14 Aralık 2012 Cuma

and the Drifter proudly presents : hide my ass!


Her tür sansüre karşı kulunuz drifter'ın çeşitli mütalalar sonucunda edindiği bilgiye göre şu sıralar en güvenli web proxy budur :  http://www.hidemyass.com/
bayılırım gizli kapaklı işlere...
bu da slogan olsun: PROTECT YOUR ONLINE PRIVACY EN AZINDAN!

12 Aralık 2012 Çarşamba

istanbul'u kurtarıyorum kare kare...

sokak sokak dolaşıp kalanı fotoğraflıyorum,  bir tek fotoğrafları kalacak elimizde... Bugün bu kapının önünden geçtim :)



Balat - Fener 
12 Aralık 2012



diğer fotolar  fotoblogumda şu hiç itibar etmediğiniz...
(siteme bak!! :)

35 yıl önce bugün...

"Olur mu, Metin Olur mu? üzüntümüzü nasıl unuturuz başka türlü? Hem ben engin ruhluyumdur, şair tabiyatlıyımdır. Kaptırdım mı kendimi tutamam artık Sen beni rahmetli..." Birden şaşırdı fakat üç masaya sığmayan mezelere saldırmaya başladı bile... Kimin rahmetli olduğunu sormak bile aklına gelmedi... Ah rahmetli; ne kadar haklıydın, kimse kimseyi dinlemiyor dediğin zaman.
(Tutunamayanlar)

35 yıl önce bugün rahmet*li olan Oğuz Atay'ı anarken, gani gani...


* tdk'ya göre:
rahmet 

isim Arapça ra§met
1. isim Birinin suçunu bağışlama, yarlıgama, merhamet etme
"Allah rahmet eylesin."
2. Yağmur
"Kubbedeki açıktan rahmet yağar, güneş vurur." - A. H. Tanpınar

rahmetli olmak 
ölmek


'

gecenin parçası


duyularımın dış gerçekliği kaydettiğini, buna karşılık itkilerimin hiç bir zaman duygularıma ulaşamadıklarını şaşkınlıkla keşfettim. Kapalı bir odada yaşıyordu duygularım ve ben, verilen talimata uygun olarak ve hep önceden tasarlayarak onlardan yararlanabiliyordum. Kendi gerçekliğim öylesine derinden bölünmüştü ki, onun farkına bile varamıyordum.

duyguların anılarıyla varoluyordum. Onları yeniden üretmeyi oldukça iyi bilsem de kendiliğinden ifade edemiyordum; yaşadığım sezgilsel deneyimle onun duygusal ifade edilişi arasında, bir mikrosaniye de olsa hep bir zaman farkı vardı...
(Ingmar Bergman)

11 Aralık 2012 Salı

Flying Lotus

Flying Lotus'un yeni albümü Untill the quiet Comes.
Tiny Tortures'a çektikleri son video bomba olmuş.
David Levandowski yönetmiş;


Elijah Wood'u nedendir bilmem ama çok beğenirim ben...
bir gün Küçük Prens'i çekecekler ve onu oynatacaklar diye bekliyorum.

neyse bi de bu sitede acayip fotoğraflar var gerçekten

http://timothysaccenti.com/category/work/stills/#/flying-lotuscosmogramma-pt-i

iyi bir GİF oldu mu kolalı jelibona bile dönüp bakmam!


25 sene olmuş Graphics interchange Format yani GIF icad edileli... icat tabi ne deseydim?

işte GIF kafasının tarihçesi, çok şeker!


gecenin parçası


10 Aralık 2012 Pazartesi

9 Aralık 2012 Pazar

dağılmış vaziyetteyim!
günlerdir Lautreamont okuyorum...
okumak değil de ne desem bilemedim şimdi...


şöyle şeyler:

...sanki bütün giz açmalara kapalı ve sonsuz bir gizin ezici ağırlığıyla yüklü bir yüreğin vuruşlarını önlemek istermiş gibi. Yaşamdan yorgun düşmüş, kendisine benzemeyen varlıklar arasında yürümekten utanmış, ruhunu bir umutsuzluk sarmış, bir dilenci gibi yapayalnız ilerliyor vadilere. 
Yaşam için gereken şeyleri nasıl sağlıyor acaba? 
O bu gözetimden kuşkulanmadan , onun yanı başında geceliyor merhametli ruhlar, ve hiç yüz çevirmiyorlar ona:
öylesine iyi! Öylesine yazgısına boyun eğmiş! Bazen duyarlı kişilerle, kendilerine eliyle dokunmadan kolayca konuşuyor ve uzak duruyor düşsel bir tehlike korkusuyla. Kendisine yalnızlığı neden eş seçtiği sorulacak olsa, gözlerini gökyüzüne doğru kaldırır ve Esirgeyici'ye olan siteminin gözyaşlarını güçlükle tutar; ama yanıtlamaz  göz kapaklarının karına sabah gülünün kızıllığını yayan bu düşüncesiz soruyu. Konuşma uzarsa, kaygılanır, yaklaşan bir görünmez bir düşmanın varlığından kaçmaya çalışıyormuş gibi gözleriyle ufkun dört bir yanını tarar, eliyle çabucak vedalaşıp uyanan utancının kanatları üzerinden uzaklaşır ve ormanda yitip gider.
Onu genellikle deli sayarlar... 

ya da şöyle şeyler:

...ama bir süre karşılaştırma yaptıktan sonra, gülüşümün insanların gülüşüne benzemediğini gördüm, yani gülmüyordum ben, gülüşüm yoktu benim...

...gülmeyi öğrenmek çok zor, ya da, daha doğrusu, bu yaratılış aykırılığına karşı içimde taşıdığım tiksinti duygusunun kişiliğimin en önemli niteliğini oluşturduğunu sanıyorum. Pekiala, daha çarpıcı bir şeye tanık oldum: Bir eşek yiyen incir gördüm! Ve, gene de gülmedim; içtenlikle söylüyorum, ağzımın hiç bir yanı kımıldamadı bile. Öylesine bir ağlama gereksinimi duydum ki, bir damla yaş aktı gözümden . "Doğa! Doğa!" diye haykırdım hıçkırarak, " Atmaca serçeyi parçalıyor, incir eşeği yiyorve insanı gövdeye indiriyor şerit!" Daha ileri gitmek kararı almaksızın, sinek öldürme yöntemini açıklar gibi mi konuştumacaba diye soruyorum kendime. Evet değil mi? Gergedan yok etme yönteminden söz etmedim, doğru! Bunun tersini ileri sürecek olsaydı bazı dostalrım, dinlemezdim onları, ve övgü ve dalkavukluğun iki kocaman engel olduklarını anımsardım...

birazdan da dışarı çıkıcam sırf söz verdim diye ama hiç bir sosyal fonksiyonumu yerine getiremeyeceğim diye de kaygılıyım çok!

2 Aralık 2012 Pazar

1 Aralık 2012 Cumartesi

30 Kasım 2012 Cuma

happening!



millet ne ortamlarda nelere şahit oluyor..
vay bee!
atkımı takayım da boynuma, Antep Maçına gideyim bari!

29 Kasım 2012 Perşembe

MARLEY; WHAT IS TO BE MUST BE





2012 yapımı MARLEY filmi, yani Bob Marley belgeseli...
nefis görüntüler var.
Marley'in ilk fotoğrafı, rastasız saçları, kendisini kabul etmeyen beyaz babasının fotoğrafı, futbol oynarken ki görüntüleri (her ne kadar gencecik ölümüne sebep olsa da ölene kadar futbol oynamış Bob Marley) vuruluşunun arkasındaki sebepler, kadınlar, çocuklar, Kingston, No Woman No Cry'da geçen  Trench Town'ın o yıllara ait siyah beyaz görüntüleri...turne görüntüleri, şarkı hikayeleri, politik durumlar, Rasta Fari durumları vs. vs....
çok izlenesi bir belgesel olmuş;

full movie linki
http://www.solarmovie.eu/watch-marley-2012.html


bu da trailer:

28 Kasım 2012 Çarşamba

godard vs woody


bu da kreatif konferans tanıtım videosu; artık nasıl uçulmuşsa...


pek bi sürreal arkadaşlar ama hepsi pırlanta...

http://offf.ws/lille/

27 Kasım 2012 Salı

"Atlas'ın özgür olduğunu düşünmesine izin verildi. Dilediği an Dünyayı omuzlarından atabilir ve çekip gidebilirdi; ama ona verilen tek izin bunu düşünmesiydi."  (F. Kafka)

tete a tete sombre et limpide
Qu'un coeur devenu son miroir!

karanlık ve berrak söyleşi
kendine ayna olmuş yürekte!






Je suis la plaie et le couteau
Et la victime et le bourreau.

(yara bende, bıçak bendedir,
Kurban da ben, cellat da benim)

24 Kasım 2012 Cumartesi

Neden mi Melo?

Kaleci Melo'nun penaltıyı kurtarış anı.

bu da videosu


cumartesi parçası

And the Drifter proudly presents ; amphibius camping trailer!

aylaklığı bırakıyorum! gözümü para bürüdü!
bundan sonra sadece bu araçtan kendime bir tane edinmek için çalışacağım. Para kazanmanın anlamını buldum evreka!


Dahiyane dizayn diye buna derim ben.

alıntı;

"şimdi acele etmeden düşünmek istiyorum.
İnsanlığın kendinden duyduğu korkuyu seviyorum! Sadece iki yol varmış gibi geliyor ona: Suç ya da kölelik. Aslında insanlık yanılıyor sayılmaz; ama suçluda sadece suçun köleliğini görmekte üstüne yoktur.Genel olarak suç, kader, kaçınılmaz alın yazısı biçiminde ortaya çıkar. Ya kurban? Kuşkusuz; ama kurban lanetli değildir, çünkü o rastlantı sonucu yenik düşer. Alın yazısı sadece suçlu'ya isabet eder. Bu nedenle, hükümran varlık kendini bunaltan bir tutsaklıkla yükümlüdür. özgür insanların durumu gönüllü uşaklıktır.
Gülüyorum. Doğal olarak! Yüce insanlık alçak görünmekten vazgeçemeyen suçlunun istemine cevap veriyor!
...
ama lanet göründüğü gibi değildir. ve lanetlilerin inlemelerine ya da gözyaşlarına mutlulukta ayrılan yer, bir kum tanesinin gökyüzünde kapladığından fazla değil!
...
mutluluğum yatağı olmayan bir nehir gibi sonsuzca akıyor.
...
ölü gelecek, bir bıçak kadar mutlu. Ateş hoşuma gidiyor.
...
acısını duyduğum rahatsızlığın, yazının, edebiyatın üstesinden yalan söylemeden gelinemez.
Kelimelerin düzenini yöneten yasalarla Rahatsız Edici'nin anlaşılması kaleme çığlık attırır. Rahatsız Edici'nin karanlığı sayesinde yaşanan sonsuz heyecan ve mutluluktan söz ediyorum sadece...

Georges Bataille - Rahip C.