17 Haziran 2012 Pazar

PHOTOGRAPHIC WORKS OF THE DRIFTER 2012/ JUNE

THE BEAUTY OF URBAN DECAY/ GRAFFITTI- NAPOLI

sonunda çook uzun zamandır istediğim Campania bölgesi seyahatime Napoli ile start vermiş bulunuyorum. millet amalfi ve capri sahillerinde güneşin altında malak gibi yatıp, çok da daralınca cup cup denize girerken ben güney italyanın krizden en fazla nasibini almış belki de en köhne ama en hisli şehirlerinden biri olan Napoli'de daracık sokakları arşınlayıp şu naçizane THE BEAUTY OF URBAN DECAY serimin Napoli ayağını hazırlamaya uğraşırken tripten tribe giriyorum neden? çünkü kime napoli desem, "amman dikkat!!!" diyor, çok hırsız uğursuz varmış, nasıl olmasın...fotoğraf makinem çalınmasın diye üç buçuk atıyorum, daha kıymetli bişeyim yok üstümde allahtan. Ama o kadar da korkulacak birşey yok gibi, ilk günü tek parça halde atlattım.
öğrenci ve emeklilere terk edilmiş bu şehire bayıldım.
resimlere tıklayınca daha detaylı görünüyor...

















en çok da buna bayıldım...










                                                           








                                                                     bir de bu ikisi nefis işçilik...







                                                             

13 Haziran 2012 Çarşamba

10 Haziran 2012 Pazar

6 Haziran 2012 Çarşamba


Aydın Çubukçu, 68’lilerden hemen hepsini tanır. Bazı adları soruyordum ona. Biri için şunları söylemişti: “O işkencede direnişi sanat haline getirmiş adamdı.”
Ne zamandır , insanın kişiliğiyle değişik felsefi, politik, estetik tercihleri arasındaki ilişkiye kafa yoruyordum. İşkencede direnişi sanat haline getirmiş adamın  kişiliği yeni çağrışımlar uyandırdı. Ayrıca karşı koymanın estetik yönü ne mene bir şey olabilirdi? Estetik denen kavram nasıl bir kavramdı ki, kişiden kişiye o denli değişebiliyordu? Kişiliğin buradaki rolü neydi? Düşündüm , bilgilerimle deneyimlerimle karşılaştırdım. Kişilikle estetiğin birbirini çok yakından etkilediğini hatta kişiliğin insanın sanatla ilgili yargılarını belirlediği sonucuna vardım.
-Yanılmanın Gerçekliği, Kaan Arslanoğlu-