NILUFER YANYA ; bu yıl dinlediğim en güzel vokal ayrıca çok onemli bir performansa da imza attı. 22 kisinin öldüğü Manchester Arena patlamasından bir gün sonra Manchester Albert Hall sahnesine çıkıp; cesurca söyledi şarkılarını teröre inat.
gökyüzünün altında gevşemiş onun bunun üzerine kafa yorup duruyor. Emeğin doğasını düşünüyor. Avareliğin doğasını ve göğün kendisini. Kocaman dalga dalga bulutlar yere o kadar yakın duruyorlar ki, insanın kement atıp birini tutası geliyor.- ister başının altına yastık yap ister midene indir. Bir tabak bol sulu fasülyeyi kocaman bir parça bulut etiyle götür, sonra da biraz kestirmek üzere uzan. Ne hayat ama! (hayalperestler- Patti Smith)
21 Aralık 2017 Perşembe
DRIFTER AWARDS 2017 YILIN SANAT OLAYI
BALANCING SCULPTURES - JERZY KEDZIORA ; Bu yılın Ödülü
Polonya’li sanatçıya gidiyor.
şehrin olmadık yerlerinde akrobasi yapan heykeller neye dikkat çekmek istiyor olabilir?
Dünyanın; toplumların geldigi şu son duruma bakarsak; insanin toplum icinde dengede kalabilmesi epey zorlaştı.
Siz de kendinizi zaman zaman altı uçurum bir ip uzerinde yürüyormuş gibi hissetmiyor musunuz?
Polonya’li sanatçıya gidiyor.
şehrin olmadık yerlerinde akrobasi yapan heykeller neye dikkat çekmek istiyor olabilir?
Dünyanın; toplumların geldigi şu son duruma bakarsak; insanin toplum icinde dengede kalabilmesi epey zorlaştı.
Siz de kendinizi zaman zaman altı uçurum bir ip uzerinde yürüyormuş gibi hissetmiyor musunuz?
DRIFTER AWARDS 2017 YILIN EN SUPER TASARIMI
Bence budur! bu yılın en saçma ve en super icadı.
havuza dusen hayvanlarin hayatini kurtaran 'kacis rampasi’
http://www.lostateminor.com/2017/07/28/some-genius-created-a-simple-escape-ramp-that-saves-animals-from-death/
Sonsuz bir kitap tünelindeymişsin hissiyatı yaratan kitapçı.
dizayn harikası: Çin’de, Zhongshuge Yangzhou kitapçısı ... yolunuz düşerse uğrarsınız belki diye...
ama diğer adayları da belirtmeden geçemeyeceğim.
havuza dusen hayvanlarin hayatini kurtaran 'kacis rampasi’
http://www.lostateminor.com/2017/07/28/some-genius-created-a-simple-escape-ramp-that-saves-animals-from-death/
Sonsuz bir kitap tünelindeymişsin hissiyatı yaratan kitapçı.
dizayn harikası: Çin’de, Zhongshuge Yangzhou kitapçısı ... yolunuz düşerse uğrarsınız belki diye...
19 Aralık 2017 Salı
DRIFTER AWARDS 2017 YILIN KESFI
işte neye niyet neye kısmet derler ya aynen öyle: Mersin’de Aziz Peter’in Tevrat'ını ararken Van Gölünde 3000 yıllık kale bulundu.
oysa yılın kazısı - yok belki de tüm zamanların kazısı ödülünü verecek olsaydım kesin Tarsus’taki kazıya verirdim. çünkü eşi benzeri yok. Bu mevzuyu unutmayalım diye link bulunsun:
18 Aralık 2017 Pazartesi
DRIFTER AWARDS 2017 YILIN EN SUPER REKLAMI
Bence bu yılın en super reklamı Bonus’un babalar günü reklamıydı. Bankacılıkla; parayla veya kredi kartıyla veya harcamayla vs ne ilgisi var diyeceksiniz: yok!
güzelliği orda zaten. Vatandaş gırtlağına kadar borca batmış ; alışveriş, kredi mredi deyip de cinleri şeytanları çıkartmamak lazım tepemize... iyi iyi bu iyi olmuş.
https://www.youtube.com/watch?v=5bxAUXmpETg
Bize edepsiz kaçar onun icin Turkiye’de gösterilmemiştir sanıyorum ama bu yılki coca cola reklamı da fena degildi.
Bir de Hollanda’da bi gözlükçü var specsavers diye ; reklamlarını çok beğeniyorum. Bu seneki reklam:
güzelliği orda zaten. Vatandaş gırtlağına kadar borca batmış ; alışveriş, kredi mredi deyip de cinleri şeytanları çıkartmamak lazım tepemize... iyi iyi bu iyi olmuş.
https://www.youtube.com/watch?v=5bxAUXmpETg
Bize edepsiz kaçar onun icin Turkiye’de gösterilmemiştir sanıyorum ama bu yılki coca cola reklamı da fena degildi.
Bir de Hollanda’da bi gözlükçü var specsavers diye ; reklamlarını çok beğeniyorum. Bu seneki reklam:
DRIFTER AWARDS 2017 YILIN VIDEOSU : Ambient Rain
Rafa Zubiria!!!
Bu insan kimdir bilemiyorum ama bu video nefis bence. Bu yıl seyrettiğim en iyi video. Ben Vimeo’da stuff picks’de rastgeldim sonra kayboldu.
kendisi fotografci olsa gerek... gizemli bir kisilik: backgroundu muğlak.
bir facebook sayfasi bir de bu link:
http://cargocollective.com/rafazubiria
2018’de başarılı calışmalarının devamını bekliyoruz.
DRIFTER AWARDS 2017 AÇILIŞ TÖRENİ
Efendim Üçüncü Geleneksel Drifter Ödülleri sahiplerini buldu...
Bu yıl kategori arttırımına gittim onun için countdown'a 21'inde değil daha erken başlıyorum.
Bir şeyi itiraf edeyim bu 2017'den hiç haz etmedim şahsen. Hiç keyfim yoktu. Okudugum, seyrettiğim, dinlediğim şeylerden de öyle aman aman bi zevk almadım biraz aldım; çok degil. Zaten tek sayıları hiç sevmem. Biraz fazla kendime döndüğüm, az sosyalleştiğim, az konuştuğum, ööyle boş boş bakındığım bir yıl oldu. Ama son bir haftadır böyle içimde bayaaağ bayaağ kuşlar kelebekler böcükler filan... Zaten çok severim ben kristmıs şeysini..kıprtısını...
Bence 2018 çok süper bi yıl olcak. En super bir yıl bile olabilir!
inanıyor musunuz?
inanın valla bak!
Öyleyse Drifter Proudly Presents:
Kategoriler;
Yılın Keşfi
Yılın En süper Karikatürü
Yılın Kitabı
Yılın Filmi (uzun metrajlı)
Yılın Kısası
Yılın Taraftar tepkisi
Yılın Fotoğrafçısı
Yılın en super Tasarımı
Yılın Konuşması
Yılın Kelimesi
Yılın sanatçı kafası
Yılın Videosu
Yılın Animasyonu
Yılın En Super Reklamı
Yılın Dumuru
Yılın Utancı
Yılın En Süper Şarkıları
Bu yıl kategori arttırımına gittim onun için countdown'a 21'inde değil daha erken başlıyorum.
Bir şeyi itiraf edeyim bu 2017'den hiç haz etmedim şahsen. Hiç keyfim yoktu. Okudugum, seyrettiğim, dinlediğim şeylerden de öyle aman aman bi zevk almadım biraz aldım; çok degil. Zaten tek sayıları hiç sevmem. Biraz fazla kendime döndüğüm, az sosyalleştiğim, az konuştuğum, ööyle boş boş bakındığım bir yıl oldu. Ama son bir haftadır böyle içimde bayaaağ bayaağ kuşlar kelebekler böcükler filan... Zaten çok severim ben kristmıs şeysini..kıprtısını...
Bence 2018 çok süper bi yıl olcak. En super bir yıl bile olabilir!
inanıyor musunuz?
inanın valla bak!
Öyleyse Drifter Proudly Presents:
Kategoriler;
Yılın Keşfi
Yılın En süper Karikatürü
Yılın Kitabı
Yılın Filmi (uzun metrajlı)
Yılın Kısası
Yılın Taraftar tepkisi
Yılın Fotoğrafçısı
Yılın en super Tasarımı
Yılın Konuşması
Yılın Kelimesi
Yılın sanatçı kafası
Yılın Videosu
Yılın Animasyonu
Yılın En Super Reklamı
Yılın Dumuru
Yılın Utancı
Yılın En Süper Şarkıları
10 Aralık 2017 Pazar
27 Kasım 2017 Pazartesi
airports
STUCK from Joe Ayala on Vimeo.
An airport isn’t even a real place. It’s a pit stop, an in between area , a “nowhere”, a technicality - grudging intrusion into seamless dream of transcontinental jet flight. Airports are where you go after you’ve died and before you get shipped off to wherever you’re going next. they’re the present tense crystallized into aluminum , concrete, and bad lighting.
Player One - Douglas Coupland
20 Kasım 2017 Pazartesi
drifter'ın düşünce balonu
insan dediğin şimdiki zamana hapsolmuş çaresiz yaratık sonuçta. Lanetimiz de hafızamız. Hani diyorlar ya 'şu anı yaşa' sanki başka türlüsü mümkünmüş gibi. oysa insan ya geçmişte ya da gelecekte yaşamak istiyor aslında. hayatım dediği: olsaydı olmasaydı ekseninde yorumladığı ve gerçek mi bellek mi dedirten bir geçmiş. Nefes alma motivasyonu ise bir kaç saat ya da bir kaç yıl sonra yapmayı planladıkları. Oysa lanet şu andan başka bir şey yok. Olmak istediğim yer hep orası! Buradayım ne yazık ki!
11 Ekim 2017 Çarşamba
vay canına hakkaten ne desem bilemedim!
vay arkadas demek artık herbişey yapıldı : yapacak o kaddar hiçbişey kalmadı ki bununla uğraşıyorlar...
9 Ekim 2017 Pazartesi
6 Ekim 2017 Cuma
drifter’s pick!! japonlar yapıyor: 'dedektif kıç'
Japonya’ya giden bi eşimiz dostumuz yok ki sipariş edelim.
bu resimde gorduğunuz 'dedektif kıç' serisi japonya’da en çok satan cocuk kitaplarının başında geliyor bir suredir. Yazar Yōko Tanaka ve illustrator Masahide Fukasawa’dan olusan ikili kendilerine ‘Tororu’ diyorlar. Mevzu basit: kocaman bir popodan mütevellit olan ana karakter dedektif her seride işlenen farklı suçları kendi super gücüyle(!!!) çözmeye çalışıyor.
Japonya’da pek meşhur olan bu karakter yani “buttocks detective” simdi de anime dizi yapılıyormuş. Trailere bak!
3 Ekim 2017 Salı
8 Eylül 2017 Cuma
Budapeşte'de pal sokağını bulamamak!!!
"...
Arsa...Ey dağlarda ovalarda yaşayan, bir adımda ucu bucağı görünmez tarlalara ulaşabilen güçlü, kuvvetli, sağlıklı çocuklar! siz ki, güzelim mavi göğün altında yaşamaya, sonsuz uzaklıklara alışkınsınız. siz ki, koca apartman blokları arasında sıkışık yaşamak zorunda değilsiniz. Büyük kent çocuğu için boş bir arsa ne demektir bilebilir misiniz? o çocuklar için arsa, ova demek, kır demek, bozkır demektir. çürük tahta perdelerle , göklere yükselen apartmanlarla sınırlanmış küçücük bir toprak parçası, o çocuklar için sonsuzluk ve özgürlük demektir. Pal sokağındaki o arsada bugün dört katlı bir apartman yükselmektedir. O arsa vaktiyle bir sürü çocuk için mutluluk demekti. Bu gerçeği arsanın üzerine dikilmiş apartmandaki kiracıların bir teki bile bilmiyordur."
Pal Sokağı Çocukları / Ferenc Molnar
Budapeşte insanda tuhaf tuhaf hisler uyandıran bir şehir... Bi kere insanı hayran bırakan yapılar var. Tuna'dan katla zarfın içine koy gönder. Ama bi yandan da bi keşmekeşlik; bi çatı katı kokusu. Bi seksenlerin istanbulu hissi.
Her ne kadar kapitalizmin pençesine düştüğü ayan beyan görünse de hep bi kalmışlık var şehirde; Habsburg'dan kalmışlık, Osmanlıdan kalmışlık, komünizmden kalmışlık...
Çok yağmur yağdı o gün çok. Hani şu istanbul'daki yağmurdan... Ama yağmurda da bi başka hisli Budapeşte.
Sıla yolunda Budapeşte'de durmanın bir avantajı bir dezavantajı var. Dezavantaj görülecek çok şey var; küçük bir şehir değil; oysa kısıtlı zamanınız olduğu için aklınız Budapeşte'de kalıyor.
avantaj ise merkezde çok fazla termal ve spa otel var; fiyatlar akıl mantık çerçevesinde; hiç bir yerini gezememiş olsanız bile bi termal; bi masajla yeniden doğmuş gibi, 'gene gelecek ben' deyip, yola devam edebiliyorsunuz..
ama dikkat! spa mpa derken mayışıp otelde kalırsanız geceyi kaçırırsınız; çok üzülürsünüz. Aslanlı köprü ve sarayların gece ışıklandırması gerçekten büyüleyici...
Arsa...Ey dağlarda ovalarda yaşayan, bir adımda ucu bucağı görünmez tarlalara ulaşabilen güçlü, kuvvetli, sağlıklı çocuklar! siz ki, güzelim mavi göğün altında yaşamaya, sonsuz uzaklıklara alışkınsınız. siz ki, koca apartman blokları arasında sıkışık yaşamak zorunda değilsiniz. Büyük kent çocuğu için boş bir arsa ne demektir bilebilir misiniz? o çocuklar için arsa, ova demek, kır demek, bozkır demektir. çürük tahta perdelerle , göklere yükselen apartmanlarla sınırlanmış küçücük bir toprak parçası, o çocuklar için sonsuzluk ve özgürlük demektir. Pal sokağındaki o arsada bugün dört katlı bir apartman yükselmektedir. O arsa vaktiyle bir sürü çocuk için mutluluk demekti. Bu gerçeği arsanın üzerine dikilmiş apartmandaki kiracıların bir teki bile bilmiyordur."
Pal Sokağı Çocukları / Ferenc Molnar
Her ne kadar kapitalizmin pençesine düştüğü ayan beyan görünse de hep bi kalmışlık var şehirde; Habsburg'dan kalmışlık, Osmanlıdan kalmışlık, komünizmden kalmışlık...
Çok yağmur yağdı o gün çok. Hani şu istanbul'daki yağmurdan... Ama yağmurda da bi başka hisli Budapeşte.
Aradım ama Pal sokağını bulamadım. O da başka sefere kalsın.
Hiç bina üstüne aslımış dev ağrı kesici reklamı görmüşmüydünüz?
Bence günümüzün gerçeği işte tam da bu fotoğraf.
çare: cataflam!
Sıla yolunda Budapeşte'de durmanın bir avantajı bir dezavantajı var. Dezavantaj görülecek çok şey var; küçük bir şehir değil; oysa kısıtlı zamanınız olduğu için aklınız Budapeşte'de kalıyor.
avantaj ise merkezde çok fazla termal ve spa otel var; fiyatlar akıl mantık çerçevesinde; hiç bir yerini gezememiş olsanız bile bi termal; bi masajla yeniden doğmuş gibi, 'gene gelecek ben' deyip, yola devam edebiliyorsunuz..
ama dikkat! spa mpa derken mayışıp otelde kalırsanız geceyi kaçırırsınız; çok üzülürsünüz. Aslanlı köprü ve sarayların gece ışıklandırması gerçekten büyüleyici...
Etiketler:
budapeşte,
ferenc molnar,
pal sokağı çocukları
2 Eylül 2017 Cumartesi
sıla yolunda 3. gün Viyana
Orman; kır, dağ, bayır derken hala memlekete pek yaklaşamamış olmanın da verdiği vicdan azabıyla viyana'da durmamak bir seçenek olabilir. Altmühtal -Viyana arası 502 km. Altmühtal-Budapeşte arası 752 km.
Ama Viyana'da bi durmak, Türklüğün şanındandır onu da belirteyim.
Arabada yol playlistinden şişince, yol podcasti açılır.
en sevdiğim 'Melvyn Bragg In Our Time'
Sırdaki podcast ; The Siege of Vienna
ahahahaha!
ahahahaha!
Öncelikle söylemeliyim ki;
Hollanda'dan yola çıkıp üç günde Avusturya'ya giremeyen Türk evladı açtır! Kesin bilgi!
Şinitzel hususunda ara not;
viyana usulu şinitzel hayalleriyle tripadvisor'ı açarsanız karşınıza adı batasıca Figlmueller Restaurant çıkar.
Çok da şeytmeyin.
ben o yorumları yazanların hepsinin de gerçekten restorana girebildiğini sanmıyorum.
en nefret ettiğim şey insanların tabldot kuyruğu bekler gibi girmek için kapısında kuyruk olduğu restoranlardır.
Zaten öyle atla deve bi yemek de değil; altı üstü una bulanarak kızartılan et yani...arasına eritme peynir koyunca da cordon bleu oluyor. yani illa şnitzel yiyecekseniz herhangi bir lokal restoran da yapar bişey koyar önünüze. Dikkat! Bazı restoranlar domuz etinden veya tavuk etinden yapıyorlar çok lezzetli olmuyor. geleneksel olanı 'veal escalope'dur. Menüde yazması gerekir ama gelince garsonla teyit etmekte fayda var.
amaan ne fena!! gurme yazısı gibi oldu!
neyse başka şeylerden bahsedeceğim;
sıla yolunda en mühim şey konaklama!
günde en az 700 km yapılacağı için gece iyi uyku; sağlam dinlenmek şart aksi halde Türkiye'ye zor varılıyor hatta insanın yarı yoldan dönesi geliyor. Tecrübeyle sabit. Her atraksiyona atlamamak lazım. Bundan mütevellit merkezin dışında seçilen oteller hem fiyat performansta daha avantajlı oluyor hem de daha sakin oluyor. üstelik Viyana'ya bile tepeden bakabiliyor insan.
misal;
bi' de böyle otelin hemen önünde halka açık kırlık alan olunca insanın yayılmacı ruhu içinden taşıyor; şehir merkezine filan inesi gelmiyor. (Zaten çok da bayıldığım bi şehir merkezi değil yani)
ayrıca şu dolunay manzarası bırakılıp gidilir mi?
size viyanayla ilgili çok acayip şeyler anlatıcam şimdi;
'wiener reisenrad' denilen tarihi bir dönmedolap var Viyana'da. 1897 yılında Imparator 1. Franz Joseph'in jubilesi hasebiyle yapılmış. Ilk yapıldığında epey bi ilgi odağı olmuş; sonra öyle kendi kendine dönmeye başlamış. Taa ki; Marie Kindl adında bir kadın kabinlerden birinin dışına kendini asana kadar... uuuuu ürpertici... Fakirliğine dikkat çekmek için yaptığı söyleniyormuş halk arasında.
Şu kar küreleri var ya; onu icad eden avusturyalı Erwin Perzy aslında ameliyat aletleri tasarlayan bir mucitmiş ve ameliyathanede kullanılmak üzere biraz daha fazla aydınlatan ampul yapmaya çalışıyormuş. Fikri de kunduracılardan afırtmış çünkü ayakkabıcılar mumun daha geniş bir alanı aydınlatması için etrafına su dolu cam bir fanus koyarlarmış. Eski çağlardan beri uygulanan bir yöntemmiş bu... Bizim Erwin Perzy daha parlak ışık yayan ampulu kotaramamış ama kürenin içine kar yağdırmayı başarmış. Patentini alıp sülalesine yetecek kadar paranın da gözüne vurmuş. Bi daa da ameliyathanenin önünden geçmemiş falan...
bir diğer viyana icadı da hani şu Seinfeld'in meşhur ettiği pez var ya... o işte! ne saçma değil mi?
en az kendisi kadar hahaha!
şu hani "wienerwald" tavukçusu var ya. O aslında 2000 tür bitki ve 150 kuş çeşidini barındıran Viyana Ormanları yani Wienna Woods'un almancası.
Peki Mozart'ın hayatını anlatan oscarlı 1984 yapımı Amadeus niye Viyana yerine Çek Cumhuriyetinde çekilmiş biliyor musunuz?
Miloş Forman Viyana caddeleri için " bune bea ;her yer butik, asfalt, çelik, plastik, camdan geçilmiyor; ayrıca çok pahalı..." demiş. Bunu ingilizce demiş ama ben de aynı Fenerli Samet kadar çevirdim yani...
Mozart demişken müzikten bahsetmeden olmaz. Viyana Filarmoni temmuz- ağustos kapalı ama şehirde konserler balolar olmuyor değil yazın... bakmak lazım.
Viyana'da daha makul bir zamanda , daha programlı ve uzun kalırsam izlemek istediğim bir şey var;
Vienna Boy's Choir. Koronun kökleri 1500'lere dayanıyor. Mozart'ın koroyla çalıştığı; Schubert'in de bizzat üyesi olduğu biliniyor.
Bugün Viyana Boys Choir çatısında 4 koro varmış. 10-14 yaş aralığında 100 çocuk. Bugün yabancı ülkelerden de koroya alıyorlar ama eskiden sadece Viyana'dan seçiliyormuş. yılda 300 performansa çıkıyorlar birine dek gelmek lazım.
Viyana'da doğmuş büyümüş yazarlardan en sevdiğim Stefan Zweig:
" İnsan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler ve hiçbir şey olmaz. Bekleyip durur insan. Hiçbir şey olmaz. İnsan bekler, bekler, bekler, şakakları zonklayana dek düşünür, düşünür, düşünür,. Hiçbir şey olmaz. İnsan yalnız kalır. Yalnız... Yalnız... "
Sıla yolunda 4. gün Budapeşte!!!
Etiketler:
Erwin Perzy,
Fenerli Samet,
melvyn Bragg,
milos forman,
Motzart,
seinfeld,
stefan zweig,
viyana
29 Ağustos 2017 Salı
ÜÇ ORMAN
Not: sıla yolu dediysek; bu işin normali Hollanda'dan max 3; Almanya'dan 2 günde Türkiye sınırına ulaşmaktır. Benim yazacağım güzergah hakkaten işin bokunu çıkartmaktır. Hayır yola çıkacak bir gurbetçi okur da, denemeye kalkar; sonra küftermesin diye baştan uyarıyorum! o arkadaşlar için şu site var; gerçek sıla yolu: https://silayolu.com/
anlaştıysak başlıyorum!
Amsterdam'dan yola çıktıktan 260 km sonra ilk mola... (8'de çıkarsan 11 civarı oradasın!)
ilk orman Königsforst ; Köln yakınlarında 2500 hektarlık bir orman!
2000'lerin başlarında ambient tekno bir albüm çıkmıştı. Gas Project - Königsforst ; o zamanlar dj berk doan diye bi arkadaş vardı; uniqe'de çalardı ara sıra. (vardı öyle bi güzide mekan pera!da) bu plağı onda görmüşlüğüm var... dinliyoduk o dönemler böyle şeyleri naapcan işte; alla' şaşırtmasın...
neyse diyeceğim o ki; albüme ismini veren orman bu orman; Gas project denilen arkadaşlar bu ormanda LSD'leri çakıp çakıp; o şekil takılıyorlarmış(tı) demek ki...
oysa ben
şezlongumu açıp deriiin nefesler alıyorum!
ağaçların nereye uzandığını görmek için başımı kaldırıyorum göğe doğru; başım dönüyor.
kafalar değil ağaçlar yüksek!
Hollanda ve Almanya'da park/ orman gezmeye kalkışacaksanız;
essentials(!): çakmak kablolu araba buzluğu/soğutucusu
çakmak kablolu ketıl + türk kahvesi
- neden?
- tesis yok! (ticari zekaları bizimki kadar gelişmemişse demek ki!!!) ondan mütevellit taşıycan yanında suyunu, kahveni, meşrubatını...
bu noktada hemen uyarasım geldi; çeşit çeşit araba buzluğu var piyasada. 25-30 litrelikleri filan var amman kanmayın; büyüğüne kaçmayın; bende 6 litreliği var; o bile zor soğutuyor. 12v çakmak girişiyle buzdolabı mı çalışır değil mi?
bölgede şirin şirin butik oteller var, bir iki camping var; 2 de gurme restoran var.
kalınır aslında bi gece ama yolcu yolunda gerek!
2. durak Kara Orman /Schwarzwald
381 km güney batıya...
- neden?
-e namı büyük kara ormanı görmeyelim mi? hepi topu 3.5 saat uzatçaz yolu.
bu arada Almanya'da gerçekten hız tahdidi mevhumu; complicated!
kamyona tıra 150; arabaya 200 gibi...
bas basabildiğince...
- ne bascam yaa sağ şerit çok güzel!!
Kara Orman diyorduk değil mi?
Fıransa sınırına doğru wikipedi yaklaşık 12000 km2 olduğunu söylüyor...Bi-raz orman yani...
Orman -Dağ karışımı dillere destan bölge...
Ren Nehri ve Tuna Nehrinin kaynağı burada; nesli tükenmekte olan Türklüğün simgesi bozkurtlar burada!!! (bunlar hep wikipedi)
Bu avrupalılar böyle arkadaş... ağaç kesme kültürleri gelişmemiş. Her yer orman!
oysa biz öyle miyiz?
şarkısı bile var;
Sen ne güzel bulursun kessen anadoluyu
dertlerden kurtulursun kessen anadoluyu...
di mi?
neyyse; kara ormanda hava kararınca konaklama seçeneklerini düşünmek lazım bölgede ikibin küsur tesis var ama favorim bu site http://www.schwarzwaldplus.de
ertesi gün için önerim ; Feldberg zirvesi yaklaşık 1500 m.
Felberg'de çeşitli yürüyüş parkurları var; Alpine path dedikleri parkur mesela üç buçuk kilometre.
biraz kayaları aşmacalı filan ama orman ne güzel ne güzel!
3. Orman Altmühtal
230 km doğuya
(Biraz zig zag oldu ama rüzgar karşıdan esince napıcan?)
artık güzergahı Tuna Nehri çiziyor. Tuna nereye drifter oraya...
yaklaşık 3000 kmlik doğal park alanı Bavaria Eyaletinin Altmühtal ormanı. Hava hala 18 derece; oksijen çarpması diye bişey var!
orman Ingolstadt şehrinin hemen kuzeyinde kalıyor.
meşhuur Ingolstadt buraymış demek!!!
ingolstadt diyince bi an çıkaraamışsınızdır belki amma bu minnacık Bavaria şehrinin boyundan büyük işler döndürmüşlüğü var!
illuminati burada kurulmuş biir;(18. yy)
Mary Shelly'nin Frankenstein romanının geçtiği mekan burasıdır ikiii...
zaten bu ikisi yeter bence!
Biz ormanda kalalım!
Herman Hesse okuyalım biraz mesela; Bäume. Betrachtungen und Gedichte' sinden...
şöyle diyor...
"...Tepelerinde dünyanın uğultusunu duyarlar, kökleri ise sonsuzluktadır; ama onların içinde kendilerini yitirmezler, tam tersine, yaşamlarının tüm gücüyle yalnızca, bir tek şey için çaba gösterirler: Kendi içlerinde var olan yasaları gerçekleştirmek, kendilerini yansıtmak. Güzel ye güçlü bir ağaçtan daha kutsal, daha yetkin bir şey olamaz.
Bir ağaç kesildigi zaman, ölümüne yol açan çıplak yarasını güneşe tuttuğunda, gövdesi ve mezar taşının aydınlık halkalarında onun tüm öyküsünü okumak mümkündür: yaş halkalarında ve budaklarında, tüm savaşımı, tüm acıları, tüm hastalıkları, tüm mutluluk ve gelişimi harfi harfine yazılıdır verimsiz yıllar, bereketli yıllar, atlatılan saldırılar, uzun süren fırtınalar, hepsi! Ve her köylü çocuğu, en sert ve en soylu odunun, en dar halkalısı olduğunu, dağların yüksek yerlerinde, süregelen tehlikeler içinde en kuvvetli, en güzel, en sağlam ve en yetkin ağaçların yetiştiğini bilir.
Ağaçlar kutsal varlıklardır. Onlarla konuşmasını, onları işitmesini bilen, gerçeği de yakalar. Onlar öğretiler ya da hazır reçeteler öğütlemezler, onlar bireyi dikkate almadan, yaşamın en eski yasasını vaaz ederler. Bir ağaç şöyle diyor: İçimde bir öz, bir kıvılcım, bir düşünce saklı, ben ölümsüz yaşamın yaşamıyım. Ölümsüz doğa ananın, benimle gerçekleştirmeyi göze aldığı deneyim ve oğul verme çabasının eşi benzeri yoktur. Benim kalıbım ve derimin damarlarının da eşi benzeri yok, doruğumdaki en küçük yaprak oyunu ve kabuğumdaki en küçük yara bile benzersiz. Görevim, böylesine belirgin olan bu benzersizlikte sonsuzu yaratmak ve göstermektir.
Bir ağaç şöyle diyor: Gücüm güvenden gelir. Babalarımı bilmiyorum, her yıl benden doğan binlerce çocuğumu da tanımıyorum. Tohumlarımın gizini sonsuza dek taşıyacağım, tek düşüncem bu. Tanrı'nın içimde olduğuna güveniyorum. Görevimin kutsallığına güveniyorum. Bu güvenle yaşıyorum.
Üzgün olduğumuzda ve yaşama katlanamadığımız zamanlarda bir ağaç bize şunu diyebilir: Sessiz ol! Sakin ol! Bana bak! Yaşam kolay değil, yaşam zor da değil! Bunlar çocukça düşünceler. Tanrı'yı konuştur içinde, o zaman onlar susarlar. Yolun, seni annen ve yurdundan ayırdığında korku duyarsın. Ama her adımın ve her günün seni yeniden annene götürüyor. Yurdun orası ya da burası değil. Yurt senin içinde ya da hiç bir yerde.
Akşamları rüzgârda hışırdayan ağaçları duyduğumda, yüreğim yolculuk tutkusuyla dolar yeniden. Uzun süre sessizce dinlendiğimde, yolculuk tutkusunun özü ve anlamı ışığa çıkar. Bu, sanıldığı gibi acılardan kaçış isteği demek değildir. Bu, yurda, Doğa ananın belleğine, yaşamın yeni meselelerine olan özlemdir. Bu, eve götürür insanı. Her yol eve çıkar, her adım yeni bir doğuştur, her adım ölümdür, her mezar doğa anadır.
Biz çocuksu düşüncelerimizden korktuğumuzda, hışırdar ağaç orada akşamları. Nasıl bizden uzun yaşıyorlarsa, öylesine uzun düşünceleri vardır ağaçların; uzun soluklu ve sakin. Onların dediğini gerçekten anlamadığımız sürece, bizden daha akıllı görünürler. Fakat eğer agaçları duymayı öğrenirsek, işte o zaman özellikle düşüncelerimizin kısırlığı, aceleciligi ve çocukça telâşının, eşsiz bir neşe kaynağı olduğunu görürüz. Ağaçların dediğini gerçekten duyabilen kişi, artık ağaç gibi olmak istemez. O kişi artık oldugundan başka bir şey olmayı da istemez. İşte bu özüne, vatanına dönüştür. İşte bu mutluluktur..."
Herman Hesse Bäume. Betrachtungen und Gedichte
Herman Hesse Bäume. Betrachtungen und Gedichte
28 Ağustos 2017 Pazartesi
drifter usulü 'sıla yolu' macerası
yemek tarifi gibi oldu biraz...
idare ediniz...
Evladı Fatihan yolunda 25 günde tam 6000 km yapan gurbetçi drifter 'sıla yolu' konseptine getirdiği gereksiz perspektif ve gerçekten süper saçma bir güzergahla karşınızda.
amma çok acayip yerlerden; tuhaf tuhaf şeylerden bahsedeceğim;
ben fotoları yüklerken size girizgah niyetine şarkı;
periode bleue/ Jane Birkin
idare ediniz...
Evladı Fatihan yolunda 25 günde tam 6000 km yapan gurbetçi drifter 'sıla yolu' konseptine getirdiği gereksiz perspektif ve gerçekten süper saçma bir güzergahla karşınızda.
amma çok acayip yerlerden; tuhaf tuhaf şeylerden bahsedeceğim;
ben fotoları yüklerken size girizgah niyetine şarkı;
periode bleue/ Jane Birkin
2 Ağustos 2017 Çarşamba
28 Temmuz 2017 Cuma
27 Temmuz 2017 Perşembe
26 Mayıs 2017 Cuma
bu gecenin muhteşem parçası ve bir yaz gecesi rüyası
Over hill, over dale,
Thorough bush, thorough brier,
Over park, over pale,
Thorough flood, thorough fire,
I do wander everywhere,
Swifter than the moon's sphere
(Bir yaz gecesi rüyası - II. perde; sahne I )
14 Mayıs 2017 Pazar
drifter’in düşünce balonu
maasallah maasallah snijder de gol başına 1 milyon öyro alıyor herhalde!!!
27 Nisan 2017 Perşembe
bugunun sarkisi
The Path dizisinin ikinci sezonunu seyrediyordum birden bu adam cikti karsima!
bu parçanın her yorumunu dinlemek istiyorum.
sonra fark ettim ki o adamdı andrew bird: en sevdigim kadin vokallerden biri olan Fiona apple’la gelmis gecmis en guzel düet vidyosunu çekmişlerdi.
Etiketler:
andrew bird,
drifter'ın ölüp bittiği şarkılar
22 Nisan 2017 Cumartesi
15 Nisan 2017 Cumartesi
14 Nisan 2017 Cuma
drifter'ın düşünce balonu
ayyy fena!
valla nazarım değdi ; demek değiyormuş benim nazarım...
şu son yediğimiz gol oncesi "vay be Fabri iyi iş çıkarıyor içinden bir Muslera çıktı”diyordum ki: adam bi saçmaladı, bi tuhaf bişey oldu; kaleci olduğunu unuttu; hatta nerde olduğunu filan unuttu...
nooldu öyle? hiç anlamadım.
ne diyim?
tüh!
13 Nisan 2017 Perşembe
gördüğüm en güzel suluboya resimler bunlar olabilir!
“My subject are often children and animal because they are honest, sincere, unprejudiced and unpretentious,”
demiş bir röportajında.
web sitesinde gerisi mevcut her biri birbirinden şükela...
9 Nisan 2017 Pazar
çok güzel pazar şarkısı Limp Twins - Sunday Driver
rüyamda bi uyanıyorum: 16 nisanmış radyoda bu şarki çalıyormuş!
aman bi huzurlu sabah! sorma...
hayırlısı!
6 Nisan 2017 Perşembe
4 Nisan 2017 Salı
Black Mirror!!! dedirtti bu haber...
http://www.sozcu.com.tr/2017/dunya/yolsuzluk-yapacagim-dedi-secimde-yuzde-10-oy-aldi-1772929/
Black Mirror’un 2 sezon 3. bolum waldo moment tam da bu durumdan bahsediyor!
link burda!
http://dizimag2.co/black-mirror/2-sezon-3-bolum-izle-dizi.html
1 Nisan 2017 Cumartesi
26 Mart 2017 Pazar
21 Mart 2017 Salı
20 Mart 2017 Pazartesi
19 Mart 2017 Pazar
18 Mart 2017 Cumartesi
17 Mart 2017 Cuma
16 Mart 2017 Perşembe
Paterson diyorum!
sadece ama sadece oyuncuları için seyrettiğim seyrederken oyuncularının gözünün içine baktığım filmler var. PATERSON onlardan biri... ne anlattığının hiç bir önemi yok. Bu kadro 10 tane daha film çekse; (ama Paterson filminde oynayan tüm oyuncular kopek de dahil diyorum) sıkılmam seyrederim.
Dikkat ettiyseniz Jim Jarmusch'dan hiç bahsetmedim! :)
11 Mart 2017 Cumartesi
Günün kısası ; BAT EYES!
William Buttler Yeats'in aşkından öldüğü Irlandali artist Maud Gonne'a yazdigi bilinen 'when you are old' şiiri etrafinda dönen bir kısa film.
Kadın haklari savunucusu Cumhuriyetci Maud Gonne'a dört kere filan evlenme teklif etmis Yeats hayati boyunca... Kısmet değilmiş demekki!
Şiirin tam metni şöyle;
When you are old and grey and full of sleep,
And nodding by the fire, take down this book,
And slowly read, and dream of the soft look
Your eyes had once, and of their shadows deep;
How many loved your moments of glad grace,
And loved your beauty with love false or true,
But one man loved the pilgrim soul in you,
And loved the sorrows of your changing face;
And bending down beside the glowing bars,
Murmur, a little sadly, how Love fled
And paced upon the mountains overhead
And hid his face amid a crowd of stars.
bu da Maud Gonne'nın ölümünden 5 yil önce çekilmiş bir fotografi yaşlı, gri ve uykulu;
ateşin başında elinde Yeats'in kitabi...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)