Kayahan şarkılarını ayıla bayıla dinlemezdim küçükken de, nilüferin gülüşünü sevdiğimden bir kaç şarkısını ezberlediğimi inkar edemem. Hala da radyoda filan denk gelirsem zaplıyorum ne yalan söyleyeyim ama noolur ölmesin kayahan, hep olsun, hep olsun biyerlerde işte!
gökyüzünün altında gevşemiş onun bunun üzerine kafa yorup duruyor. Emeğin doğasını düşünüyor. Avareliğin doğasını ve göğün kendisini. Kocaman dalga dalga bulutlar yere o kadar yakın duruyorlar ki, insanın kement atıp birini tutası geliyor.- ister başının altına yastık yap ister midene indir. Bir tabak bol sulu fasülyeyi kocaman bir parça bulut etiyle götür, sonra da biraz kestirmek üzere uzan. Ne hayat ama! (hayalperestler- Patti Smith)
27 Mart 2015 Cuma
25 Mart 2015 Çarşamba
size biraz rotterdam getirdim/ puslu ve soğuk!
bu sabah penceremde rotterdam var puslu ve soğuk! bir gökdelenin orta katındayım; "yüksek" değilim. dışarı çıkıp buz gibi soğuğu boğazıma çekesim var. Ne olacaksa olsun kafası...
Roni Margulies'in bir şiiri var yazıyim mi?
yazayım, yazayım:
şöyle:
"ROT" diyor elimdeki sözlük, çamurlu demekmiş.
"A" ise su, buna şaşırdım işte.
"Rotta" demek ki,
çamurlu su. Dam belli, baraj. Rotterdam
bir baraj , çamurlu suyun üzerindeki.
evet üstüne şiirler yazılası bir şehir değil Rotterdam
sokakta yürürken birden bir gökdelenin gölgesi düşüyor
üstüne ürküyorsun.
yani ürküyorum.
ve üşüyorum.
haddinden fazla belki.
perspektifinde kayboldum bu şehrin.
fotoğrafların bazılarını yüklüyorum diğerleri de yakında burada; meraklısına ...
22 Mart 2015 Pazar
15 Mart 2015 Pazar
drifter'spick; pazar alıntısı
DIŞARISI
Hayır, hareket etmek sizi tüketir diye korkmayın. Evdeki sükunetiniz, eve olan aşkınız buna
engel olmamalı.
Hava! Özgürlük! Hadi dışarı çıkalım biraz. Evi geride
bırakıyoruz. Şehri geride bırakıyoruz. Bana güvenmeniz gerektiğini pek
söyleyemem ama, korkmayın da. Şehrin evlerinin bitiminde, kıra açılan şu
sokaktan beni takip edebilir misiniz lütfen?
Evet, evet, bu sokak. Bana hayır deme ihtimaliniz beni ciddi
biçimde ürkütüyor. Sokak. Güçlü, kavrayan sokak. Ah, basamaklara dikkat edin.
İşte bakın aydınlık dikkatle yaklaşın.
Ah şu uzakta görünen masmavi dağlar! Ben mavi diyorum, siz
de mavi görüyorsunuz, değil mi? Anlaştık. Şu dağın eteğinde gözükenler kestane
değil mi? Bakın nasıl da anlaşıyoruz? Kahverengi kestaneler. Ardından da bakın
ne güzel bir vadi uzanıyor. (yeşil ha? Sizin için de benim için de yeşil. Hayret
verici derecede kolay anlaşıyoruz.) Bakın şu çimenlere, gün ışığında nasıl da
pancar gibi yanıyorlar. Nasıl? Bebeklerin kırmızı şapkaları gibi mi? Nasıl da
körüm. Tabi haklısınız, yün kırmızı şapkalar gibi. Bir an pancar gibi
gözüktüler gözüme demek ki. Ve sizin
boyun bağınız da saf kırmızı. Bu hoş serin havada dolaşmak ne harika, mavi
göğün altında, yeşillikler içinde. Gökyüzü berrak. Saçlarınıza biraz ak mı
düşmüş ne? Ah ne güzel bir hava. Ah ne güzel kırlar ve siz. Tanrı sizi
kutsasın! Pantolonunuzdaki siyah pötikarelerle siyahları görseniz… Aşağı doğru bakın
ceketin altında. Ne kadar da şeye benziyor. Neyse.
Ah doğa, kırlar! Ne başka bir sükunet değil mi? Biraz
gevşediniz bakın. Nereden mi biliyorum? Sakinliğinizden. Aman aman endişe
etmeyin. Sizin de burada hissettiğiniz tam bir huzur hali değil mi? Anlaşıyoruz
ne hoş. Bu uyumumuzu bozmayalım aman.
İzniniz olursa şunu da belirteyim, benim burada gördüğüm, yani içimde duyduğum
his, yoğun bir aptallık, yüzünüze bakınca, ve zannediyorum ki benim de öyledir.
Sadece yaşamış olmak için yaşayan ve ancak, bu eblek ruh haliyle yaşamasına
imkan olan toprağın yasından, hüznünden bize bulaşmış hoş bir salaklık
yayılmıştır yüzümüze.
Bu yüzden içimizdekinin huzur olduğunu söylüyoruz. Size de
öyle gelmiyor mu? Ve bu hissin kaynağı ne biliyor musunuz? Hiç lafı
dolandırmadan söyleyeyim, bir şehri geride bırakmış olmanızdan kaynaklanıyor bu
huzur. İnşa edilmiş ve neden inşa edildiğini, neden yaşadığını bilmesi gereken,
üstüne üstlük bunun hakkını vermesi gereken, buradaki doğa gibi öylesine
yaşamaktan mahrum, istek, arzu, his duyması gerekli evler ve insanlar ve şehir
geride kaldı. Kimseye faydası olmayan bir hırs ve telaş. İşte yine üstünüze bir
zayıflık çöktü ve ardından melankoli.
Anlıyorum, anlıyorum. Sinirleriniz boşaldı. Gevşediğiniz an
vazgeçtiğiniz andır zaten.
LUIGI PIRANDELLO - BİRİ HİÇ BİRİ BİNLERCESİ (Aylak Adam, Haz. 2013, istanbul)
13 Mart 2015 Cuma
millet buldum o parçayı!! ya da drifter's pick; tony gee-iron box
2:16 cı saniye; yani freeze'den sonraki parça.
8 Mart 2015 Pazar
sucklord kimdir
Küçükken bebeklerimin saçlarını kesip kollarını bacaklarını
koparıp Legolardan takma bacak kol filan yapan ruh hastası bir kuzenim vardı…
ailecek onun psikopat katil olacağını sanıyorduk; o geleceği zaman oyncaklarımı
nereye saklayacağımı şaşırırdım meğer içindeki sanatçı kişiliği öldürüyormuşum,
şimdi çok pişmanım.
Yaa işte fırsat verilince insanoğlunun elinden kaçanla uçan
bile kurtulamıyor; ne demişler doğadaki en vahşi hayvan insan…
Böyle bir gizirgahtan sonra;
Sucklord’a gelecek olursak ekşın
figürlerinin kolunu bacağını koparıp, boyayıp spreylerip filan modifiye eden
bootleg oyncak sanatçısı kendisi… onun elinden çıkmış ekşın figürler
orijinallerinden daha pahalı naaber…
Yeraltı sanat camiasında aktivist bir kötü adam olarak bilinirken şu günlerde yaptığı işle fikri mülkiyet hukukçularını ikiye bölmüş
durumda…
Ona göre yaptığı şey bir şarkı sample etmeye benziyor… hip
hop oyuncak bu diyor. Çalıntı filan değil.
Kimine göre intihal’in ağababası…
Şu vidyoda kendisini daha yakınen tanıyabilirsiniz.
Bu da web sitesi ana sayfası pek komik.
psikolojik üstünlük üzerine bir de böyle düşün! celer...
Neyin psikolojik üstünlüğü varmış Saraçoğlu’nun biri
söylesin bana? Bence Saraçoğlunda oynamak sağlasa sağlasa Galatasaray’a
psikolojik üstünlük sağlar; Fenerbahçe hangi istediği sonucu alabildi ki en
nihayetinde; Türkiye Kupasını kaybetti , Sounes’e bayrak diktirdi.
Boşuna Ulubatlı Sounnes demiyorlar adama;
şampiyonluğu kaybetti, kupayı vermemek için utanmadı sıkılmadı elektrikleri
kesti sonunda nooldu cimbom aldı kupayı...
16 senedir kaybetmiyomuş…canı
sağolsun; senede bir gün diye bi şarkı var, zeki müren çok güzel söyler o
şarkıyı….
bak;
4 Mart 2015 Çarşamba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)