19 Kasım 2013 Salı

gecenin şiiri; SELF IN 1958/ SEXTON


What is reality?
I am a plaster doll; I pose
With eyes that cut open without landfall or nightfall
Upon some shellacked and grinning person,
Eyes that open, blue, steel, and close.
Am I approximately an I. Magnum transplant?
I have hair, black angel,
Black-angel-stuffing to comb,
Nylon legs, luminous arms
And some advertised clothes.
 
I live in a doll’s house
With four chairs,
A counterfeit table, a flat roof
And a big front door.
Many have come to such a small crossroad.
There is an iron bed,
(Life enlarges, life takes aim)
A cardboard floor,
Windows that flash open on someone’s city,
And little more.
 
Someone plays with me,
Plants me in the all-electric kitchen,
Is this what Mrs. Rombauer said?
Someone pretends with me—
I am walled in solid by their noise—
Or puts me upon their straight bed.
They think I am me!
Their warmth? Their warmth is not a friend!
They pry my mouth for their cups of gin
And their stale bread.
 
What is reality
To this synthetic doll
Who should smile, who should shift gears,
Should spring the doors open in a wholesome disorder,
And have no evidence of ruin or fears?
But I would cry,
Rooted into the wall that
Was once my mother,
If I could remember how
And if I had the tears.

10 Kasım 2013 Pazar

2013'ün son DERBİsi!

Kuşlar bir haftadır ötüp duruyor; En çok da dün...
şimdi Muslera ve sneider'in maç kadrosunda olmayacağı kesinleşti ya...
Neyse ben tabi bu 2013'ün ne lanet bir yıl olduğunu bildiğimden konuşuyorum...
bu kez... hani 14 yıl sonra... meğer o gün bugünmüş...
Drogba da pek bilenmiş diyorlar...Şükrü Saraçoğlu'na çıkmaya can atıyormuş....
Neyse benim başka bir önerim var aslında;
baktık işler iyi gitmiyor;
Manchini Engin Baytar'ı koysun.
Hazır Emre Belözoğlu da oynuyormuş madem,
Engin Emre'ye kafa atsın,
Volkan Kalesinden çıksın Engin'e yumruk atsın,
Drogba'nın Volkan'a hali hazırda bir kıl olmuşluğu var. Drogba dayanamasın Emre'yle Volkanın ağzını burnunu dümdüz etsin.
Biz hükmen yenilelim...
Valla Taraftar ancak o zaman rahat uyku uyur.
yoksa bu sene bir puanla filan ruhumuz huzur bulmaz.

yok valla ben öyle bir insan mıyım? Bunları bana kim yazdırtıyor, içimde biri var; sadece derbi günü dışarı çıkıyor yemin ederim...



Yannız Büyük Fenerbahçe Taraftarı'ndan bir 10 kasım Koreografisi bekliyorum.
ayrıca Diğer seçenek Aziz Yıldırım olmasına rağmen, The Cemaat'in gözdelerinden Mehmet Ali Aydınlar'a  "Yürü git!" diyen Kongre'ye içten içe büyük sempati duyuyorum, kendimi tutamıyorum. 
Ha evet Aziz Yıldırım ceza alacak muhtemelen başkanlığı düşecek The Cemaat Fenerbahçe'yi yine ele geçirecek ama... bu iş sandıkları kadar kolay olmayacak. Olmadı da, görüyoruz.
Bu memlekette iyi direnenlerden biri de Aziz Yıldırım'dır. bunu da buradan söylemiş olayım.
 
 

Diren Atatürk!


Koç'a zaman zaman çok kızıyorum ama sonra yapacak da bişey yok diyorum yine de dik durmaya çalışıyorlar, artık ne kadar dik durulabilirse bu ortamda? zaten hangimiz dik durabiliyoruz kızlı erkekli afedersin...
Neyse şunu diyecektim;
bu yılki 10 kasım filmini çok beğendim, siren, ton... e güzel olmuş, yakışmış.
 

3 Kasım 2013 Pazar

2 Kasım 2013 Cumartesi

benim de rengim belli,
doğal olarak Aziz Yıldırım'ı destekliyorum. 

31 Ekim 2013 Perşembe

Drifter's Pick!!! Devendra Banhart (obi'si de var)


süper tuhaf video, en çok birlikte parmak şıklattıkları kısmı beğendim.
valla hep diyorum; ne biliyorsam yüzde 60'ını internetten öğrendim.

videoyu seyredince -kabul edersiniz ki tuhaf bir çekiciliği var- kimmiş bu Devendra Banhart bir tetkik edeyim dedim. Google, wiki falan derken yeterli malumata ulaştım.
hakikaten esaslı kişilikmiş Banhart
aşağıda yazacaklarımın hepsini wikipedia'dan öğrendim. bu arada söylemeden geçemeyeceğim bu abinin wiki article'ını kim yazmışsa... 
çünkü epey tuhaf detaylara takılmış...  
şöyle ki; 

mesela tam adı Devendra Obi Banhart, o ortadaki Obi Star Wars'daki Obi-Wan Kenobi'den geliyor. ama daha komiği ilk adı yani Devendra, Indra'dan geliyor bildiğimiz Hindu Tanrısı. Eh  be kardeşim bu ne perhiz bu ne lahana turşusu derler adama...Pek tuhaf bir karışım olmuş. 
anasının babasının kafası epey karışıkmış anlayacağınız... daha iki yaşında boşanmışlar zaten.

bir art school geçmişi var. Sanfransisco Art institute'a kaydoluyor, çizim yeteneği var yok değil.
şöyle ki;


bana kalırsa çizdiği en güzel şey bu. 
başka şeyler de çizmiş aslında... ama diğerleri bana lisede girdiğim çook sıkıcı coğrafya derslerini ve hocanın ses tonuyla senkronize çizdiğim mıyıl mıyıl karalamalarla dolu coğrafya defterimi hatırlattı.

bu bahsi geçelim.

The Castro mahallesini duymuş muydunuz? San Fransisco'daki gay mahallesi. Benhart oralara ne diye düşmüş orası muamma ama düşmüş işte...
aç parantez -
busking; sokak performansçılığı.
gitarla takılmacalar falan...
ilk ciddi sahne performansı bir gay düğününde;
Elvis'ten "Love me Tender" söylemiş günün anlam ve önemine binaen.

bu arada şu videosu epey enteresan;
 

okulu bitiremiyor ama müzikte tam gaz.
ilk albüm 2002, The Charles C Leary  (bu ne biçim albüm ismi diyenleriniz olabilir.) 24 parçalık albüm.
özellikle içinde Ride like Roy Orbison diye bir parça var ki gerçekten bu neyin kafası dedirtiyor. iyi ki 2002'de dinlememişim. Neyse siz şu The Charles C. Leary'i dinleyin bence;

 
bu arada videodaki resim kendi çizdiği albümünün kapağı.

ya işte bunlar hep Bob Dylan, Patti Smith filan kafaları...
rock star slash artist slash poet slash writer slash sculptor slash .....
öyle gider yani.
ne diyelim allah tuhaf yaratmış.

ilk albüm den sonra aynı yıl bir başka albüm daha çıkarıyor onun da ismi şöyle ki;
Oh Me Oh My...The Way the Day Goes By the Sun Is Setting Dogs Are Dreaming Lovesongs of the Christmas Spirit
evet ben de fark ettim biraz uzun; 
"title" kavramı üzerine pek düşünmediği aşikar. 

sonra sırasıyla 2004'de Rejoicing in the hands ve Nino Rojo ( ninyo roho yani kırmızı oğlan anlamında aksanlı n yoktu klavyemde onun için açıklama gereği duydum.) albümleri , 2005'de cripple crow, 2007'de smokey rolls down Thunder Canyon, 2009'da What will we be ve son olarak bu yıl Mala...
bayaa albüm anlayacağınız. 
bir sürü şarkı...
peki tür? ne tür müzik yapıyor derseniz... wiki şöyle izah etmiş arkadaşlar

style: NEW WEIRD AMERICA

ahahaha bu wiki beni öldürecek. 
valla yalan söylemiyorum; işte burda http://en.wikipedia.org/wiki/New_Weird_America

neyse çok güzel şarkı sözü var onu yazıyorum son olarak gerisi hep internetlerde dolu....
klibiyle seyredersiniz.




                                                               "Little Yellow Spider"
One, two, three, four

Little yellow spider, laughing at the snow
Ah, maybe that spider knows something that I don't know
'Cause I'm goddamn cold

Little white monkey, staring at the sand
Well, maybe that monkey figured out something I couldn't understand
Who knows?

Well, I came upon a dancing crab, and I stopped to watch it shake
I said, "Dance for me just one more time
Before you hibernate and you come out a crab cake"

Hey there, little snapping turtle, snapping at a shell
Ah, there's mysteries inside, I know
But what they are I just can't tell for sure

And hey ya, little baby crow, you're looking kinda mean
I think I outta spit before you start letting off your steam
For sure

And hey there, little sexy pig, you made it with a man
And you're got a little kid with hooves instead of hands

And oh, all the animals
All the animals

And hey there, little mockingbird, they sing about you in songs
Ah, where you been? Have you broke a wing?
I haven't heard you in so long

And hey there, little albatross, swimming in the air
Ah c'mon, you know I can't fly
And I, I think we really outta play fair

And hey there, Mr. happy squid, you move so psychadelically
You hypnotize with your magic dance all the animals in the sea
For sure

And oh, all the animals
All the animals

And hey there, Mr. morning sun, what kind of creature are you?
I can't stare, but I know you're there
Goddamn, how I wish I knew

And hey there, Mrs. lovely moon, you're lonely and you're blue
It's kinda strange, the way you change
But then again, we all do too


28 Ekim 2013 Pazartesi

2013 bitsin artık yahu!!!


"life is like sanskrit read to a pony"
Lou Reed

24 Ekim 2013 Perşembe

bizim takım bi tuhaf kondisyon olmuş maaşallah!

Felipe Melo'nun golü rüyama girecek bu gece kesin. son golü de yemeseydik olmazdı malum kuşların nazarı değerdi...
ya bi'de bişey diycem;
niye kimse bana son feci bisiklet diye acayip bi' grup olduğunu ve bu grubun varoluşum yokuşu diye bir parçaları olduğunu söylemiyor?
alıcaanız olsun...



23 Ekim 2013 Çarşamba


Bazan başımı kaldırıp tepemdeki bulutların bu halini görünce
Kendimi, gökyüzünde ilahi bir krallığın hüküm sürmediğine inandırmaya epey çabalıyorum.
Sonra

Jupitere bir göz kırpıyorum.