gökyüzünün altında gevşemiş onun bunun üzerine kafa yorup duruyor. Emeğin doğasını düşünüyor. Avareliğin doğasını ve göğün kendisini. Kocaman dalga dalga bulutlar yere o kadar yakın duruyorlar ki, insanın kement atıp birini tutası geliyor.- ister başının altına yastık yap ister midene indir. Bir tabak bol sulu fasülyeyi kocaman bir parça bulut etiyle götür, sonra da biraz kestirmek üzere uzan. Ne hayat ama! (hayalperestler- Patti Smith)
Hasta olduğunu bile bilmiyordum, çok ilgilendiğim bir şair değildi. Ama şairdi.
Kendisi.
Yas tutmayın, sevinin, dansa gidin, parti verin demiş; öldüğü için değil, 55 sene yaşadığı için.
Hafta sonu gelsin bi iki kadeh bişey içer yerine getiririz dileğini, yine de üzülüyorum işte. Çok erken gitti.
Yakında tatile çıkacak olan drifter'ın keyfi pek yerinde arka arkaya beş benzemez şarkılar çalarak gün sayıyor yağmura orta parmak gösteriyor; gökyüzünün ziline basıp kaçıyor hehe!
Güneş yükselmişti, gökyüzü temizdi. Kayaların arasına daldım, küçük bir martı gibi bir oyuğun içine sokuldum, mutlulukla açık denize baktım. Vücudumu güçlü , taze ve uysa hissettim, aklım dalgaları izleyerek bir yerde kendisi de dalga oluyor, hiç karşı koymaksızın denizin oynak temposuna uyuyordu.
Sonra kalbim yavaş yavaş hırçınlaşmaya başladı, karanlık sesler yükseliyordu içimde. Kimin seslendiğini biliyordum.Bir an yalnız kalsam, içimde adlandırılmaz isteklerle, şiddetle, dengesiz umutlarla korkmuş bir halde kükrer; kükrer ve benden kurtuluş beklerdi...
Onu duymamak için, çabucak yol arkadaşım Dante'yi açtım; yalnız keder ve kuvvetten oluşmuş içimdeki şeytanı kovmak istiyordum. Sayfaları çeviriyor, rastgele bir mısra, bir dörtlük okuyor, bütün ilahiyi hatırlıyordum; Cehennemlikler ateşten sayfaların arasından bağırarak çıkıyorlardı; ötede büyük yaralı ruhlar çok yüksek bir dağa tırmanmak için çırpınıyorlardı; daha yukarıdakiler, mutlak mutluluk içindeki zümrüt çayırlarda gezinmekteydiler. Kader'in üç katlı korkunç yapısını bir inip bir çıkıyordum; sanki bu yapı benim evimmiş gibi, Cehennem , Araf ve Cennet'i kolaylıkla dolaşıyordum. Doğa-üstü mısralar üzerinde gezinerek acı duymakta, durup sevinmekteydim.
Dante'yi kapadım, uzak ufkabaktım. Bir küçük martı, karnını dalgaya dayadı, vücudunu büyük ve serin hazzın içine salıverdi. Güneşte yanmış, çıplak ayaklı bir oğlan deniz kıyısında belirdi; sevdalı madinadalar söylüyordu; bana öyle geldi ki; oğlan bunların acısını anlıyordu, çünkü sesi, kısık horozlarınkine benzemeye başlamıştı bile...
Yıllar yüzyıllar boyunca, Dantenin de yurdunda şarkılarokunmuştu. Ve nasıl sevda şarkısı erkek çocuklarını aşka hazırlıyorsa, ateşli Floransa şarkıları da İtalyan gençlerini ulusal savaşa ve özgürlüğe hazırlıyordu. Hepsi yavaş şairin ruhunu alarak tutsaklığı özgürlüğe çeviriyorlardı.
Arkamda bir gülme duydum. Birdenbire Dante'nin doruklarından aşağı yuvarlandım. Dönünce arkamda bütün yüzüyle gülen Zorba'yı gördüm.
Aleksi Zorba- Nikos Kazancakis
Madinada : Aslının eski Venedik dilinde Matinada denilen yas şarkıları olduğu ileri sürülen bir çeşit halk şiiri. Girite özgü, genelde Lavta ile çalınan müzik üstüne okumalar gibi... Rap'in babası da denilebilir.
Yine saçma sapan bir lig sezonu oldu. Allah biliyor, Başakşehire kendi sahamızda kupa kaldırtcaklar diye aklım çıktı. Öldüm öldüm hala kendime gelemedim tam,dirildim diyemiyorum.
Ama ne maçtı? Kaç gol attık sayamadım. Artık bu maçı da hakemle aldınız demezler herhalde. Yine de işte söylüyorum bu takımdan hiç haz etmedim bu sezon. Gönlümdeki cimbom bu değil kesin.
Hoca kaç maç tribünde kalcak bu sefer acep? Bu arada hep beraber çıkmayı nasıl başarıyorlar onu hiç çözemiyorum. Hocayı görünce Hasan Allahın emri diyorum da Necatisine kadar tüm kadro pes... Çok komikler yani. Bu kaçıncı be kardeşim bi tecrübe kazanır insan o an gelince biri yerine oturur değil mi ama yok! Cümbürcemaat girecez olaya illa. Neyse öyle veya böyle şampiyonluk pek yakışır cimboma hayırlı olsun diyelim. Bu lige çok bileyiz.