  

Evrene bir anlam çıkartmak için bakmayanlar aslında bildiğin kördür.






14 Ocak 2025 Salı

Gölgecilik #2


“There is much more mystery in the shadow of a man walking on a sunny day than in all the religions in the world” 

Giorgio de Chirico


Bugün chiaroscuro’dan  bahsedelim.

Işık ve karanlığın keskin ayrıksılığından doğan dramatik görsel efekt. 

Yani Caravaggio’nun tablolarındaki insanın canını acıtan dramatik gerçeklik, golgenin aydınlatıcı kudreti. 


Oysa biz gölgenin cismi aydınlatıcı değil, kafasını uzatarak cismi amplifiye edici kudretinin pesindeyiz. fiziksel varlığın uzamı olan, onu önceleyen ve ona eklenen ve sonsuza kadar izdüşen kudretinin peşindeyiz. Onun gölgesinin gölgesinin gölgesinin gölgesinin gölgesinin…

Ürpertici ve rahatsız da edici biraz.


O zaman yaşasın sürreal

Biraz Chirico inceleyelim. 


aşağıdaki tablonun ismi 'Mystery and Melancholy of a Street' 


bir italyan kasaba meydanı. yazın en sıcak ayı; mesela ağustos, öğleden sonra üç dört gibi düşünelim. meydana çıkan dar sokaklarda hemen hemen kimseyi bulamazsınız, eğer bir sebeple sokaktaysanız sararmış yüz yüzelli yıllık binaların gölgelerine sığınır yürürsünüz gideceğiniz yere. Biraz sepya, biraz yalnız hissedebilirsiniz ve bu son derece normaldir. Ama şu aşağıdaki tabloya bakınca insan, “ben neyi kaçırdım acaba?”diyor, demiyor mu?


işte bunlar hep gölgecilik. 





Şöyle izah etmiş:

Every object has two appearances: one, the current one, which we nearly always see and that is seen by people in general; the other a spectral or metaphysical appearance beheld only by some rare individuals in moments of clairvoyance and metaphysical abstraction, as in the case of certain bodies concealed by substances impenetrable by sunlight yet discernible, for instance, by X-ray or other powerful artificial means.



hadi buna ok. 

peki ya disquieting of muses tablosuna ne demeli?



alla'm ne kadar üzünçlü bi' tablo.

pure sadness!
kasaba meydanının orta yerinde, ne gidebilmiş ne kalabilmiş,  
bavullarıyla kederine gömülmüş bir kadın başında taşa dönmüş  kımıldayamadan öylece donmuş kalmış bir adam, gölgeler ve sezzizlik. 
o arkadaki figur de Ariadne terkedilmişliğin mitolojik sembolü. 

Chirico Ariadne ile saplantılı. işte plaza serisinde meydanın ortasına sereserpe koyduğu heykel hep Ariadne.  
Ovid'in Ariadne ve Tesseus mitiyle bozmuş denildiğine göre çizerken kafası sürekli o imgeler o sahnelerle meşgul.  


Bu yukarıdaki tablodan çok etkilenen biri daha var bu arada belki bağlantıyı kurmuşsunuzdur:

Sylvia Plath 

Disquieting Muses şiirinin son bölümüyle iyi geceler dileyeyim öyleyse. Şiirin en sevdiğim bölümü son bölümü değil ama olsun. 

Day now, night now, at head, side, feet,

They stand their vigil in gowns of stone,

Faces blank as the day I was born.

Their shadows long in the setting sun

That never brightens or goes down.

And this is the kingdom you bore me to,

Mother, mother. But no frown of mine

Will betray the company I keep.


en kısa zamanda gölgeciliğe devam...