8 Kasım 2012 Perşembe

çok güzel cover

Katy perry'den, kendisini hiç tanımadığım halde hiç hoşlanmıyorum. O Zoey Deschanel denen kadını da , aslında pek çok konuda fevkalade yetenekli olmasına rağmen sırf katy perry'e benzediği için hiç sevmiyorum. Angus'un ablası -(ya da kardeşi ama bence ablası gibi duruyo - çünkü kalbimde angus, tüm o saçına sakalına rağmen hep küçük bi kardeş olarak kalacak-) olan bu kadını, yani Julia Stone'u sırf bu şarkıyı söylerken (ki sırf bu şarkıyı böyle söylüyor olması da yeterliydi aslında.) tam o "you'd better shape up dediği andaki yanağını şişirip suratına o süper sevimli ifadeyi -işte seyrederseniz göreceksiniz- yerleştirdiği için hayatım boyunca seveceğim.




haa bi de bu inforraphic'i buldum çok güldüm.





faking jazz together

ufff!!!


Nike Savvas'ın "atomic: full of love , full of wonder" adını verdiği bu  (şey diyeceğim artık bu neyse muazzam bişey çünkü) şeyi çook görmek istiyorum yakından hatta tam da resimdeki kızın durduğu yerde durmak istiyorum. ve bunu yapamayacağım için de bütün gün mızmızlık yapıp somurtucam ve etrafımdakileri mutsuz edicem. öyle yani. 




2 Kasım 2012 Cuma

Başka Haber: Taksim'i Seven Nöbete: Taksim Yayalaştırma Projesi Pazar Günü Protesto Edilecek

"hürrem yaptırmıştır, turgut'un süleyman'da gözü vardıysa demek ki" diye twit atan arkadaş bu mevsimde hangi üzüme düştüyse ben de aynından istiyorum.

cuma kafası


1 Kasım 2012 Perşembe

şahane graffiti yapmışlar şişhane'de...















Şişhane'deki otoparkın girişindeki binanın duvarının tamamını kaplayan bu şahane graffitiyi ben bugün fotoğrafladım, Eylül sonu yapmışlar,  ama çok güzel olmuş. Üstelik big chefs'in karşısındaki ara sokaktaki muhteşem graffitinin akıbetine uğramayacak çünkü belediye tabelayı çakmış duvara... Amerikan Konsolosluğu ve Beyoğlu belediyesi işbirliğiyle diye yazıyor son fotoğrafın sağ alt köşesinde göreceksiniz. Keşke şehrin diğer yerlerindeki sokak resimlerine de aynı duyarlılığı gösterse belediyeler; ben biliyorum pek çoğunu duvarı kirletiyor diye boyuyorlar üzerine olur olmaz afişler yapıştırıyorlar, canım acıyor. Mesela Brezilya'lı (artık ünlü diyeceğm, konuyla ilgili olanlar adını biliyorlardır zira) ETHOS'un İstanbul'da bu duvarı boyadığıyla ilgili bir post'a denk geldim yabancı bir kültür portalında...Bu sokağın nerde olduğunu bilmiyorum, silinmeden gidip görsem diyorum ama haberde adres vermemişler tabi...allahtan resimde, yan binada satılık ilanı gözüme çarptı.  Orada bir telefon numarası var, arayıp soruciim adresi...



çok güzel şiir kitabı, 'sincabın sakladığı sözcükler'

doğumda ilk viyaklama
tindeki ışığı yakar
ölümde son iç çekiş
gerçekliği anlatır.
Fakirlik hiç güzel değil,
zenginlik de öyle!


CREDO
Kabul ediyorum
daha yaşlı olduğumu
daha genç olanlardan
sanırım buna
boyun eğmek gerekiyor zamanla-
daha genç olduğumu da
kabul ediyorum
daha yaşlı olanlardan
ama sanki hep öyleydim ben
bildim bileli



bırak otursun masada o tahtakurusu
görmemiş gibi davran.


(bu da kendine yazığı şiir, bayıldım tabi ben, ayrıca kendine şiir yazan insanlara hep bayılmışımdır.)

LAUGESEN şair değildir
diye yazdılar otuz yıl önce
şimdi de
LAUGESEN oyun yazarı değildir
diye yazıyorlar
elbette hakları var
LAUGESEN hiç birşey değildir.
şair ya da oyun yazarı olmadan
Danimarka Akademisi'nin
üyesi olabildiğine göre
niçin başka bir şey olsun ki
turnayı gözünden vurmuştur LAUGESEN
işte o kadar
(hem de saçmasız fişekle
ondan başka türlüsü yok çünkü)
uslu bir delikanlı olduğu için
ancak gerekeni yapar LAUGESEN
ve dünyanın hiçbirzaman
istediği gibiolmayacağını
iyi bildiğinden
hiçbirşeyi de iplemez
görebildiğini görmüş
yapabildiğini yapmıştır çünkü
ve onun yaşındakilerin bildiği gibi
LAUGESEN de bilir ki
işemek zordur aşağıdan
kendi gömüt taşına
hele bir de LAUGESEN yazılıysa
o taşın üstünde
so what.

Mouse on Mars @ Babylon


Mouse on Mars,
babylon'da. cmts.
uuu baby!