27 Ekim 2018 Cumartesi

Puppy eyed John Mayer klipli Cumartesi parçası

Bizim kızların seçimi; klibe hasta oldum!


26 Ekim 2018 Cuma


başlarını gökyüzüne kaldırmadan cennet düşü kuranlar
şiirin çıplak bir adamla çıplak bir kadın arasındaki mesafe olduğunu duymuşlar mıdır?
diye sorar Ferlinghetti.

21 Ekim 2018 Pazar

Saygı Duruşu

Geçen hafta Hollanda, tarihinde ilk defa ekimde 28 dereceyi gördü.  Bazı ağaçlar yine bahar geldi sanıp bir hafta önce budandığı dallarından yeşil yeşil sürgün verdi. Süper saçma!  Millet kudurdu. Havuz partileri filan verdi insanlar... Gerçekten tuhaf bir haftaydı.

vaktim de vardı o gün Schveningen'e gidelim teklifini geri çevirmedim Amanda'nın.
biraz sahilde yürümece, birilerinin köpekleriyle oynamaca  filan... yazın kapanışını yapmak için daha uygun bir yer yok buralarda. Bungy tepesinde bir adam atlayış yaptı. Ne güzel vidyo çekerdim diye kızdım kendime fotoğraf makinemi çantaya atmadığım için. Böyle parçalı bulutlu filan oldu bi ara akşama doğru; kuzey denizi iyice bronzlaştı, ortam doğal sepya oldu, çok aşerdim makineye.

Iphonum da eski model diye burun kıvırıyorum, anneminki bile bundan fazla ayarlı efektli filan diye. Aklıma geliyor ben 'singer dikiş makinesiyle bile fotoğraf çekerim' dediği Ara Güler'in. Mesele makine değil yani... huysuzluk mekanla yalnız kalamamaktan bir türlü... 

Özlemişim galiba bir ara sırf fotoğraf çekmek için gelsem keşke dedim kendi kendime. Sonra döndük. O akşam haberlere göz gezdirirken bir baktım Ara Güler ölmüş.

yani ölümle hiç yan yana koyamadığım biri daha...
ölmezmiş gibi geliyordu Ara Güler bana.
'ölüyo insan yahu' dedirten bir an yaşadım duyduğumda.
Bi boşluk bi donup kalmaca...

Mekanı cennet olsun.


    Bir daha dünyaya gelirse tramvay olmak istermiş! Anlaşılır bir şey! enteresan insandı.

1 Ekim 2018 Pazartesi

Rüya Şarkıları/ Berryman



öncelikle hemen düzeltiyoruz Dream Songs toplamda 385 şiirden oluşuyormuş toplam iki cilt; biri '77 Dream Songs' (1964) başlıklı diğeri 'His Toy His Deram His Rest' (1968)

Arkadaşlar ne Dream Songs ne John Berryman çevrilemez. Çevrilse de bişeye benzemez. Benzer de yazdığına benzemez. Çünkü yazdığı dilin grameri yok. Kimi zaman güneyli ağzıyla kimi zaman iki çocuk konuşur; hatta küfürleşir gibi, kimi zaman ağır zenci aksanı,kimi zaman sarhoş kimi zaman kafası iyi,  bir dolu yazım hatası , cümle düşüklüğü, anlam kayması... argo, bi sürü kısaltma;  Onun zamanında emoji olsaydı kesin bazı mısraları emojili olurdu kanımca.

Ama söylemeliyim benzersiz bir deneyimdi.

Haaa bir de Henri ve Mr Bones olayı var ki;
önce Henry'ye alterego dedik ama öyle alter ego olmaz olsun; evlere şenlik.
Yok bence alteregosu değil.
çevirecek olsaydım
'Adem' derdim.
isim çevrilir mi demeyin, bence şiirinde çevrilecek tek şey Henry. (abartıyorum tabi)
Mr. Bones da 'iyi dostu'  gibi bişeysi.

Pek bişey anlamadığınızın farkındayım onun için...
size en çevrilebilir olanlarından bir iki tane paylaşıyorum hadi yine iyisiniz. :D


#13
God Bless Henry. He lived like a rat,                                   Tanrı Henry'i kutsasın
with a tatch of hair on his head.                                            Fare gibi yaşadı mübarek,
in the beginning.                                                                    kafasında darmadağın bir kaç tel saç
Henry was not a coward. Much.                                            Başlarda,
He never deserted anything; instead he stuck,                      Henry korkak değildi. Fazla.
when things like pity were thinning.                                     Hiç bişeyi terketmezdi; onun yerine 
So maybe Henry was a human being.                                   saplanıp kalırdı, acıma gibi şeyler
                                                                                               iyice zayıfladığında.
                                                                                               O zaman belki de Henry insanoğluydu.
Let's investigate that.                                                            Bunu bir soruşturalım.
We did; Okay.                                                                       Yaptık; Tamam.
He is a human American man.                                             O bir insan, Amerikalı adam.
That's true. My lass is barking.                                             Doğrudur. benim kız havlıyor.
My brass is aching. Come & diminish me &
map my way.                                                                          Benim üflemeli ağrıyor.
                                                                                               Hadi gel ve eksilt  beni ve yolumu çiz.


God's Henry's enemy.                                                           Tanrı Henry'nin düşmanı
We're in business...                                                               Biz işbirliğindeyiz.
Why,                                                                                     Neden
what business must be clear.                                                Bitmesi gereken iş ne?
A cornering,                                                                         viraj almak
I couldn't feel more like it. - Mr. Bones,                              tam da havamdayım - Mr. Bones,
as I look on the saffron sky,                                                 Safran gökyüzüne baktıkça
you strikes me as ornery.                                                      bir adi gibi vuruyorsun beni.


(Tamam bu şiirden bişey anlamadık ama Henry ve Mr-Bones'la olan ilişkisini çakozlamak için iyi bir örnek; bir sonraki Dream song biraz daha Berryman'ın hangi kafalarda olduğunu anlatabilir)
Meşhuur 14 numara, google'da kendi sesinden vidyosu bile var.



# 14
Life, Friends, is boring. We must not say so.
After all, the sky flashes, the great sea yearns,
we ourselves flash and yearn,
and moreover my mother  told me as a boy
(repeatingly) 'Ever to confess you're bored
means you have no
Inner Resources. 'I conclude now I have no
inner resources, because I am heavy bored.
Peoples bore me,
literature bores me, especially great literature,
Henry bores me, with his plights &gripes
as bad as achilles,

who loves people and valiant art, which bores me.
And the tranquil hills & gin, look like a drag
and somehow a dog
has taken itself & its tail considerably away
into mountains or sea or sky, leaving
behind me wag.

yani türkçesi;

Hayat arkadaşlar sıkıyor. Böyle dememeliyiz tabi.
Nihayetinde gökyüzü çakıyor, koca okyanus hasret çekiyor
biz kendimiz yanıp sönüyoruz. (çakıyor ve hasret çekiyoruz) 
Dahası annem ben çocukken (mütemadiyen) derdi:
Sakın sıkıldığını itiraf etme, hiç 'özyeti'n kalmamış anlamına gelir.
Şu an açıklıyorum son tahlilde:
hiç 'öz yetim' yok. Çünkü bayaa iyi sıkılıyorum.
İnsanlar beni sıkıyor
edebiyat beni sıkıyor, özellikle iyi edebiyat,
Henry beni sıkıyor bütün o en az aşilinkiler kadar kötü olan
talihi ve şikayetleriyle,
ki o da beni sıkan insanları ve yürekli sanatı sever.
Ve sakin tepeler & cin, sürüklenmiş gibi görünüyor
bişekil kendisini ve kuyruğunu olabildiğince uzağa çekmiş bir köpek
dağlara veya denizlere veya gökyüzüne
arkada bırakarak; beni
sallayarak


# 36
The high ones die, die. They die. You look up
and who's there?
-Easy easy , Mr. Bones. I is on your side.
I smell your grief.
-I sent my grief away. I cannot care
forever. With them all again&again I died.
and cried , and I have to live.

-Now there you exaggerate, Sah.  We hafta die.
That is our 'pointed task. Love&die.
-Yes; that makes sense between , then? What if I
roiling &babbling & braining , brood on why
and
just sat on the fence?

-I doubts you did or do. De choice is lost.
-It's fool's gold. BUt I go in for that.
The boy & the bear
looked each other. Man all is tossed &lost with groin-wounds by the grand bulls,
cat.
William Faulkner's where?
(Frost being still around.)


Bütün o büyük adamlar ölüyor, ölüyor.
Onlar ölüyor. Sen yukarıya bakıyorsın kim var orada?
- Dur dur yavaş gel, Mr Bones. Ben senin tarafında.
kederinin kokusunu alıyorum.
- Ben kederimi uzaklaştırdım. Umursayamam
sonsuza kadar. Onlarla tekrar tekrar öldüm ve ağladım ve yaşamam lazım.

-Şimdi de sen abarttın, Sah. Ölmemiz gerek.
bize yazılmış görev bu; sev & öl.
- evet mantıklı.
Ama ikisinin arasında nasıl bir mantık var o zaman?
Ya ben kendi sorunlarıyla & boşboğazlık ederek & beyin ütüleyerek
neden diye haykırıyorsam
sadece bir çitin üzerinde oturup?

-Öyle yaptığından veya yapıyor olduğundan şüphem var.
Seçim kayıp.
- Tam bir 'enayi altını/fool's gold' ama ben ondan alıcam.
Çocuk ve ayı birbirine baktı. Adamım ikisi de atıldı ve
koca boğaların açtığı kasık yaralarıyla kaybettiler,
kedi.   
William Faulkner'inki nerde?
(Frost hala buralardayken.)


John Berryman böyle işte arkadaşlar;
bi müzik bişey açın da kendimize gelelim!