27 Aralık 2018 Perşembe

DRIFTER AWARDS 2018 YILIN KELİMESİ

Oxford'un seçtiği bu yılın kelimesi 'Toxic' bildiğimiz toksik, zehirli manasında.. Peki neden seçmiş Oxford bu kelimeyi? çünkü 2018'de çok farklı içeriklerde en çok bu kelime kullanılmış sözüm ona.
onu da sıralamış şu mevzularda yazılmış çizilmiş şeylerin içinde bi toksik mutlaka geçiyormuş.
kimya, çevre, toplum, cinsiyet, kültür, ilişkiler, atıklar, hava, gaz.

Cambridge'in seçtiğini daha çok beğendim.

nomophobia

'cep telefonunu unutma, çaldırma veya kaybetme korkusu'

var böyle bişey değil mi arkadaşlar?
tıbbi anlamda tam bir fobi sayılmasa da fena bir endişe biçimi.

peki bu yıl google'da en çok aranan kelime ne olmuş biliyor muydunuz?
bunu tahmin edebilirsiniz sanırım
'Dolar'

ardından soy ağacı, bedelli askerlik, dünya kupası filan geliyor...
ama 7. sıradakini tahmin edemezsiniz bence.

'Yeşil uzaylı'

alla'şkına ben aramadım demeyin, sen aramadın ben aramadım da kim aradı bu yeşil uzaylıyı?



26 Aralık 2018 Çarşamba

DRIFTER AWARDS 2018 YILIN FOTOĞRAFÇISI

Amsterdam'da Foam Fotoğraf müzesi var. Orada acayip güzel sergiler oluyor bu yıl kim geldi biliyor musunuz?

    
Masahisa Fukase

Solitude of Ravens diye bir serisi var şurda 
şöyle fotolar var




Ama bu yılın fotoğrafçısı tartışmasız;
Etinosa Yvonne ve 'It's all in my head' fotografik montaj projesi...

Proje Terör saldırısı veya şiddet mağdurlarının hikayelerini anlatıyor. Travma ve hafızanın o kişinin portresinde yansıtıldığı çok özel fotoğraflar. Hayran kaldım. Hikayeler çok dokunaklı.
2016 kasımında Nijerya'da azınlık bir etnik grup olan Egun halkı devleti arkasına alan Yoruba elitleri tarafından varlıklarına topraklarına el koymak için zorla evlerinden çıkartılıyorlar. Yağmalama, yakma, zulüm her türlü insanlık dışı eyleme maruz kalıyorlar. Olaylar esnasında 11 çocuk ölmüş çoğu boğulmuş.

ilk hikaye Jimoh Boton; 35 yaşında Nijerya Logos köyünden;


"Balık'tan dönerken kara bir duman fark ettim, evimin yandığını gördüm. 4 çocuğum içindeydi ve yaralıydılar. Onları hastaneye götürdüm bir ay hastenede kaldılar. Karımın dükkanı ve içindeki tüm eşyalar da yandı. İyi bir balıkçıydım herşey bir günde yandı kül oldu. Mutsuzum, çoğu gün ölmek için dua ediyorum. Ne çocuklarıma ne kendime bakabiliyorum. Herşeyimi kaybettim."

Janet Apontinme 48, Lagos Nijerya.

"Sürpriz yapar gibi geldiler, kimse nereden çıktıklarını anlamadı, geldiklerinde kaçmak zorunda kaldık. Öncesinde güzel bir hayatımız vardı, toprağım vardı büyük bir dükkanım vardı satışlarım iyiydi. Herşey elimden alındı. Dükkanımı evimizi yaktılar, aliemle evsiz kaldık, bir kaç gün dışarıda kayıkta yattık. Şimdi sıfıra yakınım, düşündükçe ağlıyorum, bunlar hiçbirzaman geri gelmeyecek.


Tina Hungbo 30, Lagos Nijerya

Son çocuğuma hamileydi, saldırdıklarında terzi dükkanımdaydım. Bir sürü adam, geldiler ateş etmeye başladılar. Koşabildiğim kadar hızlı kaçtım. Koşarken suyum geldi, doğum başlamıştı. Bir kaç kadın beni aldı ve doğurmama yardım etti. Yeni doğurduğum için ailemi düşünemiyordum. Sonradan söylediler. Doğum yaptığım gün iki çocuğum boğularak can vermiş.Ölen çocuklarımdan sadece birinin fotoğrafı var, ve bazı günler ona bakarak ağlıyorum. Çocuğunu kaybetmek yangından daha fazla can yakıyor.


diğer fotoğraflar ve hikayeler için web adresi;
http://www.etinosayvonne.me/its-all-in-my-head









24 Aralık 2018 Pazartesi

DRIFTER AWARDS 2018 YILIN MAÇI

 Önce yılın futbol rezaletinden başlayayım;

Galatasaray Fenerbahçe derbisi tabi. Bana bir kez daha; 'Fatih Terim hatıralarımızda yaşasın, artık tribunlerden izlesin; takımın başına filan geri dönmesin!' dedirten maç. Hala da öyle düşünüyorum. Bundan sonra oturuşu, kalkışı Galatasaray'a zarar bence.

'icat çıkarma!' sözündeki anlamıyla Yılın Futbol icadı  VAR Yani vidyo hakem uygulaması.
Ben böyle saçma şey görmedim.
Neymiş Almanya uyguluyormuş. Heryerimiz Almanya ya bizim; geri kalmayalım tabi.
Yılın sonuna kadar bu vidyo hakem uygulaması çok can yakmış olacak. Ne federasyon kalacak ne klübünün başında klüp başkanı kalacak. saçma sapan işler.

klüp başkanı demişken Yılın utancını da unutmayalım. Şu bildiriyi diyorum!!! Hani Fikret Orman ve Ali Koç'un isteğiyle kaleme alınan ve bazı klüp başkanlarının biz okumadık bile içeriğiyle ilgili fikrimiz yoktu dediği bildiri. O bence yılın utancı. Yazıklar olsun dedirten cinsten.

Neyse Yılın En Süper Maçı'na gelelim. Bu yıl biz Cimbomluların pek tadı yok inşallah ikinci yarıda işler değişir diyorum keyifler yerine gelsin diye Lokomotif Moskova'yı 3 -0 yendiğimiz maçı hatırlatıyorum. Gary Rodriguez, Eren Derdiyok ve Selçuk İnan'ın 3 gol attığı maçı yılın maçı seçiyorum.
Gomis'li güzel maçlarımız da vardı ama Gomis de gidenlerden; kalan sağlar'a bakıcaz.

Yılın golü'nü de seçtim.
Fatih Terim'in; Ryan'ı soktum, Donk diye kafayı vurdu! dediği gol :D hoca bazen ince espiri yapar!
şu;






  

22 Aralık 2018 Cumartesi

DRIFTER AWARDS 2018 YILIN EN SÜPER REKLAMI

Ben reklam severim, reklamda kanal değiştirene söylenirim. Valla ciddiyim; zeka pırıltılısını da mide bulandırıcı şekilde kötü çekilmişini de... hiç ayırdetmem seyrederim. Bazı reklamlardan tiksinmeye bayılırım. Sinemada salona reklam seyretmek için erken girerim. Öyle huyum kurusun.

Bu yıl o kadar az televizyon izledim ki sadece google reklamlarına maruz kaldım onları da hiç sevmiyorum google beni profillemede çok yanılıyor, beni çoğu zaman beyaz orta yaşlı tıknaz hali vakti yerinde kumarbaz bekar bir erkek sanıyor.

Neyse Reklam candır onu diyeceğim.
Bu yıl en beğendiğim basılı reklamlar




sugar free chupa chups 


  tabiki Volkswagen her zaman en sevdiğim reklamlar onların.



bir de bu;
sabah şehrin kuzey tarafında biyere giderken tesadüfen gördüm; kötü fotoğraf acelem vardı sonra daha güzelini çekerim dedim ama çabuk kaldırdılar bi daha da görmedim. 
Jumbo xl market açılmış o sokağa o kadar xl ki reklam panodan taşmış çok hoşuma gitti.



                                                        geçelim vidyolara;

bikere barcelona'dayken denk geldiğim ikea reklamı var şu;


IKEA. Relojes. from Al on Vimeo.

airbnb reklamı var şu



çok güzel budweiser reklamı var çok sevdim. Google search reklamı gibi ama süper bence.
şu




volkswagen'in şu reklamı da çok tatlıydı





ve sonunda yılın reklamı
bullying jr.



21 Aralık 2018 Cuma

DRIFTER AWARDS 2018 YILIN EN SUPER DİZİSİ

Dizi yazarı bir arkadaşım var, pek tutan dizilerin yazar ekiplerinin vazgeçilmez elemanlarından adını vermeyeceğim. Son bi kaç yıldır hiç tadı yok, genel olarak depresyonda, acı çekiyor. Geçenlerde özel olarak telefon etti ve dedi ki; bak nezaketen izlediğini biliyorum, izleme, izlettirme! lütfen! rica ediyorum! dedi. (Yok yav nezaketen bile izlenecek gibi değil deyip yarasına basmadım.) 

Biz netflixlere hbo'lara bakalım.
 
Hiç uzatmayacağım yılın dizisini zart diye açıklayacağım tabiki 'La Casa De Papel'


çok güzel senaryoydu.
sanki seyirciye satranç öğretiyordu.
güzel bir açılışla oyunu kurdu, bi sonraki hamlesini gördüğünüz anda değiştirdi başka bir oyuna geçti.
Tamam olanlar, herşey süper saçmaydı, romantikti ama bayaa samimiydi. Karakterlere bağlandık resmen.
Ah o canım Berlin'in kendini intiharlı ölüm sahnesi yok muydu? Kahkaha mı atsam hüngür fişek ağlasam mı tarifsiz duygularla... öyle işte.

Onun dışında daha önce de yazmıştım Olive Kitteridge (şurda https://justdriftingaround.blogspot.com/2018/09/olive-kitteridge-proudly-presents-77.html ) gerçekten güzel yapımdı.

ben bu sene bişey daha izledim bu arada. Geç de olsa zikretmek lazım.
2014- 2015 sezonunun Steven Soderbergh dizisi
The Knick

Clive Owen  başrolde  (müthiş oyun çıkartmış söylemek lazım zaten hastasıyız) yine doktor bu kez;
1900'lerin başları NewYork'ta bir hastane. Hardcore ameliyat sahneleri filan;  acayip güzel çekimler kostüm, mekan...
neyse uzatmayacağım şimdiye kadar seyrettiğim en başarılı dönem dizilerinden biri diyebilirim.


Ne yazık ki zart diye bitti 2 sezonda. Yapım fazla kaliteli beklenen reytinge ulaşamayınca 3 sezon izni çıkmamış. Doğru dürüst bir sezon finali bile çekmemişler öyle diyeyim. Bence Soderbergh sinirlenmiş telefonu filan kapamış, çekmiş gitmiş.  O kısmı hayal kırıklığı. Yine de öyle bile olsa değer.

Neyse canım biz bi bella ciao sahnesi izleyelim o zaman Profesör ve Berlin'den;



 




18 Aralık 2018 Salı

DRIFTER AWARDS 2018 AÇILIŞ TÖRENİ

4 gözle beklediğiniz 4. Geleneksel Drifter Ödülleri Açılış Törenine teşriflerinizden dolayı hepinizi ödüllendiriyorum.
Siboneyle...
neyle neyle? dediğinizi duyar gibi oldum.
radyoda çaldı bugün çok özendim açılış töreni parçası yaparım ben bunu dedim ve akabinde yaptım. Radyo ne güzel bi olgu diye Guglielmo Marconi'yi gani gani rahmetle anıyoruz. Anmışken Tesla'yı  da sıraya koyuyoruz. Koymazsak fena bozuluyor çünkü.

(kulaklı tavsiye edilir)



Çok sevgili Blogger Camiası, 2018'i de 'önceki kayıtlar' sayfalarına gönderiyoruz. Geçen yıl içime doğduğu gibi  en süper bi yıl filan olmadı tabiki; E malum Çinli de olmadığımızdan krizi fırsata çeviremedik zira milletçe kriz psikolojisiyle birbirimize negativite ve agresyon ve bilimum  moral çöküntüsü bulaştırdık. Ama öyle böyle idare ettik işte. 2019 daha iyi olur inşallah.

Lord Tennyson ne demiş?
 
Hope smiles from the threshold of the year to come, whispering, 'It will be happier.'


O zaman fazla da şeytmiyoruz direkt kategorilere geçiyoruz;


Yılın Sözcüğü
yılın Karikatürü
yılın  Dizisi
yılın Animasyonu
yılın Maçı
yılın Filmi
yılın Kitabı
yılın Fotoğrafçısı
yılın Kısası
yılın Sokak Performansı
yılın Şiiri
yılın Dumuru
yılın Keşfi
yılın Reklamı
yılın Şarkıları

8 Aralık 2018 Cumartesi

cumartesi kısası; komikli Daniel Koren vidyosu (yepisyeni!)


bu Daniel iyi dostum olsun isterdim; güldürürken düşün-dürtüyor beni o bakımdan.

mesela herkesin yaşadığı şehirde bir bankı gözüne kestirmesi 
ara ara aklına geldikçe bankı boş mu, oturan var mı orda filan diye yoklaması lazım.
mesela benim var bi bankım burda
bence şehrin en güzel bankı... 
fotosunu çektim geçenlerde...
şu

oturunca şöyle şeyler görüyorsun


1 Aralık 2018 Cumartesi

gecenin animasyonu; 'the blissful accidental death'

dutch winter blues




Geçen hafta hava eksi dereceye düşünce haliyle yatak döşek hasta oldum ama çalıştığım haftaya denk geldiği için yatak döşek olamadım ayakta vitaminler suplamentlerle geçirmeye çalıştım.
süründüm resmen. Hava berbat; depresif, karanlık, herkesin yüzü asık falan...Bi de sinterklas artı kristmas şeysi başladı tam oldu.

başlık modumuzu yansıtsa da
günün parçası güneşi çağırmak için Polo ve Pan'dan Canopee.

Bunun dışında acayip saçma birşey okudum bi kitapta; (çünkü burayı biraz daha gömesim var) Şimdi bunlar nerdeyse 1700'lere kadar elmadan başka meyve bilmiyorlarmış. Bir gün çinden portakal gelmiş ona çin elması demişler. öyle kalmış yani Hollandaca (üff öyle mi denir ona flemenkçe diyoruz; mesela belçika'da olsaydım flamanca diycektik) portakal 'sinaasapple' elma da apple. Bu nasıl bir kalaslık?  Hayır bi bak bakalım portakal'ın tadıyla yapısıyla elmanınki bir mi? nasıl aynı meyve olabilirler? Yuh! PES!
Gerçi sonra burda kendi yetiştirdikleri bütün meyvelerde tek bir tat tutturmayı başarmışlar nasıl yaptılarsa güneşsizlik etmeni de yardım etmiş sağolsun. Hemen hemen bütün meyvelerin tadı aynı diycem abartıyorum sanacaksınız. Valla öyle. Kışın özellikle  elma, şeftali, kavun ve mürdüm eriğini bir tabağa keseyim gözlerinizi bağlayayım ayırt edemezsiniz hangisi hangisi. Bi de yazı kışı yok bu meyvelerin hepsi her mevsim var. öyle bişey olur mu? Ama bura böyle.

Bu arada portakalla ilgili bir başka komedi de.
biz mesela bize Portekizden geldiği için Portakal diyomuşuz. Narenciye ve turunç biliniyor ve kullanılıyor oysa o esnada.  Onlar da naraç kökünden ve narenciyeden bozma naranja diyorlar iyi mi?

Bu da çok portakalsuyu içmekten  drifter'ın midesi bulanmış portakal kafası oldu.
Ben gideyim acık yatayım. iyi haftasonları herkese ozaman.