26 Mayıs 2019 Pazar

pazar okumaları günün kelimesi ve çok güzel pazar günü parçası




Güneş yükselmişti, gökyüzü temizdi. Kayaların arasına daldım, küçük bir martı gibi bir oyuğun içine sokuldum, mutlulukla açık denize baktım. Vücudumu güçlü , taze ve uysa hissettim, aklım dalgaları izleyerek bir yerde kendisi de dalga oluyor, hiç karşı koymaksızın denizin oynak temposuna uyuyordu.
Sonra kalbim yavaş yavaş hırçınlaşmaya başladı, karanlık sesler yükseliyordu içimde. Kimin seslendiğini biliyordum.Bir an yalnız kalsam, içimde adlandırılmaz isteklerle, şiddetle, dengesiz umutlarla korkmuş bir halde kükrer; kükrer ve benden kurtuluş beklerdi...

Onu duymamak için, çabucak yol arkadaşım Dante'yi açtım; yalnız keder ve kuvvetten oluşmuş içimdeki şeytanı kovmak istiyordum. Sayfaları çeviriyor, rastgele bir mısra, bir dörtlük okuyor, bütün ilahiyi hatırlıyordum; Cehennemlikler ateşten sayfaların arasından bağırarak çıkıyorlardı; ötede büyük yaralı ruhlar çok yüksek bir dağa tırmanmak için çırpınıyorlardı; daha yukarıdakiler, mutlak mutluluk içindeki zümrüt çayırlarda gezinmekteydiler. Kader'in üç katlı korkunç yapısını bir inip bir çıkıyordum; sanki bu yapı benim evimmiş gibi, Cehennem , Araf ve Cennet'i kolaylıkla dolaşıyordum. Doğa-üstü mısralar üzerinde gezinerek acı duymakta, durup sevinmekteydim.

Dante'yi kapadım, uzak ufkabaktım. Bir küçük martı, karnını dalgaya dayadı, vücudunu büyük ve serin hazzın içine salıverdi. Güneşte yanmış, çıplak ayaklı bir oğlan deniz kıyısında belirdi; sevdalı madinadalar söylüyordu; bana öyle geldi ki; oğlan bunların acısını anlıyordu, çünkü sesi, kısık horozlarınkine benzemeye başlamıştı bile...
Yıllar yüzyıllar boyunca, Dantenin de yurdunda şarkılarokunmuştu. Ve nasıl sevda şarkısı erkek çocuklarını aşka hazırlıyorsa, ateşli Floransa şarkıları da İtalyan gençlerini ulusal savaşa ve özgürlüğe hazırlıyordu. Hepsi yavaş şairin ruhunu alarak tutsaklığı özgürlüğe çeviriyorlardı.
Arkamda bir gülme duydum. Birdenbire Dante'nin doruklarından aşağı yuvarlandım. Dönünce arkamda bütün yüzüyle gülen Zorba'yı gördüm.

Aleksi Zorba- Nikos Kazancakis 



Madinada : Aslının eski Venedik dilinde Matinada denilen yas şarkıları olduğu ileri sürülen bir çeşit halk şiiri. Girite özgü, genelde Lavta ile çalınan müzik üstüne okumalar gibi... Rap'in babası da denilebilir. 
şurada bir örneği var:



21 Mayıs 2019 Salı

Sonra bir de Uğur GALLENKUŞ diye bir adam var böyle kolajlar yapıyor !












projenin adı Paralel Evren; Google'layınca daha bisürüsü çıkıyor. instagram sayfası da varmış.

19 Mayıs 2019 Pazar

re re re ra ra ra!

Yine saçma sapan bir lig sezonu oldu. Allah biliyor, Başakşehire kendi sahamızda kupa kaldırtcaklar diye aklım çıktı. Öldüm öldüm hala kendime gelemedim tam,dirildim diyemiyorum.
Ama ne maçtı? Kaç gol attık sayamadım. Artık bu maçı da hakemle aldınız demezler herhalde. Yine de işte söylüyorum bu takımdan hiç haz etmedim bu sezon. Gönlümdeki cimbom bu değil kesin.
Hoca kaç maç tribünde kalcak bu sefer acep?  Bu arada hep beraber çıkmayı nasıl başarıyorlar onu hiç çözemiyorum. Hocayı görünce Hasan Allahın emri diyorum da Necatisine kadar tüm kadro pes... Çok komikler yani. Bu kaçıncı be kardeşim bi tecrübe kazanır insan o an gelince biri yerine oturur değil mi ama yok! Cümbürcemaat girecez olaya illa. Neyse öyle veya böyle şampiyonluk pek yakışır cimboma hayırlı olsun diyelim. Bu lige çok bileyiz.

12 Mayıs 2019 Pazar

bu Lichtenberg beni öldürecek;

size daha önce de bahsetmiştim elime geçen Lichtenberg aforizmaları kitabından,  tam şurda:
https://justdriftingaround.blogspot.com/2019/04/aktarmal-okumalar-2.html

Okuduça daha da ilginç buluyorum bu adamı. Bazılarına aforizma da denmez, olsa olsa düşünce balonu. Yazık twitter çağına yetişseymiş fenomen olurmuş.
İlahi Lichtenberg sen çok yaşa!

Aforizmalar:

(52)
iç huzura , hiç bir görüşü olmamak kadar iyi gelen bir şey yoktur.

(143)
İçmek, insan 35 yaşına gelmeden içmiyorsa, çoğu okurumun sandığı kadar kınanacak bir şey değildir. Bu yaş aşağı yukarı, insanın hayatındaki labirentlerden çıkıp, gelecekteki yolunun açık bir biçimde önünde uzandığını gördüğü düzlüğe adımını attığı zamandır. Bu yolun doğru olmadığını ancak o vakit görürse üzülür; başka bir yol tutması içinse , eğer gayet ayağına çabuk biri değilse, pek geç olmuştur. Bu keşif bir huzursuzluğa yol açmışsa şarap, beş altı bardak, veya Horatius'un spes dives'i kadar içildiğinde , mucizeler yaratır; insana kaybettiği konumunu kazandırır, zihin sistemi her şeyi en hoş tarafıyla görür, görüşünü tıkayan ne varsa ruh oraya dalıp gözün kuvvetlenmek, ruhun en hoş biçimde doymak için isteyebileceği renklerin, en safından pembe veya en canlısından yeşil bir ışığın aydınlattığı en güzel manzaraları ortaya çıkarır.

(6)
uzun bir mutluluk daha sırf süresi yüzünden kaybeder.

(323)
Bir kral olaydım da kıt yeteneklerimle Büyük L. diye çağrılaydım. (ahahahahahaha :D!)

(342)
söyleyin burun kıvırmanın burun silmeden önce öğrenildiği bir ülke daha var mıdır Almanya'dan başka?

(174)
Papa'ya sakal takmak, reform bu mu?

(132)
zaman zaman sekiz gün boyunca dışarıya çıkmayıp alabildiğine keyif içinde evde oturduğum oluyor; bir emir verilseydi de aynı süreyi evde mahpus geçirmem gerekseydi hasta olurdum.

(51)
Kimi ülkelerin esenliğiyle ilgili kararlar oyların çoğunluğuna göre verilir, oysa herkes itiraf eder ki, iyi insandan çok kötü insan vardır. (KAPAK!)

(216)
jüponu kırmızı-mavi geniş çizgiliydi ve bir tiyatro perdesinden yapılmışa benziyordu. En öndeki yer için çok şey verirdim, ama oyun oynanmadı. (bak bak bak, teşbihlere gel! çapkın Lichtenberg :D )

(399)
Yas tutan genç dullar niçin o kadar güzeldir? (inceleme konusu)
(tipe bak bi de inceleme konusu diye parantez açmış :D!)

(557)
Şunun açıkça farkına vardım : çoğu zaman , yatarken aklıma gelen bir fikir , ayakta dururken aklıma geldiğinden farklı oluyor, hele pek bir şey yememişsem ve yorgunsam. (Ne desem bilemedim gerçekten!)






çok güzel pazar cover'ı hem de anneler günü

11 Mayıs 2019 Cumartesi

alıntı

"Bolca boş zaman var. Kendimi hazırlamadığım şeylerden biri. Doldurulamayan zaman miktarı, hiçliğin uzun parantezi. Beyaz gürültü gibi zaman. Keşke birşeyler işleyebilseydim; örme, dokuma ne bileyim elimle yapabileceğim bir şeyler işte. Canım bir sigara çekti. Sanat galerilerinde dolaşırken gördüğüm 19. Yüzyıl tablolarını hatırlıyorum;  tüm o harem takıntısı...düzinelerce harem tablosu, divanlarda sere serpe yayılmış şişko kadınlar, başlarında örtü veya kadife başlıklar, tavus kuşu tüğleriyle serinlerken harem ağaları arkalarında nöbet tutuyor. Aslında hiç orada bulunmamış adamlar tarafından çalışılmış oturan vücut çizimleri... Bu resimlerin erotik olduğu düşünülürdü, ben de öyle olduklarını düşünürdüm oysa şimdi anlıyorum tam olarak neyle ilgili olduklarını. Bu tablolar durdurulmuş yaşamla, beklemeyle, kullanımda olmayan nesnelerle ilgiliydi. Can sıkıntısını resmeden tablolardı onlar. Ama belki de erotik olan can sıkıntısıydı. Özellikle de kadınlar erkekler için can sıkıntısı çektiğinde..."
Handmaid's Tale/ Damızlık kızın öyksü - Margret Atwood.

8 Mayıs 2019 Çarşamba

5 Mayıs 2019 Pazar

Günün sözcüğü; kenopsia



KENOPSIA: Geride bırakılan mekanların tekinsizliği

Etimoloji: (Yunanca) kenosis : boşluk + opsia : görüş

METİN:

Taşınırken tüm eşyalar evden çıktığında hissedersiniz; bir mekanın nasıl boş hissettirebileceğini...
okul kapandıktan sonra koridorda yürürken veya haftasonu karanlık bir işyeri katında;
sezondışı lunaparkta... genelde cıvıl cıvıl yaşam dolu olan bu yerler şimdi nasıl da terkedilmiş ve sessiz.

pek çok anınızın hala durduğu yerde duruyor olan mekanlarda geçtiğini unutmak kolaydır. Duvarlar hemen hemen hiç değişmemiştir. Hatta bazı aynı insanlar hala oradaymış gibi, yokluğunuzda da orada olmaya devam etmişler; oysa aslında o sizin bildiğiniz dünya ve hatırladığınız insanlar siz taşındıktan sonra aynı kapılardan geçen bir sürü başka insanla yer değiştirmiştir.

Anıları hatırlamak, kurmak için onca zaman harcadığınız hayattan bir anda ayrılmamak için etrafta dolanmaya çalışırsınız; bu oyalanmada dünyanın da size eşlik edeceğini umarak...Ama nihayetinde eşyalarınızı toplayacak ve evin içinden son kez geçip gideceksiniz.

ve siz ayrılır ayrılmaz, bir gün bile beklemeden bir başkasının yeni evi olmaya başlayacak. Kendi anılarıyla doldurulacak boş bir tuval, taze bir boya katıyla inşa ettiğiniz hayatı satın alan kişi ekolardan başka birşey bırakmayacak. Oda boş değil hiper-boş kalmıştır, toplam nüfus ekside... sakinleri öyle bariz şekilde yoklar ki neon ışınları gibi parlıyorlar. Belki de bu yüzden hayaletlere inanma eğilimindeyizdir.Belki tüm bunlar bir fantezi.
anılarımız öylesine güçlüymüş ki duvarda izi kalıyormuş; başkasına birşeyler ifade edebilecek ve boyayla kapatılamayacak kadar güçlü olduğuna dair bir fantezi...
İstediğimiz burada geçirdiğimiz zamanı işaretlemek,
odaları doldurup hatıraları hayatta tutmak.
Ve eğer evlerimiz ele geçirilirse (cinler periler tarafından belki)
bu ancak biz ele geçirdiğimiz içindir. (o cinler periler de bizizdir)
sanki gerçekten bitmemiş/yarım kalmış bi görev varmış gibi.





3 Mayıs 2019 Cuma

Drifter iftiharla sunar; Tarifsiz kederler sözlüğü!!!

Grafik tasarımcı John koenig'in "Dictionary of obscure sorrows" projesine bir demet papatya... Çünkü tarif edemediğimiz duygularımıza tercüman oluyor. Çağımız insanının çeşitli tripleri üzerine kafa yormuş sağolsun; henüz bir kelime ile ifade etmediğimiz ama bu kafa için bi kelime olsa, cümle içinde kullanırdım diyeceğiniz triplere üşenmemiş şairane bir tonla müthiş görsel tanımlar yaratmış.

İlk sözcük şey için...;  Hani herşey çoktan olmuş bitmiş, yapılmış, okunmuş, yazılmış, çizilmiş, gezilmiş, gelinmiş, aranmış bulunmuş, beğenilmiş; size de yapacak pek bişey kalmamış gibi geldiğinde yaşadığımız sendrom için.


ETYMOLOGY: From Swedish vemod, "tender sadness, pensive melancholy" + Vemdalen, the name of a Swedish town. Swedish place names are the source of IKEA's product names—the original metaphor for this idea was that these clichéd photos are a kind of prefabricated furniture that you happen to have built yourself. As a side note, the umlaut isn't proper Swedish, but I liked the idea of a little astonished face (ö) sitting in the middle of the word.


İkinci kelimemiz ise; 
İnsanın tüm yaşamı boyunca aslında hazine arar gibi anlam aradığı ve bi'an bulur gibi olduğu o an yaşadığı kafa için yaratılmış;


ETYMOLOGY From Latin, it's a play on the word "albedo," which is a measure of light reflectivity. "Ambedo" is the opposite, a measure of how much you absorb the world.