Lawrence Ferlinghetti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Lawrence Ferlinghetti etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Şubat 2021 Pazar

Poetry is all things born with wings that sings


 Herkese iyi pazarlar blogger halkı.

Lawrence Ferlinghetti 22 şubatta vefat etmiş diye duyunca Bloga dönmemin vakti geldi diye düşündüm.

Tam 101 yaşında olduğunu biliyor muydunuz? Bu adam bir asır yaşadı arkadaşlar, neler gördü geçirdi. 

Yayıncılıkta bir devrime öncülük etti. Hayatı boyunca düşündü, konuştu, yorumladı, yazdı, çizdi, yayınladı. 80 yaşında “şiir nedir” sorunsalına son moktayı koydu.

Şöyle diyordu;

 şiir mi nedir? 

 bana bir daha bu soruyla gelmeyin; alın bu son cevabımdır bu soruya;

Şiir bilincin sınır boyundan gelen taze haberdir.

Şiir hayat yolculuğumuzun tam ortasında karanlık bir ormanda uyandığımızda haykırdığımızdır.

Şiir meleklerle şeytanların argolaşması/sokakağzıdır.

Şiir bi anlam ifade eden hislerin anarşisidir.

Şiir şarkı söyleyebilen tüm kanatlı doğanlardır...

Böyle gidiyor definitionlar ardı ardına...


Ben en çok The world is a beautiful place şiirini severim. 

The world is a beautiful place

To be born into

If you don’t mind happiness not always being

So very much fun

If you dont mind a touch of hell

Now and then just when everything is fine

Because even in heaven they dont sing all the time

Büyük adamdı, ne güzel, ne çok yaşadı. 

Beat kuşağının ne yaptığını en iyi o tanımladı. Çünkü o kuşağa çatıydı city lights yayın evi. O barındırdı beat şairlerini yazarlarını. 

Bana biri sormuştu Beat nedir diye. Neden “beat” demişler,neden edebiyatta ayrı bir yere sahiptir?

Ferlinghetti’den cevabı yapıştırıyoruz;

The Beats, sokağın ritmini, kuşların kanat çırpışını ve jazın nabzını getirdiler edebiyata ondan!

Nur içinde yat!


26 Ekim 2018 Cuma


başlarını gökyüzüne kaldırmadan cennet düşü kuranlar
şiirin çıplak bir adamla çıplak bir kadın arasındaki mesafe olduğunu duymuşlar mıdır?
diye sorar Ferlinghetti.

4 Mayıs 2015 Pazartesi

insanlığın bir ağızdan söylediği şarkı

Neruda'nın yaşadığı Şili kıyılarında
su kuşlarının sık sık 
posta kutularından 
çeşitli nedenlerle incelemek için
mektupları çaldıkları çok iyi bilinir.
Nedenleri sayayım mı?
bu konuda 
kuşların
(kendi kendilerine şakımaları arasında
bundan söz etmeleri dışında)
suskunlukları bilinse de,
nedenler çok açık.
herşeyden önce
kuşlar bu mektupları çalarlar
çünkü onlar
bu mektuplarda gizli olan ve herkesin sözcüklerinden oluşan
bu bir ağızdan söylenen şarkıda
kesinlikle
kendilerinin hiç bir zaman ulaşamadıkları
insanların kalbinin anahtarı olduğunu sezerler
oysa insanların gerçekten kalpleri olduğundan da
epeyce kuşkuludurlar.
bu kuşların bir başka inancı da 
kendilerinin bir ağızdan söyleyecekleri şarkının
insanların bu garip çığlıklarıyla
nasılsa zenginleşebileceğidir.
(bizim kıkırdamalarınızın onları aydınlatabileceği
kuş beyinlilere özgü ne garip bir düşünce)
ama onların Neruda'nın 
Kara Ada'daki posta kutusundan
onun mektuplarıyla birlikte çaldıkları
aslında Neruda'nın onlardan derlediği 
ve onların herşeyi içeren
herşeyle ilgilenen o coşkulu bakışlarının sonucu
bir ağızdan söyledikleri
kendi şarkılarıydı
ama Neruda yaşamadığına göre 
öyle mektuplar da yazılmıyor artık
kuşlar bu yüzden ezberledikleri gibi
yeniden söylemeliler
kanımızın ve sessizliğimizin
kalbindeki o yüce şarkıyı

Cuernavaca, 1975 
Lawrence Ferlinghetti
Çev. Cevat Çapan

28 Mayıs 2012 Pazartesi

çünkü her zaman şarkı söylenmiyor cennette bile...

BU DÜNYA GÜZEL BİR YER

Bu dünya güzel bir yer
doğmak için
her zaman
pek de eğlenceli bir şey olmayan
mutluluğa meraklı değilseniz
arada bir de
tam herşey yolunda giderken
az buçuk cehenneme aldırmıyorsanız eğer
if you don't mind a touch of hell
çünkü her zaman şarkı söylenmiyor cennette bile
bu dünya güzel bir yer
doğmak için
birtakım insanların durmadan ölmelerine
ya da zaman zaman
yalnızca aç kalmalarına
aldırmıyorsanız eğer
ne de olsa bu da o kadar kötü bir şey değil
aç kalan siz olmadıkça
which isn't half bad if it isn't you
Ah bu dünya güzel bir yer doğmak için
önemli yerlerdeki
bir iki mankafaya
ve arada bir
göğe çevirdiğiniz yüzlerinize
düşecek bir iki bombaya
ya da saygın ve ölgün kişilikleriyle
marka meraklısı toplumumuzdaki
başka münasebetsizliklere
papazlara
devriye polislerine
çeşitli ayrımcılıklara
meclis soruşturmalarına
ve çılgın tenimizin duçar olduğu
başka munkabızlıklara
pek de aldırmıyorsanız eğer
and other constipations that
our fool flesh is heir to 
Evet bu dünyadan daha iyisi yok
eğlenme sahneleri,
sevişme sahneleri,
hüzünlenme sahneleri
aşağılık şarkılar,
esinlenmeler
dolaşıp gezmek
herşeye bakmak
çiçek koklamak
heykellere parmak atmak
hatta düşünmek
and even thinking
insanları öpmek,
çocuk yapmak ve pantolon giymek
şapka sallamak,
dans etmek
yaz ortasında pikniğe gidip
nehirlerde yüzmek
genel olarak
"hayatın tadını çıkarmak" için
and just generally
"living it up"
Evet
ama tam bunlar olurken bir de bakarsın
gülümseyerek
cenaze levazımatçısı
gelivermiş.



LAWRENCE FERLINGHETTI, kendisinin "sürrealist" değil bir "süperrealist" olduğunu söylüyormuş. akademik çözümlemelere ve değerlendirmelere karşı gelen bir gerçekçi : güneşin bir gözyaşıyım ben, bir tepeyim şairlerin koştuğu.

kitabın adı Şiirin O ince küllerini Toplayanlar,
arkasında şöyle yazıyor; aynen yazıyorum :

Kerouac'ın buluşu olan "Beat Generation" sözü "ermişlik" kavramını çağrıştıran "beatific" sözcüğünden gelmekle birlikte, daha çok yenik ve yılgın bir yazarlar kuşağı için kullanılagelen bir tanım olarak benimsenmiştir.
Ferlinghetti ise, hayatın anlamsız ve saçma gibi yorumlanabilecek görünümleri karşısında, sanatı her zaman gerçek insan gereksinmelerine bağlamayı amaçlayan bir denge uzmanı gibidir.


yani Cevat Çapan da büyük çevirmen tabi.
"because even in heaven
they don't sing
all the time"
dizelerini 
"çünkü her zaman şarkı söylenmiyor cennette bile" 
diye çeviriyor.