gökyüzünün altında gevşemiş onun bunun üzerine kafa yorup duruyor. Emeğin doğasını düşünüyor. Avareliğin doğasını ve göğün kendisini. Kocaman dalga dalga bulutlar yere o kadar yakın duruyorlar ki, insanın kement atıp birini tutası geliyor.- ister başının altına yastık yap ister midene indir. Bir tabak bol sulu fasülyeyi kocaman bir parça bulut etiyle götür, sonra da biraz kestirmek üzere uzan. Ne hayat ama! (hayalperestler- Patti Smith)
yok yani olacak iş değil; 10 kere daha falan izleyesim var.
8 Mayıs 2011 Pazar
çoook yorgunum yorgunluktan uyuyamıyorum...
29 Nisan 2011 Cuma
sabahın parçası
üretmek istemiyorum
herkes yeterince üretiyor
ben üretmesem ne olur ki?
üretmiyim tüketiyim.
17 Mart 2011 Perşembe
Ben daha bir hafta sonramı planlayamazken şu avrupalı'nın önümüzdeki yılın eylülünde yapacağı istanbul seyahati için benim evi kiralamak istemesine hayran kalmamak elde değil. Ama ben öyle uzun vaeli plan yapamam... kusura bakmayacak artık.
The hero of the novel "The Time Machine", which a young writer Herbert George Wells published in 1895, travels on a mechanical device into an unfathomable future. There he finds that mankind has split into two species: the Eloi, who are frail and defenceless aristocrats living in the idle gardens and feeding on the fruits of the trees; and the Morlocks, a race of underground proletarians who, after ages of labouring in darkness, have got blind, but driven by the force of the past, go on working at their rusted intricate machinery that produces nothing. Shafts with winding staircases unite the two worlds. On moonless nights, the Morlocks climb up out of their caverns and feed on Eloi.
The nameless hero, pursued by Morlocks, escapes back into present. He brings with him as a solitary token of his adventure an unknown flower that falls into dust and that will not blossom on earth until thousands and thousands of years are over.
The book of Imaginary Beings - J.L. Borges
yani hikayenin güzelliğine bak...
"moonless nights" ne güzel tamlamadır...
şimdi aklıma başka birşey geldi...ben ki Billie Holiday hastası bir insanım "God Bless the Child" parçasını ilk kez Alex Gopher'dan dinlemiştim.
orda Billie ,
them that's got shall get
them that's got shall lose
der;
ben onu hep
moonless sky shall get
moonless nights shall loose
diye duymuşumdur.
çocukken de uydururdum öyle şarkıları...
neyseki şimdi google var...
Morlock'um ben.
8 Ocak 2011 Cumartesi
bu adama pekiala aşık olabilirdim.
25 Aralık 2010 Cumartesi
30'dan fazla ülkede gelenekler klitorisin kesilmesini emrediyor.
Bu kesik , kocanın karısı ya da karıları üzerindeki mülkiyet hakkını teyit ediyor.
Kadın sünnetçileri kadının zevk almasına yönelik olarak işlenen bu suça arınma adını veriyorlar.
ve klitorisi şöyle açıklıyorlar;
klitoris zehirli bir iğnedir, akrebin kuyruğudur, bir termit yuvasıdır, erkeği öldürür ya da hasta eder, kadınları tahrik eder, sütlerini zehirler ve onları doyumsuz ve delidolu yapar.
Bu sakat bırakmayı haklı çıkarmak için bu konuda hiç bir zaman konuşmamış olan
Muhammed peygamberden ve bu konuya hiç değinmemiş olan Kuran'an alıntılar uydururlar.
20 Aralık 2010 Pazartesi
Sir Walter Raleigh kuzeyde tütünü buldu. Tütünü pipoyla içen bu adam ingiliz soylularına tütün zevkini tanıttı.
In a brilliant, off the cuff article from 2007, A.N. Wilson, writer for the Telegraph, asks the question of smoking bans: "Is this the end of English literature?"
"I have been racking my brains to find a single non-smoker among the great English poets or novelists of the 17th, 18th, 19th or 20th centuries. Possibly, Keats had to lay off the pipe tobacco a bit after he developed tuberculosis."
"Tennyson, who only stopped smoking in order to eat and sleep, describes in one of his letters sitting in a pub with a friend and doing very little except 'staring smokey babies' at one another."
"Sitting with my drink in such now-empty bars, my mind has turned to the great smokers of the past - to C S Lewis, who smoked 60 cigarettes a day between pipes with his friends Charles Williams (cigarette smoker) and Tolkien (pipe-smoker); to Thomas Carlyle, whose wife made him smoke in the kitchen of their house in Cheyne Row, but who is unimaginable without tobacco, to Robert Browning, who quickly adapted to the new cigarette craze, to the great John Cowper Powys, who continued to smoke cigarettes, and to produce fascinating novels, into his nineties."
bırakılır mı?
biraz bırakılır
biraz sonra başlanır...
10 Eylül 2010 Cuma
"ateş" from the series "prtraits"
23 Nisan 2010 Cuma
"post industrial hieroglif " from the series "THE BEAUTY OF URBAN DECAY"
20 Nisan 2010 Salı
Safo
Safo hakkında çok az şey biliniyor. İki bin altı yüz yıl önce Lesbos adasında (bugünkü midilli ç.n.) - hadiii!- doğduğu ve Lezbiyen teriminin de oradan geldiği söyleniyor. Evli ve bir erkek çocuk sahibi olduğu ve bir denizci aşkına karşılık vermediği için kendini sarp kayalıklardan aşağı attığı söyleniyor. Ayrıca ufak tefek ve çirkin olduğu da söyleniyor. Bunların doğru olup olmadığını bilmiyoruz. Bir Kadının , bizim dayanılmaz cazibemize vurulmak yerine başka bir kadını tercih etmesi biz erkeklerin hoşuna gitmez . 1703 yılında, erkek iktidarının burcu konumundaki Katolik Kilisesi, Safo'nun bütün kitaplarının yakılmasını emretti. Az, çok az şiiri bu kıyıman kurtulabildi. (Eduardo Galleano- Aynalar)
Siz, göğsü mis kokan Peri'nin güzel hediyeleri! Coşun kızlar ve söylesin tatlı sesli lir Ama benim bir zamanlar körpe olan yaşlı bedenim artık kocadı Saçlarım kara yerine beyaza döndü; Yüreğim ağırlaştı Bir zamanlar yavru geyikler gibi hızla dans eden dizlerim... Artık beni taşımaz Halime inleyip dururum Ama ne gelir elden? Yaşlanmamak... Ve insan olmak, imkânı yok.
Ama işin ilginç tarafı, arkeologlar Mısır kasabası Oxyrhynchus'ta milattan önce üçüncü yüzyıla ait bir mumyanın üzerine sarılmış papirüs yaprağına rastlıyor. Papirüsteki yazıları fark eden uzmanlar Michael Gronewald ve Robert Daniel, bu yaprakları 1922 yılında bulunmuş, Safo'ya ait olduğu kesinleşen bir başka şiir yazılı papirüsle karşılaştırıyor, Sonuçta papirüslerin aynı kaynaktan yazının da aynı elden çıktığı kesinleşiyor.