susan sontag etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
susan sontag etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Şubat 2019 Cuma

gölgeler

Mekan; Nederlands Foto Museum /Rotterdam

Alfredo Jaar'ın 'Shadows' sergisi! Ne zamandır radarımdaydı, gün bugünmüş ( yada da dünmüş demek lazım.)
 Kapının rayı mı, rayın dişlisi mi bozulmuş; neyse... ofiste kapının aralığından üstüme üstüme esen dışarının -2 (reel feel -6 derece) rüzgarları sağolsun;  soğuk + kar +hasta oldum olucam'lı karışık maazeret şeyderek kafa izni istedim senior'dan; O da verdi iyi mi?  Soluğu müzede aldım.


Bu fotoğraf ; Hollanda'lı fotoğrafçı Koen Wessing'in 1978'de Nicaragua'da çektiği fotoğraf. 
İsyan esnasında hunharca öldürülen babalarının ölüm haberini alan bu iki kız kardeşin dayanılmaz acısının, yasının çırılçıplak teşhir edildiği fotoğraf.  
Alfredo Jaar izleyeni bir tünele sokuyor, bu fotoğraf ve olaya ait diğer imgelerle ki babanın cesedinin fotoğrafı da var ama hiç biri yukarıdaki fotoğrafın yanına yaklaşamıyor. O kollar yok mu? insanın nutku tutuluyor o kolların dillenişine. tünelden geçerken hangi imgeyle karşılaşırsanız karşılaşın sadece kolların söylediğini duyuyorsunuz. 
tünelin sonunda da  iki kadının o anı bir ışık olarak kalıyor zihninizde. Hani bir şekle gözünüzü kırpmadan bir 20 saniye bakar sonra gözünüzü kapatırsanız silüeti görmeye devam edersiniz gözünüz kapalıyen bile... işte o hesap.

işte Alfredo Jaar'ın deneyimlememizi istediği buna benzer birşey.


Sergiyi gezen insanlar çok etkilenmişe benzemiyorlardı bunu söylemem lazım.  Biraz depresif tabi. Ben beğendim.
uzun uzun baktım acıya...
sonra aklıma fotoğraf üzerine birsürü şey yazmış olan Susan Sontag geldi;

eve gelince o alıntıyı buldum; şöyle diyor:

"To photograph people is to violate them, by seeing them as they never see themselves , by having knowledge of them that they can never have; It turns people into objects that can be symbolically possessed. Just as a camera is a sublimation of the gun, to photograph someone is a subliminal murder- a soft murder, appropriate to a sad, frightened time."

şöyle çevirmeye çalışayım:

"insanları fotoğraflamak onları istismar etmek bir yerde. Onları kendilerini asla göremeyecekleri şekilde görerek; onlarla ilgili, kendilerinin asla sahip olamayacakları bilgiye sahip olarak... Fotoğraflamak insanları sembolik olarak sahip olunabilinecek nesnelere dönüştürüyor.  Fotoğraf makinesi silahın yüceltilmesi/ süblimleşmesi gibi düşünülürse birinin fotoğrafını çekmek de sübliminal bir cinayet aslında- yumuşak bir cinayet tam da üzünçlü, korkutan zamana özgü bir biçimde. 

bir de;
günün parçası


13 Ağustos 2013 Salı

yoldaki drifter'dan tutarsız zaman notları # 3

Yola çıkmadan önce almıştım kitapçıdan yeni çıkanlar rafında görüp;  Susan Sontag; 1947-1963 arasında tuttuğu günlükler ve defterlerin derlemesi YENİDEN DOĞAN;  agora kitaplığından ilk basımı Haziran 2013;  lise arkadaşım Begüm’ün çevirisi üstelik;  daha bir heveslendirdi beni bu durum. Begüm hem çok iyi çevirmendir hem de ne tatlı insandır.  Begüm’ü hemen arayasım geldi ama sonra dönünce ararım dedim; hep böyle oluyor, Salman Rushdie çevirilerini okurken de böyle olmuştu; Begüm’ü hep arayasım var ya neyse…
Sontag da
15 yaşında şöyle yazmış defterine;

“Bütün varlığım öyle gergin öyle beklenti dolu ki…”

tam sopalıkmışsın Susan Sontag...

8 Mart 2013 Cuma



Fotoğraf şiddetlidir: Şiddeti gösterdiği için değil, ama her seferinde görüşü zor kullanarak doldurduğu ve içindeki hiç bir şey reddedilemediği ve dönüştürülemediği için şiddetlidir. (Ona bazen yumuşak dememiz şiddetliliğiyle çelişmez: Pek çoğu şekere de yumuşak der. Oysa benim için şeker şiddetlidir ve ona öyle derim.)
Susan Sontag- Fotoğraf Üzerine