13 Haziran 2013 Perşembe

Kimse Hülya Avşar'ın bunu reklam için yaptığını söylemesin.
Bu bir Kamu Spotu arkadaşlar anlatabildim mi? 

Plebisit ne olaki? bakın neymiş;

Çok sevgili Başbakanımızın çok sevgili halkına, ülkesine ve yavrularına bugün yaptığı konuşmada plebisit dedi durdu ya;

bakın burada anlatıyor Kemal Gözler makalesinde...
http://www.anayasa.gen.tr/halkoylamasi.htm

Referandumun doğru bir değerlendirmesini yapabilmek içinplebisitten özenle ayrılması gerekir. Ancak bu ayrımı yapmak pek de kolay değildir[9]. Genellikle, kabul edildiği üzere, referandumda bir değişiklik; plebisitte ise, bir adam söz konusudur. Birincisinde bir metin oylanır; ikincisinde ise, birisim[10].
Referandumla plebisit arasındaki diğer fark ise demokratiklik bakımından ortaya çıkmaktadır. Referandum demokratik bir usuldür: Halk etkendir, öznedir; karar alma sürecinin başına, ortasına ve sonuna katılır. Plebisit ise, anti-demokratik bir usuldür: Halk edilgendir, nesnedir; karar alma sürecinin sadece sonuna katılır. Referandumun yapılmasını isteyen halkın kendisi (halk teşebbüsü) ya da halkın seçtiği temsilcilerdir. Oylanan şey ise, halkın temsilcilerinin hazırladığı bir metindir. Oysa, plebisite başvuranlar, kişisel iktidar sahipleri ya da fiili yönetimlerdir. Oylanan şey ise, halkın katılımı olmadan hazırlanan metinler, fiili yönetimlerin oldu-bittileri, karar ve eylemleridir. Kısaca, plebisit, diktatörlerin, anti-demokratik yöneticilerin, darbecilerin, kendilerine meşruiyet kazandırmak için başvurdukları bir halkoylamasıdır[11].     

Hayır Plebisit diyince nooluyo? bu akılları Başbakana kimler veriyor? CNN spikerine posta koyup tabiri caizse bize yedirdiğini Ona yediremeyen lafı yiyip sesi kapatılan süper kurmay danışman Kalın mı veriyor bu akılları.
Referandum deme Başbakanım Plebisit de ki sen de çok kool görün.
Bana kalırsa bu gaf -ki en iyi ihtimalle gaf olabilir- kusura bakmasınlar da bana  dervişin fikri neyse zikri de odur dedirtiyor.

Kurtla Kuzu

Nomen İma'nın son blogpostunu okuyunca aklıma 3 yaşındayken annemin bana ezberlettiği ve orda burda, "hadi kızım oku bakalım amcalara teyzelere ezberlediğin masalı" diye; ufacık beni, elalemin önüne ittirdiği La fontaine'in masalı geldi. 
daha dilim bile dönmüyordu; 
"kuzununun biyi su içiyormuş pıyıl pıyıl deyeden, aç bi yukağdan kuyt gelmiş" diye başlıyordum masala...
millet kırılıyordu gülmekten...
vayy be! dedim şimdi.
hayat ne acayip!
bugün bu masalın ampul gibi zihnimde yanması ne acayip!

masalın gerisini tam çıkaramadım, sadece amcaların teyzelerin kahkahalar attıkları kısımlar var ezberimde.. masal komik olduğundan değil ben bazı kelimeleri doğru telaffuz edemediğimden gülüyorlardı tabi... 
onlar güldükçe ben masalın sonundaki kuzuyu düşünüp ağlayacak gibi oluyordum.
onlar gülüyorlardı ağlanacak halimize!

neyse google'dan buldum, masalın tamamı şöyle:

Kuzunun biri su içiyormuş, tertemiz pırıl pırıl bir dereden. Aç bir kurt yaklaşmış yanına, belikli av istemiş canı.
- Vaayy demiş, sinirle.Sen kim oluyorsun da suyumu bulandıruyorsun, şimdi gösteririm sana.
- - Aman efendim, demiş kuzu: Kızmayın bana ne olur. Hem bir bakın hele ben nerdeyim. Bulunduğum yerden suyunuzu nasıl bulandırabilirim. Hem bakın bakın, siz benden yukarıdasınız, bulandırsanız suyu siz bulandırırsınız.

Kurt doğruları biliyormuş da , bu doğrular işine gelmiyormuş. Üstüne yürümüş kuzucuğun.
- Onu bunu bilmem demiş canavar: Bulandırıyorsun işte o kadar.Hem dahası bile var. Sen bana geçen yıl küfretmiştin ya, nasıl unuturum ben onu ?
Kuzucuk itiraz etmiş;
- Efendim ben geçen yıl yoktum ki. Daha bu yıl doğdum inanın.
Kurt bozulmuş ya belli etmemiş. Sendeğilsen kardeşindir ukala demiş.
- Kardeşim yok ki küfretsin demiş kuzu.
Kurt ısrar etmiş;
- Seninkilerden biridir mutlaka. Benden iyi mi bileceksin.İşiniz gücünüz benimle uğraşmak,çobanlarınız ve köpekleriniz anlattılar bana. Sana ve senin gibilere haddini bildirme zamanı artık geldi. Kurt kapmış kuzuyu koşmuş ormana. Kuzucuğu gören olmamış bir daha.