photographic works of the drifter etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
photographic works of the drifter etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Nisan 2015 Cumartesi

Uffff!!!izzi!!!!


İlk gün sinan abi kafası !

-         -  Rönesansın beşiği floransaya hoşş geldin sinan abi!
-         -  Oğğlum yine dalmışsın, floransayı turist basmış, çıkarın şu turistleri ufutziyi gezecem!!!
-          - Yannız abi bugün zor haftaya gel, mümkünse sabah beşte gel sıra öğlene gelir hayırlısıyla…
-          - Yuhh hepiniz kafayı mı yediniz ? ne ufutziymiş kardeşim? Akademia’ya gireyim o zaman?
-          - Sinan abi sana bi pizza ısmarliyim sen vaz geç bu sevdadan…
-          - Yapma be!


İkinci gün ufizzi neymiş koy şu Toskana'nın Kianti şarabından bi kadeh daha kafası!

Madem müzelere girme konusunda terakki kaydedemedik şu meşhuur  Mikelanj’ın davut heykelinin çakmasının olduğu meydana gideyim o zaman, Signoria meydanın adı.
Şimdi anlatıyorum hikayeyi…
Sene 1504, bir eylül sabahı;  
yağlı direkler üzerinde kaydırılarak taşınan devasa tahta bir kafesin içinden işte şu aşağıdaki resimde gördüğünüz namı diğer “Mikelanjelo’nun Devi”  Davut  ööylecene meydana indiriliyor.   



(Allam ben niye böyle sanatsal afallatıcılığı tarihe geçmiş olaylara maruz kalmıyorum?)
Tamı tamına 5 metre 17 santim uzunluğunda…
Çok mu acayip diyecek olursanız, evet çok acayip…
Yapılışı, getirilişi, sarayın önüne indirilişi, Michaelangelo’nun kendisi, 1873’e kadar o meydanda ööylecene durması (ikidebir ööylecene dediğimin farkındayım), sonra ne olduysa birden zarar göreceğinden korkulup şu bir türlü bilet sırası gelmeyen akademiya müzesine taşınması ,  meydan boş kalmasın diye aynısının tıpkısından bir çakmasının yapılıp meydana koyulması, 1990’da manyağın birinin heykele çekiçle saldırıp, haşmetli Davud’un sol ayak serçe parmağını kırması, Floransa belediyesinin 2003 yılında Davud’u yıkamaya karar vermesi (haşmetli 1843’den beri suya sabuna değmemiş)…
Aaa daha bomba;
Kudüs’ün fethinin 3000. Yılı diye Floransalıların bir jest olarak heykelin bir kopyasını Kudüs’e göndermesi ama heykelin pornografik öğeler içerdiği gerekçesiyle (biz boşuna öööylecene diyip durmuyoruz) kabul edilmeyip, kudüs'ün bunu giydirip gönderin denmesi…

Geyik bir yana, Floransa’yı, müzelerin akıl dışı sırasını, Michaelangelo’yu, David’i  anlayabilmek ve anlamlandırabilmek için;  çok gezen mi bilir çok okuyan mı? sorusunun malum cevabını bu noktada yalan edip The Art of Florence adlı bir kitap alıp okumaya başlıyorum arkadaşlar….
bu arada floransa fotoları için buradan buyurun...

Bir sonraki yazı;
Rönesans’a Giriş Ders 1 

8 Nisan 2015 Çarşamba

25 Mart 2015 Çarşamba

size biraz rotterdam getirdim/ puslu ve soğuk!


bu sabah penceremde rotterdam var puslu ve soğuk! bir gökdelenin orta katındayım; "yüksek" değilim. dışarı çıkıp buz gibi soğuğu boğazıma çekesim var. Ne olacaksa olsun kafası...
Roni Margulies'in bir şiiri var yazıyim mi?
yazayım, yazayım:
şöyle:

"ROT" diyor elimdeki sözlük, çamurlu demekmiş.
"A" ise su, buna şaşırdım işte.
"Rotta" demek ki, 
çamurlu su. Dam belli, baraj. Rotterdam
bir baraj , çamurlu suyun üzerindeki.

evet üstüne şiirler yazılası bir şehir değil Rotterdam


sokakta yürürken birden bir gökdelenin gölgesi düşüyor

üstüne ürküyorsun.

yani ürküyorum.

ve üşüyorum.

haddinden fazla belki.

perspektifinde kayboldum bu şehrin.
fotoğrafların bazılarını yüklüyorum diğerleri de yakında burada; meraklısına ...













3 Şubat 2015 Salı

bu sabah; bu balıkçıl

bazı sabahlar drifter fotoğrafını çekecek bişey bulur...






30 Temmuz 2014 Çarşamba

16 Eylül 2012 Pazar

cunda, şimdi...

                                                         eylülüengüzelcunda








kırmızıterliklikapıönlerivar.



hayatımdagördüğümengüzelkahve"aynalıkahve"


                                   kışınorttasındasobatütenyazınbirlimonkisormagitsin...


 
                                                         cundaşimdiengüzel



 History channel'da en sevdiğim program American Pickers; Cunda da tesadüfen gerçek bir toplayıcı buldum. Zafer Amca, bir deposu var; içi aman allaam...




                     hiçbukadardenizkabuğutoplamışbiradamarastalayacağımıummazdım.



                                                      buaynayıbanasatmasıiçinyalvardım

satmadı,  "bu mekandaki hiçbirşey satılık değil bunlar benim hayatım" dedi. "sana hediye ederdim ama bana da hediye edildi, hediye hediye edilmez değil mi?" dedi.
yemedim.
başka bir anlamı olmalı diye düşündüm.
onun yerine duvardaki balık kuyruklarından birini hediye etmeyi teklif etti.
almadım.
aynada aklım kaldı.
o bir büyüteçli ayna, ortasındaki yuvarlak ışık, arkasında düğmesi var, basınca yanıyor...fotoğrafta belli olmuyor ama çerçevesi fildişi... Bir dönem filminde görmüştüm bu aynanın aynısından...
naapalım...

                                                  son fotoğraf




                                            gelininyanındakidamadınasılkaybettiysemartık.   

24 Temmuz 2012 Salı

NAPOLI IN SEPIA



napoli'den sarı siyah kareler... 











The beauty of Urban Decay/ Napoli
-Photographic works of the Drifter-