Frances McDormand etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Frances McDormand etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Aralık 2018 Cuma

DRIFTER AWARDS 2018 YILIN EN SUPER DİZİSİ

Dizi yazarı bir arkadaşım var, pek tutan dizilerin yazar ekiplerinin vazgeçilmez elemanlarından adını vermeyeceğim. Son bi kaç yıldır hiç tadı yok, genel olarak depresyonda, acı çekiyor. Geçenlerde özel olarak telefon etti ve dedi ki; bak nezaketen izlediğini biliyorum, izleme, izlettirme! lütfen! rica ediyorum! dedi. (Yok yav nezaketen bile izlenecek gibi değil deyip yarasına basmadım.) 

Biz netflixlere hbo'lara bakalım.
 
Hiç uzatmayacağım yılın dizisini zart diye açıklayacağım tabiki 'La Casa De Papel'


çok güzel senaryoydu.
sanki seyirciye satranç öğretiyordu.
güzel bir açılışla oyunu kurdu, bi sonraki hamlesini gördüğünüz anda değiştirdi başka bir oyuna geçti.
Tamam olanlar, herşey süper saçmaydı, romantikti ama bayaa samimiydi. Karakterlere bağlandık resmen.
Ah o canım Berlin'in kendini intiharlı ölüm sahnesi yok muydu? Kahkaha mı atsam hüngür fişek ağlasam mı tarifsiz duygularla... öyle işte.

Onun dışında daha önce de yazmıştım Olive Kitteridge (şurda https://justdriftingaround.blogspot.com/2018/09/olive-kitteridge-proudly-presents-77.html ) gerçekten güzel yapımdı.

ben bu sene bişey daha izledim bu arada. Geç de olsa zikretmek lazım.
2014- 2015 sezonunun Steven Soderbergh dizisi
The Knick

Clive Owen  başrolde  (müthiş oyun çıkartmış söylemek lazım zaten hastasıyız) yine doktor bu kez;
1900'lerin başları NewYork'ta bir hastane. Hardcore ameliyat sahneleri filan;  acayip güzel çekimler kostüm, mekan...
neyse uzatmayacağım şimdiye kadar seyrettiğim en başarılı dönem dizilerinden biri diyebilirim.


Ne yazık ki zart diye bitti 2 sezonda. Yapım fazla kaliteli beklenen reytinge ulaşamayınca 3 sezon izni çıkmamış. Doğru dürüst bir sezon finali bile çekmemişler öyle diyeyim. Bence Soderbergh sinirlenmiş telefonu filan kapamış, çekmiş gitmiş.  O kısmı hayal kırıklığı. Yine de öyle bile olsa değer.

Neyse canım biz bi bella ciao sahnesi izleyelim o zaman Profesör ve Berlin'den;



 




23 Eylül 2018 Pazar

Olive Kitteridge proudly presents 77 Dreams Songs!

Şu bir sezonda, hatta bir kaç bölümde lafı toparlayıp, diyeceğini diyen ve biten dizileri seviyorum. Tavsiye üzerine iki dizi seyrettim biri Sharp Objects. Amy Adams'ı severiz diye tereddüt etmedim. Hakkaten çekimler, renkler, müzikler, esrarengiz ambians (çok komik ambiyans yazınca zambiya, ambians yazınca ambulans olarak düzeltesi geliyor spellcheckimin) filan.

Neyse bence dizi olacak birşeyi yoktu. film olsaymış da olurmuş.

öbürü enteresan asıl; 
Olive Kitteridge. 
Kadına bitiyorum. Bende bağımlılık yaptı. İki gün görmesem google image'dan resmine bakasım geliyor o derece. 
Frances McDormand. 
Bunun bir de 4 bilbords Outside Ebbing Missouri diye bir filmi var. Görülesi! Oyunculuk göz yaşartıyor. Şov yapıyor!


Olive Kitteridge  Elizabeth Strout'un aynı isimli romanından uyarlanmış. Dizide Richard Jenkins ve Bill Muray de var ki McDormand'dan gözümüzü alabilsek onların oyunculuğunu da öve öve bitiremeyiz muhakkak. 
Asıl mevzuya geliyorum; 
John Berryman şiirleri. Bu mini dizi sayesinde John Berryman'ın 'Dream Songs' adını verdiği 77 şiirden oluşan ama aslında bu kısa şiirler pekiala tek bir şiir olarak da algılanabilen serisini keşfediyoruz. Freud'un dream-works prensipleriyle alteregosu Henri üzerinden stres yüklü dünyada hayatta kalma savaşı veren insanın hallerini anlattığı bu şiirlere ulaştım dün itibariyle. Acayip keyifliyim. Azıcık tadını çıkartayım bir ikisini paylaşırım ilerleyen günlerde.