gökyüzünün altında gevşemiş onun bunun üzerine kafa yorup duruyor. Emeğin doğasını düşünüyor. Avareliğin doğasını ve göğün kendisini. Kocaman dalga dalga bulutlar yere o kadar yakın duruyorlar ki, insanın kement atıp birini tutası geliyor.- ister başının altına yastık yap ister midene indir. Bir tabak bol sulu fasülyeyi kocaman bir parça bulut etiyle götür, sonra da biraz kestirmek üzere uzan. Ne hayat ama! (hayalperestler- Patti Smith)
sadece ama sadece oyuncuları için seyrettiğim seyrederken oyuncularının gözünün içine baktığım filmler var. PATERSON onlardan biri... ne anlattığının hiç bir önemi yok. Bu kadro 10 tane daha film çekse; (ama Paterson filminde oynayan tüm oyuncular kopek de dahil diyorum) sıkılmam seyrederim.
Dikkat ettiyseniz Jim Jarmusch'dan hiç bahsetmedim! :)
William Buttler Yeats'in aşkından öldüğü Irlandali artist Maud Gonne'a yazdigi bilinen 'when you are old' şiiri etrafinda dönen bir kısa film.
Kadın haklari savunucusu Cumhuriyetci Maud Gonne'a dört kere filan evlenme teklif etmis Yeats hayati boyunca... Kısmet değilmiş demekki!
Şiirin tam metni şöyle;
When you are old and grey and full of sleep,
And nodding by the fire, take down this book,
And slowly read, and dream of the soft look
Your eyes had once, and of their shadows deep;
How many loved your moments of glad grace,
And loved your beauty with love false or true,
But one man loved the pilgrim soul in you,
And loved the sorrows of your changing face;
And bending down beside the glowing bars,
Murmur, a little sadly, how Love fled
And paced upon the mountains overhead
And hid his face amid a crowd of stars.
bu da Maud Gonne'nın ölümünden 5 yil önce çekilmiş bir fotografi yaşlı, gri ve uykulu;
9, 10 yaşım sokakta gevrek Sabah 4'te uyanıp işe gitmek O sıralar öğrendim kolay değil ekmek Almak için koşmak gerek Semt toprak, yağmurda çamur Bimden 1kilo un üstüne hamur Alamıyom eti rejim etmem kabul Bin mülteci dolu habibi bavul İstemiyo, döner ama dönmüyecek Sevgiliye hediyede kopan çiçek Kopup gidek üzenden öncesi Mutlu etmeyende meşgul etmesin Artık böyle eski şarkılar Entele modernlik bizlere arabesk Adın tende değil bende saklı yar Kimi zaman legal kimi protest
Nakarat
Elinde tütününü sarar Gözünden akan yaşı sarar Bi bank üstünde sabah Edenin mi BU GÜNAH
-EYPİO-
Greenpaece gibiyim yeşille başladım Çalıştım konfeksiyon kotta taşladım Votkayla rusyada makarna haşladım Benim kızım baba dediğinde otuzdu yaşlarım Yirmi küsürlerimde çatıktı kaşlarım On beşimde hep nasırla dol avuçlarım Hayat dediğin filmi oğlum hep karışladım ...kenler hep tanışlarım, bu raplar haykırışlarım Bi kalk bi kalk bu katlanışlarım niye Sordum kendime nedendir saklanışlarım Anti deprasan yoluyla haplanışlarım Adımapo diye benimde hep yasaklanışlarım Dostlarından yersin oğlum hep kazıkları Boğazında düğümlensin hep rızıkları Miilet toplar bütünleri, sen bozukları Bu YENER ve EYPİO ve çek kılıçları
Nakarat
Elinde tütününü sarar Gözünden akan yaşı sarar Bi bank üstünde sabah Edenin mi BU GÜNAH
-HAYKİ-
Bırakında gülelim bi bitmediki hüküm Düşünmedik üşenip ve tekmeledik düşeni İstediğini kazanınca azaldımı yükün Bi duman olup doldu geri boğazından içeri Mideme vuran bu şey acıdanda beter Sekiz metre kare yerde yaşanır mı? Yeter Penceremde duvar, nefesimde duman Umut karın doyurmaz ama ayaktada tutar Soğutmadan uzat burda işler hızlı Başaramayanlar İSTANBULA kızdı Ne bir kadın ne şiir nede şarkı Konuşulan tek şeyde parasızlık O da yaşamak için eline koz Koluna eş satın alır yanına dost Ama bu ne beni güldürür nede seni Boş kafaların, boş fikirleri
Nakarat
Elinde tütününü sarar Gözünden akan yaşı sarar Bi bank üstünde sabah Edenin mi BU GÜNAH
- haa gidersin belki filistin israil arasinda bi duvar var bildin mi? yanniz israilden gecis yok filfistinden gitcen dumduz! orda otel!
- yapma be o biraz agir kacmis!
bi de: otel duvara mi bakiyo ne?
-aynen dünyanın en cirkin manzarali oteli diyorlar!
-cok cool!
sputnik'te okudugum kadariyla bir kac gun once acilmis otel, acilana kadar da operasyon son derece gizli yurutulmus. sanat, protesto, turizm hepsi birbirine karismis tuhaf bir proje. Tutar mi orasi mechul ! lokasyon sebebiyle diyorum!!!
ama ilginc tabii...
haha detayli bilgi , rezervasyon ve daha fazla resim icin buyrun tiklayin:
Karizmatik sesli adamin su yukardaki vidyoda animasyonlarla izah ettigi gibi Tocqueville´e bakilirsa bu demokrasi demokrasi diye kicimizi yirttigimiz siztemin bir kac puruzu var.
haa, "Tocqueville mi kalmis allasen!" diyenleriniz de olabilir: olsun yine de yazcam.
Alexis de Tocqueville, Democracy in America kitabini yayimladiginda yil 1835. Political philosophy alaninda yazilmis gelmis gecmis en onemli eserlerden biri kabul ediliyor. Amerikan toplumu hakkinda yaptigi gozlemler, o bicim keskin; ozellikle o gun, bir Firansiz icin.
Napolyon Avrupasindan bakinca bayagi bi gideri var gibi gorunen bu sistemi, 'yerinde inceliyim ben en iyisi' diyip, Fransiz devletinden kaptigi gibi bursu, solugu Amerika'da aliyor. o zaman Amerika, Amerikanin yarisi kadar filan. Baskan Andrew Jackson, demokrasi ve reform cagi, pazar devrimi olmus; o bicim terakki var... 9 ay eyalet eyalet geziyor.
Ne demokrasi seysiymis vay anasini' diye diye donuyor fransaya.
sonuc:
'eyvallah ! insan evladi tam kendine layik sistemi bulmus... bu sistem dunyanin her bi yanini ele gecirir ilerde herbikimseler bu sistemin hastasi olur, ufak bir iki puruz var ama onu da kim takar?'
dememis tabi;
oturmus yazmis da yazmis... (Amerikalilarin okumadigi kesin! okusalar o gunden bu gune belki biseyleri degistirirlerdi.)
biz de outrup okuyacak degiliz tabi (oturup bisey okuyacak olsak yakinda tabi olacagimiz anayasa maddelerini okuruz degil mi?)
onun icin bize kitabi 5 maddede ozetleyen bu vidyoyu seyrediyoruz.
Demokrasinin kara yuzu:
1 Demokrasi insani paragoz yapar!
- haydaaa!
e napalim adamin ilk gozlemi bu olmus toplumla alakali.
bakmis ki amerikada milletin dini imani para! avrupalinin -alla' icin simdi!- hayat, yasamak filan diyince aklina ilk gelen para degil. Niye degil? e cunku fakirin para dusunecek hali yok cunku hayati boyunca elde etmesi imkansiz, zengin de para dunecek degil ya zaten refah icinde takiliyo...
dolayisiyla bir avrupalinin yasadigi hayati degerlendirmek icin para bir kistas degil.
oysa demokrasi olsa tipki Amerika'daki gibi zengin veya fakir herhangi bir insanin oyunu dogru oynarsa ve sistemin suyuna giderse paraya ulasabilmesi mumkun olacakti. Bu da imrenilesi. takdir edilesi bir sey degil de nedir?
- ama iste 'asiri zengin olma tutkusu' insan zihninin en tehlikeli hastaligi... manevi ve entelektuel hayati bitiriyor... gozlerinde dolar cakan insanin ilim irfanla ne isi olur degil mi?
ohooo dusundugun see bak!
gozlerinde dolar cakan toplumun ilim irfan sahibi insanla zaten isi olmaz?
2. Demokrasi haset ve utanc sahibi yapar!
- o nasilmis yav?
soyle ki;
simdi prensipte herkes mal mulk, cit cubuk sahibi olabiliyo ya demokrasi olunca guya; bazilari bunun hakkaten her caliskan insan icin gecerli oldugunu filan saniyo... oyle degil! oyunun baska kurallari var! deli gibi calisiyosun cabaliyosun bi turlu olmayinca anliyosun oyle olmadigini ama olsun umut fakirin ekmegi ye memed ye... sonra memed kic ustu oturunca utaniyo, ama bi sikime yaramayan, kendisinin yarisi kadar calismayan komsusu bi sekil mali goturunce hasetinden catliyo...
simdi burda niye isyan cikmiyo derseniz: toplum oyle bir yarilmis ki tepedekiler ve asagidakiler diye...asagidakilerin tepedekilerin parasinda pulunda gozu yok; derdi kendi tabakasindakiyle asik atmak. alttaki alttakine haset edecek: tepedeki tepedekine... kimse kimseyi tepeleyemiyor anca haset edebiliyosun! boyle bir huzursuz duzen ; ama duzen!
sonra bu duzende yasayan insanciklar haset ve nefretten oyle bir kusacak hale geliyorlar ki; kusmuyorlar gidip Trump'i baskan seciyorlar!
3. Demokrasi zorbalik getirir!
- neyin zorbaligi?
- cogunlugun zorbaligi!
demokrasi aslinda kulturel gelismisligi hos gormez, cogunluk gercek erdemi, gercek iyiyi, gercek olani kendi varligina tehlike olarak algilar ve zorbaligi devereye sokarak erdemi kusa cevirir kendi seviyesine indirir. cnn onun icin var mesela! Zorbalik arttikca kalite duser, kalite dustukce zorbalik artar...
4. Demokrasi otoriteye kil olur!
Otorite de neymis? Demokrasi denen bisey var! referendum denen bisey var hic mi duymadin?
Herhangi bir konuda otorite olamak icin okumak, yazmak , cizmek, calismak, dusunmek, kafa utulemek... bunlar ne bos isler! mesela bir ulusun anayasasini yapmak icin anayasa profesoru olmaya ne hacet? demokrasi denen bisey var di mi? ver coskuyu demokrasiye bes dakkada besiktas cillop gibi anayasan hazir! tepe tepe kullan.
5. Demokrasi oyle sanildigi gibi dusunce ozgurlugunu filan iplemez!
yok deve!
demokrasi dedigin her farkli gorusun dikkate alindigi sistem degil miydi?
oyle! aynen oyle!
farkli gorus bulursan dikkate alirsin!
ama bu noktada 3. maddeye donmeni onerecegim arkadasim! sonra gel konusalim guzel guzel!
sabahlara kadar!
cnn'lerde, haberturklerde, kanal d lerde...
nerde istersen cadde boydan boya!!!
(bu lafa da bitiyorum; yeri geldi mi hemen yapistirasim var!)
şu Galatasaray'daki 50.yıl Cumhuriyet Anıtının akıbetini diyorum.
Mimar Korhan Gümüş mevzuyu gündeme getirmiş; İstiklal caddesindeki alt yapı çalışmasında Anıtın zarar gördüğüne bazı parçalarının moloza karıştığına dikkat çekmişti. İBB beyaz masadan cevap gelmiş. Cevap şu; yok öyle birşey, anıt zarar filan görmemiştir, kırılan parça filan yoktur dolayısıyla moloza karışan bişey yoktur.
şu yukarıdaki resme bakın bi allaaşkına...
Yuh ve de pes! ve dahi çüşşşş!
50. yıl Anıtı diyorum!
şunu vatan haini yapmaz be
etrafını çevirecek bir brandanız da mı yok?
yazıklar olsun!
herbişeye cevabınız var ama,
koskoca bina çöktü;
- e biz binayı boşaltmıştık, yıkın demiştik bizden günah gitti!
yurtlarda yangın merdivenleri kilitli
- e kızlar kaçıyor, ya da erkekleri içeri alıyorlar naapalım?
zübeyde hanım büstü çalındı,
-e biz büstün başını mı bekleyelim,
50. yıl Anıtı?
-bişey olmadı ki...
ama bizim milleti bu cevaplar tatmin ediyo demekki! Allah kabul etsin.