14 Kasım 2016 Pazartesi

drifter's pick!!! gecenin videosu

Leonard Cohen'in ölümüyle ortalıkta dolaşan videolardan en gözlerimi buğulandıranı, en hoşu, en dokunanı!


Tam metni şu linkte;

8 Kasım 2016 Salı

Drifter proudly presents!!!



yarın burada Türk- Hollanda kültür ayı etkinlikleri kapsamında gösterimini yapacağım 'başka yüzler' ismini verdiğim, (daha afili bir isim bulamadığım için) fotoğraf projemi herkeslerden önce siz görün diye paylaşıyorum.

4 Kasım 2016 Cuma

2 Kasım 2016 Çarşamba

Floransa'da sokakta neler oluyor!!!

dramantik komedi!!!


 yeni kategori buldum!
drifter proudly presents:
Dramantik komedi!!!
 romantik komediler kadar sıkıcı değil; ama esas kızla esas oğlan biraraya gelmiyor. 
woody allen'ın cafe society'si mi yoksa Greta Gerwig'li Magi's plan mı derseniz kesinlikle Magis's plan! 
Greta Gerwig tatlı kadınmış sevdim. 
Julian Moore'a zaten hastayım. Ethan Hawke'ı hiç sevmem ama onun da çok bi önemi yok zaten!

Cafe Society'e gelince; sonunu seyreden varsa söylesin ben biraz sıkılıp ortaları biraz geçince izlemeyi bıraktım. 
    

Buyur burdan yak!

Yahu söylemeyeyim söylemeyeyim diyorum sonra niye söylemiyorum diyorum!
gastede bunun gibi haberleri görünce gözümüzü başka tarafa kaydırıyoruz ya da sayfayı çeviriyoruz ama... vicdanen kim rahat?

http://www.sozcu.com.tr/2016/gundem/es-dost-akraba-vakfina-15-bin-metrekare-arsa-1482736/

daha dün Nasuh Mahruki'yi ifadeye çağırdılar gıkınız çıkmadı
Akut'u yerinden yurdundan ettiler gıkınız çıkmadı.
Yahu ölünüzü de dirinizi de kaldıran bu adam değil miydi? akut değil miydi? ne çabuk unuttunuz? Bu nasıl din bu nasıl Müslümanlık be hey ahali?

https://www.akut.org.tr/haberler/5417/akut-genel-merkezi-hakk-tahliye-aciklamasi

Ey okur yazar geçinen ahali,
biriniz de demedi ki Beyoğlu Belediyesi ne gerekçeyle Akutu tahliye etmek istiyor, bina eş dost akraba vakfına mı lazım ?


31 Ekim 2016 Pazartesi

23 Ekim 2016 Pazar

Çok güzel pazar sabahı parçası


Gerçi öğlen oldu o başka

hişşt millet!!!

Leonard Cohen'in son albümü 'You want it darker' kısa bir süre için 
full beleş online stream!  




19 Ekim 2016 Çarşamba

18 Ekim 2016 Salı

Nobel Edebiyat Ödülünü Bob Dylan'a vermişler Irwin Welsh bi atarlanmış!!!

Ama işin tuhaf bir yanı var (bazılarına göre!); ödülü 2005'de yazdığı otobiyografik roman için değil. "Amerikan folk müzik geleneğine yeni bir şiirsel ifade biçimi kazandırdığı" için alıyor. Yani bu güne kadar yazdığı dört yüz küsur şarkı sözü için!!! ( o kadar var mı yav? vardır herhalde...)

Aslında kendisi de bir Bob Dylan hayranı olan Irwin Welsh (trainspotting desem hemen çıkarırsınız)  hesabından şöyle yazmış "an ill conceived nostalgia award wrenched from the rancid prostates of senile, gibbering hippies.”
"bunak, prostat, kokumuş, ne dediği anlaşılmayan, hipiler filan gibi sözcükleri tek bir cümlede kullanmak değilse derdi, jüriye epey bi bozulmuş. Derdinin Dylan'la olduğunu sanmam.
Irwin Welsh de iyi bir abimizdir sonuçta!!! bi haset fesatlığını görmedik...

Bana da bak!
haberin dedikodusunu yapmak bana düştü.
olsun!
Dedikodu candır, yaşlandırmaz!


O zaman Drifter proudly presents!!! Bob Dylan'ın başında kahkahayı patlattığı en sevdiğim 10 küsuruncu şarkısı!




13 Ekim 2016 Perşembe

TOMBİLİ

sürekli takip ettiğim bir site var Lost at E-minor diye... tüm dünyadan sanat, edebiyat olaylarından, ortamlarından haberdar ediyor; işte ilginç enstallasyon, graffiti, sokak sanatı, sergi vs. postları yayınlıyor hatta enteresan olanları bu blogda sık sık repost yapıyorum. Neyse şu fotoğrafı görünce gözlerim faltaşı gibi açıldı çünkü bi tanıdık geldi...


post'u tıkladım şu sayfa çıktı...
http://www.lostateminor.com/2016/10/10/that-really-chill-cat-died-and-people-honored-her-with-a-statue/
önce gülüyorum ondan sandım ama biraz da ağlamayla karışık gözlerimden yaş geldi valla...
işte böyle de bir milletiz.

tombili sizlere ömür! heykelini yaptıran esnaf hususunda sözün bittiği yerdeyim. 


    

3 Ekim 2016 Pazartesi

Thom Yorke'un hologramı olan gecenin videosu!!!


Tophane'de galeri basan ve bastonuyla sanatçı babası hırpalayan dedenin rüyasına girsin Thom Yorke hologramı!

1 Ekim 2016 Cumartesi

29 Eylül 2016 Perşembe

28 Eylül 2016 Çarşamba

Glass Harmonica'nın hikayesi!

Glass Harmonica/Steklyannaya Garmonika Sovyetlerde resmi olarak gösterimi yasaklanan ilk animasyon. 1968 yapımı!
ironisi kendinden! bürokratik sansürcülüğü hicvederken kendisi sansüre takılan film sürreal bir dille bize bir masal anlatıyor. Masal şöyle :  Bir gün bir ülkede bir sanatçı insanların daha önce hiç duymadıkları bazı sesler çıkartan tuhaf bir enstruman yapar. Çıkardığı sesler halk üzerinde pozitif  eylem ve derin düşünüşü tetiklemektedir. Oysa sermayenin güdümüyle hareket eden siyah şapkalı siyah pardösülü adamlar (brükrotlar, polis vs.) bu enstrümanın çıkarttığı seslerden hiç hoşnut değildirler... Gerisini anlatmayayım da seyredin!

Bakalım siz de kendinizi bu masalın içinde bir yerlere koyabilecek misiniz?


The Glass Harmonica (Стеклянная гармоника, 1968) by Andrei Khrzhanovsky

bu arada cam armonika'nın gerçeği bu

gerçeği de yasaklanmış!
niye?
çünkü; 1000 ila 4000 hertz frekans arasındaki sesleri çıkartıyormuş, beynimiz ise 4000 hertz'in altındaki sesleri algılayamadığı için duyma problemleri oluşuyormuş, bir de sağ ve sol kulak arasında faz farkına yol açıyormuş bu da bazımızı delirtiyormuş, ruh hali hali hazırda gelgitli olan arkadaşlar dinlemesin diyollar!
Amaan ben de! hangimizin ruh hali sağlam ki allasen? dinle gitsin! battı balık yan gider!
burda var bi kaydı;
http://listelist.com/delirten-yasaklanan-entruman-glass-harmonica/


25 Eylül 2016 Pazar

Tibidabu !!!

sonra bir gün yağmur yağdı! ama feci yağdı şimşekli filan...
sonra durdu!
sabah uyandığımda durmuştu yani, hafif de serinlemişti hava
terasın kapısını açtım.
sis ve gök yüzünden tutulan spot ışığı karşıdaki tepeyi iyice görünür kılıyordu.
aşağıdaki fotoğrafı çektim. 


fotoğrafa dikkatli bakınca siz de farkedeceksiniz ki oldukça tuhaf bir kompleks!!!
tepesinde dev bir İsa heykeli olan uzaktan epey Gotik görünen bir katedral, hemen önünde bir dönmedolap, vinçler saat kulesi gibi bişey, camimsi kubbeli bir yapı...
gerçekten insanın gidip bir ortama bakası geliyor!!! Bir de sisler kaplamış filan...

iyi de neymiş bu Tibidabu? 


Tibidabo! ya da Allah Ne verdiyse Tepesi !!!

  • "…et dixit illi haec tibi omnia dabo si cadens adoraveris me"[3] – "And saith unto him, All these things will I give thee, if thou wilt fall down and worship me" (Matthew 4:9);
  • "…et ait ei tibi dabo potestatem hanc universam et gloriam illorum quia mihi tradita sunt et cui volo do illa"[4] – "All this power will I give thee, and the glory of them: for that is delivered unto me; and to whomsoever I will I give it" (Luke 4:6).

mevzu şu: 
Şeytan İsa'yı şöyle epey manzaralı bir tepeye çıkarır. Önlerinde uzanan uçsuz bucaksız diyarları göstermek için iki kolunu uzatıp, tam bişey diyecekken dili dolanır Tibidabu diyiverir. 

Isa: puahh!!! Tibidabu ne be? diye sorar gayrıihtiyari
şeytan: cahil cahil konuşma daha Tibidabunun ne demek olduğunu bilmiyorsun Mesihim diye geziniyorsun ortalıkta!
- Tibidabu şey demek "al git" demek , yok "al gitme kal bana itaat et!" demek, şeytanım ya ben! bişey vaadedicem ruhunu alıcam; al işte vaadediyorum Tibidabu!
 Isa: yav söyleme şöyle gülesim geliyor, tövbe tövbe!
şeytan: bak valla tadını kaçırdın ama! alıyon mu gidiyon mu? (seninle zaman kaybetmesem mi ben acaba?)
Isa: taaam taam cümle içinde kullan bi... imar var mı bu arazide? şaka lan şaka!
gibi bir diyalog geçer aralarında... İşte artık şeytan da karizmayı çizdirmemiş olmak için,  bu şükela kelimeyi "al işte hepsini veriyom , al git" manasında literatüre geçirir! Isa da manzara meraklısı değilmişse demekki işte hikayenin geri kalanını biliyoruz zaten tüm insanlık olarak...

ama tabi kimin malını kime veriyon?
Onun için biz şeytan ne verdiyse değil Allah Ne Verdiyse Tepesi olaraktan çeviriyoruz. 


gerçekten bütün bunları okumamış olduğunuzu düşünmek itiyorum.
neyse! 

Tepeye Tibidado ismi şu manzaraya hakim olduğu için verilmiş;


sonra şu manzaraya


bi de bu manzaraya


Neyse daha cıvımadan anlatıyorum; Tibidabu (Katalanca böyle okunuyor)tepesine çıkınca gerçekten heybetli bir Katedral karşılayacak sizi; Adı Sagrat Cor Church; Sacred Heart of Tibidabo (512m ). Yer düzleminden manzaraya doyamazsanız bu katedralin teee en üst katına çıkıp Tepedeki İsa'nın yanından Barcelona'ya bakabilirsiniz. 3€ uçlanırsanız tabi. (ama asansör var bir yandan da. ) İsa'ya hasbihal etmek bedava. Kendisinin çok hoş sohbet birisi olduğunu söyleyemeyeceğim. Daha çok bişey diyecekmiş de diyemiyormuş gibi bir hali var. 



Kutsal Kalp Katedrali yapımı 60 yıl sürmüş, Katolik kilisesi Protestanların Tibidado Tepesinde arazi kapattıkları duyumunu almışlar bir yerden onlar yapmasın diye apar topar çökmüşler tepeye. yıl 1902 düşünün artık valla bak!  yukarda bi sürü yarı gerçek yarı zırva şey yazdım ama bu gerçek, kesin bilgi yani!

Sonra Protestanlar da bu durumu sindiremeyince hoop getirmiş atlı karıncayı kilisenin önüne kondurmuşlar, arkasından bir dönme dolap arkasından bir roller coaster, gerisi gelmiş, frankfurter sosislicisi, pamuk şekerci, dondurmacı falancı filancı...
çoluk çocuk da amusement park var diye dolmaya başlayınca Katolik cemaatin bütün keyfi kaçmış tabi.  
Nasıl yazıyorum ama...,



    
Ama gerçekten çok sevimli ve nostaljik bir lunapark günümüzün canavar teknolojik aletleri yok. atlı karınca son derece yavaş dönen bir dönme dolap, 10 kilometre hızla uçan 20'lerden kalma uçak...
Değişik bir kafa özetle!!!