12 Ağustos 2019 Pazartesi

bir Murakami romanı bittiğinde...


Sadece roman okumuş olmazsınız.!

Norwegian Woods'u ele alalım; Türkçe'ye İmkansızın Şarkısı olarak çevrilmişti.

Bikere içinde Brahms, Sergent Pepper Lonely Club Band, bolca Beatles, Pat Powel, Thelonious Monk, Bacharach, Miles Davis, Rolling Stones, Jim Morisson, John Coltrane, Tony Bennet, Coleman, Ravel, Drifters, Carlos Jobim, Sarah Vaughan ve dahasının sıralanmış olduğu coşkun dalgalı jazz ağırlıklı bir playliste sahipsinizdir artık. Bildiğiniz şarkıları, okurken fonda duyarsınız; bilmediklerinizi de açıp dinlemek istersiniz.

sonra;
kitaplığınızdan bir iki kitaba yeniden göz atasınız gelir; yada romanı bitirir bitirmez kitapçıya gidesiniz...
çünkü mesela şu kitapların ismi geçmiştir.
Joseph Conrad- Lord Jim
Thomas Mann- Büyülü Dağ
Marx- Kapital
Faulkner- Ağustos Işığı
Hermann Hesse - Çarklar Arasında
Fitzgerald- Muhteşem Gatsby
gibi.
Tenesse Williams, Boris Vian, Eurupides, Georges Bataille, Balzac, Dante, Dickens okuyan karakterlere imrenirsiniz.

sonra tutar bir karaktere şöyle dedirtir:
"Çağdaş edebiyata güvenim yok demiyorum. Ama değerli vaktimi de zamanın vaftiz etmediği eserleri okuyarak ziyan etmek istemem. Hayat zaten yeterince kısa."


bi de üstüne
iştahınız açılır; karakterler laf olsun diye restoranda buluşmazlar, gidince eni konu yemek yerler, içki içerler. Ayrıca yemek de yaparlar, en az bir yemek tarifi alırsınız özellikle Japon mutfağından...

yani bir gün Japonya'ya gidecek olursanız aç kalmazsınız; restorana gittiğinizde menüde içinde ne olduğunu bildiğiniz bir iki yemek bulursunuz.

başkaa...
karakterlerin ilgi alanlarına ve birikimine bağlı değişen konularda- ki bazen hakkaten romanın gidişatıyla hiç bi alakası olmaksızın- gerekli gereksiz çeşitli pratik bilgiye maruz kalırınız. Bu bilgilerin bazıları hayatta işinize yarayacaktır.

enteresan kelimeler , kavramlar öğrenirsiniz.
Deus ex machina falan gibi..


-Söylesene , zenginliğin en büyük üstünlüğü nedir biliyor musun?
-Hayır.
-Paran olmadığını söyleyebilmektir.

filan gibi diyaloglar geçince o ana dek geyik muhabbeti yapan karakterler arasında; hoppalaa der durur düşünürsünüz acık.


nihayetinde de;
ucu açık bi sonla bırakır sizi keyaki yapraklarının uçuştuğu saçma sapan çıkmaz bir sokakta mesela...
 

4 yorum:

Zihnin Arka Sokakları dedi ki...

Murakami'nin yazdıklarını seviyorum. Evet bence çok muazzam edebi bir kalem değil (Japon edebiyatının kutup yıldızı Mişima'dır derim <3) ama keyifli yazıyor bence. Özellikle müzik zevki beni cezbediyor. Bob Dylan takıntısı, caz, 60'lar rock sevgisi, Rush... Daha ne yapsın :D Kafamı dinlendirmek istediğim ara dönemlerde kendisini seçiyorum. Bir yandan da bitmesini istemiyorum ama yavaş yavaş sonuna geldim. En sevdiklerim şöyle,

1) Kafka Sahilde
2) Dance, Dance, Dance (!!!!!!!inanılmaz)
3) After Dark (haksızlık ediyorlar buna)
4) Haşlanmış Harikalar Diyarı ve Dünyanın Sonu

İmkansızın Şarkısı ilk okduğum kitabıydı ama açıkçası orta şekerli geldi bana. Üstüne okuduğum kitaplarının birçoğu onu gölgeledi. Sputnik Sweetheart'ı saymazsak en az sevdiğim kitabı olabilir :(

drifter dedi ki...

Ben onu okumadımdı bi bakayım. Sputnik sweatheart'ı.

Norwegian woods' u yazdığı zamanı düşününce ( henüz 40 olmadan); o gün için son derece tutarlı. 38 yaşında yapılacak en iyi başlangıç bence. Boris vian haryanlığı apaçık ve çekinmesiz. Rengini belli ediyor. Sarsıcı değil, sürükleyici ve havaya sokucu bir anlatım peşinde. Başarmış da...
Sonrakiler başka arayışlar.

Kısa hikayelerini de seviyorum. Bir ara newyorker'da çıkıyordu kısa hikayeleri. Tatlı adam.

Zihnin Arka Sokakları dedi ki...

Açıkçası kendisi Boris Vian'a hayran olsa bile asla o olamayacak bence :/ Ne güzel abimizdin Boris. Erken öldü! Bıraksalar daha kaç tane l'herbe rouge, l'écume des jours, blues pour un chat noir yazardı hoffff. Çok tatlış bir yazardı :D

drifter dedi ki...

Öyle bir niyeti olduğunu sanmam zaten; norwegian woods daha çok bi homage, bi tribute gibi...
Vian da rahmet istedi hakkaten.
Mucize hayat demek lazım onunkisine. 39 yılda film gibi hayat. Sahi biyografik filmi yapılmış mıydı onun? Bi bakayım.